Ortadoğu’nun enerji kaynaklarıyla dolup taşan topraklarında, 2009 yılında Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye üzerinden Türkiye'ye ulaşması planlanan Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı, siyasi engeller nedeniyle rafa kaldırılmıştı. Ancak Suriye'deki 61 yıllık Baas Rejiminin devrilmesi ve bölgedeki yeni dinamikler, projeyi yeniden gündeme taşıdı.
SETAV Enerji Araştırmacısı Büşra Zeynep Özdemir’e göre, Katar, sahip olduğu yaklaşık 25 trilyon metreküp doğal gaz rezerviyle dünya enerji pazarında önemli bir aktör. Bu rezervlerle Katar, Rusya ve İran'ın ardından dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Özellikle sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatıyla öne çıkan Katar’ın, gaz ticaretini çeşitlendirme isteği projeye olan ilgiyi artırıyor.
Bölgedeki değişimler, yalnızca enerji sektörünü değil, aynı zamanda jeopolitik dengeleri de etkiliyor. Özdemir, bu projeyle ilgili şu çarpıcı ifadelerde bulunuyor:
“Suriye’de siyasi istikrar sağlanabilirse, projenin hayata geçmesi önünde büyük bir engel kalmayabilir. Ancak, böylesine uzun ve maliyetli bir boru hattı inşa etmek için hem uluslararası enerji fiyatlarının uygun seviyelerde olması hem de uzun vadeli alım garantileri şart.”
Türkiye’nin bölgedeki en büyük doğal gaz tüketicilerinden biri olduğuna dikkat çeken Özdemir, Almanya’nın ardından en fazla doğal gaz ithal eden ülkenin Türkiye olduğunu belirtiyor. Ancak Türkiye’nin hali hazırda Rusya, İran ve Azerbaycan ile uzun dönemli kontratlara sahip olması, proje için dikkatle analiz edilmesi gereken bir diğer önemli unsur.
Columbia Üniversitesi’nden Anne-Sophie Corbeau ise Avrupa’nın 2050 karbon nötr hedefi doğrultusunda enerji politikasındaki dönüşümüne dikkat çekiyor. Corbeau’ya göre, bu hedefler Katar-Türkiye hattının başarısını doğrudan etkileyebilir:
“Doğal gaz, birçok ülke için 2050'ye kadar geçiş yakıtı olmaya devam edecek. Ancak boru hattı inşa edildikten sonra bu altyapıya bağlı kalınması gerekiyor. Bu, LNG'ye kıyasla daha az esnek bir çözüm.”
Avrupa ülkelerinin enerji altyapısındaki farklılıklara vurgu yapan Corbeau, Türkiye’nin enerji çeşitlendirme hedeflerinin projeye avantaj sağlayabileceğini de ekliyor.
Suriye’deki siyasi belirsizlik, projenin önündeki en büyük engellerden biri. Uzmanlar, boru hattının güvenli bir şekilde faaliyete geçebilmesi için bölgesel istikrarın sağlanmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Ayrıca, Suudi Arabistan gibi hattın geçeceği ülkelerin projeye yaklaşımı da kritik bir önem taşıyor.
Proje, yalnızca Türkiye için değil, Avrupa için de enerji tedarikinde önemli bir alternatif sunabilir. Katar’dan gelecek doğal gaz, AB’nin kömürden uzaklaşma hedefleri doğrultusunda yeni bir pazar oluşturabilir. Uzmanlara göre, enerji tüketiminde artış yaşanması ve sanayi talebinin yükselmesi durumunda bu hattın ekonomik anlamda sürdürülebilirliği de güçlenebilir.
Yorumlar (0)