Kocaeli’nin İzmit ilçesinde erkek arkadaşının ruhsatsız tabancasından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Sibel Kayman’ın amcası ve kız arkadaşları açıklamalarda bulundu. Sibel’in çocukken yaşadığı tüm acılara rağmen hayat dolu bir genç olduğunu söyleyen amca Bahadır Altınsoy, "İntihar ettiğini düşünmüyoruz. Mikail’in onu öldürdüğünü düşünüyoruz. Benim evladım gibiydi. Telefonumda Sibel, ’kızım’ diye kayıtlı. O benim kızımdı, evladımdı" dedi. Öte yandan, 25 yaşındaki Sibel’den geriye ise arkadaşları tarafından kayda alınan mutlu anları kaldı.
Olay, 4 Aralık günü sabaha karşı Erenler Mahallesi’ndeki bir binada meydana geldi. Sibel Kayman (25) ile erkek arkadaşı Mikail K. arasında tartışma çıktı. Çıkan tartışmada genç kadın, erkek arkadaşının ruhsatsız tabancasından çıkan kurşunla hayatını kaybetti. Olayın ardından gözaltına alınan Mikail K. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sibel’in cenazesi ise o daha 52 günlükken cinayete kurban giden babasının yanına defnedildi.
Zanlı çıkarıldığı mahkemede verdiği ifadesinde, suçlamaları kabul etmeyerek, "Barlar sokağına gitmem sebebiyle tartışmaya başladık. Bana, ’Bırakmadın bu işleri’ dedi. Ben de bırakmayacağım gibisinden sözler söyledim. Alkollüydüm. Arka tarafa geçerek küfürler etmeye başladı. Bana ait ruhsatsız silahı eline aldı. Bunu fark ettim ancak aldırış etmedim. Elinde tabanca olduğu halde yanıma geldi. Bu sırada sandalyede oturuyordum. Tabancanın sürgü takımını çekince ayağa kalktım. ‘Ne yapıyorsun?’ diyerek silahı almak için Sibel’e doğru yöneldim. Bu sırada tabanca ateş aldı. Ben, sağ el bilek iç kısmından yaralandım, kendisi yere düştü" dedi.
Sibel’in amcası Bahadır Altınsoy ile ev arkadaşı S.Y. ile iş arkadaşı E.P., açıklamalarda bulundu. Amca Altınsoy, Sibel’in 1998’de doğduğunu, 52 günlükken de babası Şahin Altınsoy’un cinayete kurban gittiğini söyledi. Şahin Altınsoy’un en yakın arkadaşı tarafından öldürüldüğünü söyleyen Altınsoy, "Evimize gelip yemeğimizi yiyen adam öldürdü abimi. Şahin abim, o dönemlerde normal olmayan insanlarla birlikteydi. Çocuğu aldıktan sonra her şeyden elini çekerek, işe başlamıştı. Çocuğunu büyütmek istediğini söylemişti. Biz abimin susturulduğunu düşünüyoruz" dedi.
Abisi öldürüldükten sonra yengesinin de babasının evine gittiğini ifade eden Altınsoy, "Yengemin annesi yoktu. Abim öldükten sonra yengemi aile bireylerim babasına teslim etti. Babasına teslim ettikten sonra bir süre sonra da yengemi başka biriyle evlendirdiler. Sibel, ilkokul 1’inci sınıfa kadar bizimle birlikte yaşadı. Daha sonra yengem, çocukları olmadığı için öz halasına evlatlık verdi. Sibel, 6. sınıftan sonra Bekirdere’deki evimize geldi ve 2019 yılına kadar bizimle aynı evde yaşadı. 6 yıla yakın üvey annesiyle birlikte yaşadı. Daha sonrasında da komple bizimle yaşamaya başladı. İzmit’te mali müşavirin yanında muhasebeci olarak çalıştı. Daha sonra İzmit’te başka bir işletmede muhasebeci olarak çalışıyordu" diye konuştu.
Zorlu bir hayatı olmasına rağmen Sibel’in hayat dolu bir genç olduğunu söyleyen Bahadır Altınsoy, "Herkesle görüşüyordu. Sibel, evlatlık olarak verildiği anne ve babasıyla da görüşüyordu, kendi öz annesiyle de görüşüyordu. Amcaları, halaları olarak da biz her gün görüntülü konuşuyorduk. Biz onu asla terk etmedik. Öldüğü gece bile saat 23.30’a kadar 2 halası ve ben görüntülü konuştuk. Bizimle konuşurken iş yerinden çıktı. Sibel’in görüşmediği kimse yok. Ağustos ayında Kandıra’ya gidip, fındık toplamak için ailesine yardım ediyordu. Daha sonrasında bize geliyordu, halalarına gidip yanlarında kalıyordu. Hiçbir zaman bağlantıyı koparmadık. Hiçbir şey medyada anlatılanlar gibi değil. Sibel’e sahip çıkılmadığı ve Sibel’in kimseyle görüşmediği bilgisi yalan" şeklinde konuştu.
Bahadır Altınsoy, sözlerine şöyle devam etti:
"Mikail ile İzmit merkezde tanışmışlar. Bundan 2,5 yıl önce Mikail’i bize, ‘Evleneceğim’ diyerek getirdi. Evimize getirdi ve tanıştık. Mikail’in cezaevine girip çıktığından bahsetmişti bize. Mikail o gün bize geldiğinde yalan söyledi. Ben bunun yalan olduğunu ispatladım. Sibel’e de bu kişiden ayrılması gerektiğini söyledim. Biz onları hiçbir şekilde birlikte bilmiyorduk. 1,5 yıldan beri onları ayrı zannediyorduk. Mikail’i hiç tanımam. Sadece tanışmak için getirdiğinde gördüm. O akşam Mikail’e kesinlikle yalan söylememesi gerektiğini, başından ne geçtiyse bana bunu anlatmasını söyledim. Mikail’in anlattıkları şeyleri araştırdık ve yalan bilgiler verdiğini öğrenince Sibel’in bu ilişkiyi bitirmesini istedik. O da bize bu ilişkiyi bitirdiğini söyledi. Mikail olayı haricinde o bizimle her şeyini paylaşırdı, hiçbir şey saklamazdı. Her gün görüntülü konuşuyorduk. Bize gelirdi sık sık. Düğüne de, cenazeye de, doğuma da katılırdı. Sibel kendisini öldürebilecek bir kişi asla değildi. Sibel her zaman canlı, enerjik biriydi. Babalar Günü’nde çok üzülüyordu babası olmadığı için. Doğum günlerinde yalnız kaldığını düşünüyordu. Bayramlarda babasının mezarına gidiyorduk. Yaşam dolu bir kızdı. İntihar ettiğini düşünmüyoruz. Mikail’in onu öldürdüğünü düşünüyoruz. Benim evladım gibiydi. Telefonumda Sibel, ’kızım’ diye kayıtlı. O benim kızımdı, evladımdı. Yeğenim değildi. Ben sadece adaletin tecelli etmesini istiyorum. Benim yeğenim kendini öldürecek biri değildi"
Sibel’in ev arkadaşı S.Y. ise olay günü telefonla konuştuklarını belirterek, "2 akşam arkadaşında kalmıştı, eve gelmemişti. Aradım ve ’Bugün eve gelecek misin?’ diye sordum. ’Geleceğim’ dedi. Sonrasında eve gitmişti fakat Mikail’in eve geleceğini bilmiyordum. Ben 02.30 gibi eve gittim. Sibel tek başına evde oturuyordu, yanında köpeği vardı. Yaklaşık 1 oturduk, sonra telefonda Mikail ile konuştular. ’Neredesin?’ diye sordu. Mikail ise barlar sokağında olduğunu, kavga ettiğini ve üstünün kan olduğunu söyledi. Bunun üzerine Sibel kızdı, çünkü onun oraya gitmesini istemiyordu. Telefonda kavga ettiler. 15 dakika sonra ’Neredesin, niye gelmedin?’ diye tekrar aradı. O aralıkta zaten Mikail eve geldi" dedi.
Mikail K. eve geldikten sonra da ikilinin kavga ettiğini ifade eden S.Y., şu ifadeleri kullandı:
"Sibel, ’Neden üstün başın kanlı eve geldi?’ dedi. Daha sonra, ’Kızlarla görüşmeye mi gittin?’ diye sordu. Sonrasında biraz duruldular. Mikail ona sarıldı, öptü ve konuyu kapattılar. Bende üzerimi değiştirmek için yukarıya çıktım. Üzerimi değiştirdim ve Sibel Mikail’e, ’Bu evden git Mikail’ diye bağırdı. Bunu iki kez söyledi. Sonradan kapı kilitlendi. Bizim kapı kapanmıyordu, bu yüzden kilitliyorduk. Sesler biraz daha yükseldi. Aşağıya indim. O ara merdivenlerden inerken ’Güm’ diye bir ses geldi. Mikail, 1 dakikalık süreç içinde kapıyı açtı. Sibel yarası gözükmeyecek bir şekilde yerde yatıyordu. Mikail de kapıyı açtıktan sonra onun başına dikilip kolundaki yarayı bana gösterdi. ’Sibel beni vurdu’ dedi. Sibel konuşmadan yerde yattığı için hafif kolunu kaldırdım, ne olduğunu anlamaya çalıştım. Kan gördüm ve ’Sibel vurulmuş’ dedim. Telefonum yukarıdaydı. Koşarak onu almaya gittim. Ben ’Sibel vurulmuş’ deyince zaten kapı açtı, etraftan yardım istemeye başladı. Telefonumu aldım ambulansı aradım hat düştü tekrardan aradım. Sonra Mikail telefonu benden aldı, ’Kız arkadaşım ölüyor. Ne olur yardım edin’ dedi. Sokağa koştu, yardım istedi. 10 dakikalık bir arada ambulans geldi. Sibel’i sırt üstü çevirdiler göğsündeki yarayı gördüler, evde müdahale ettiklerinde Sibel hala yaşıyordu. Ambulansa bindirdiler bende hatta yardım ettim. Tekrar yukarıya çıktım evden kıyafet aldım, çantayı aldım ve aşağıya indim. Sibel’i ambulansa koydular. Ben yukarıya çıktığımda Mikail ’Ben öldürdüm siz yaşatın’ şekilde bağırmış, o konuşmalarda ben aşağıda yoktum" dedi.
İçeriye girdiğinde tabancayı koltuğun üzerinde gördüğünü kaydeden S.Y., "Sibel kapının önünde yatıyordu. Koltukla mesafesi hemen hemen 10-15 metreydi. Kendini vuran bir insan koltuğa silahı fırlatamaz. Sibel kendini öldürebilecek bir insan değildi, öldürme amaçlı başkasına zarar verebilecek bir insan da değildi" şeklinde konuştu.
Sibel’in bir diğer arkadaşı E.P. ise "Mikail’e arkadaşımız Sibel daha öncesinden çok kez para verdi. Biz bu paraların geri dönüşüne hiç şahit olmadık, verirken şahit olduk. Hatta bizim üzerimizden amcasına çok kez kredi çektirip Mikail’e vermiş paralarını, bu şekilde borca da soktu kendini. Sibel kendini hiçbir türlü ne borçtan kurtarabiliyordu ne de açığa çıkabiliyordu. Mikail hiçbir şekilde destek olmuyordu. Birkaç kez Mikail’den ayrılmak istedi, uzun süre ayrı kaldı ama Mikail bir şekilde ona ulaşıyordu ve birliktelikleri devam ediyordu. Sibel için Mikail alışkanlık olmuştu. Mikail’in Sibel’i sevdiğine inanmıyoruz" cümlelerini kullandı.
Yorumlar (0)