ATİK Genel Başkanı Aziz Şahin “Krizler çağına girdik ama nasıl çıkacağız?”
ATiK Uluslararası Ticaret ve İşbirliği Konseyi ATİK Genel Başkanı Aziz Şahin “Krizler çağına girdik ama nasıl çıkacağız?” Makalesini yazarak stratejik değerlendirmelerde bulundu.
ATİK Genel Başkanı Aziz Şahin “Krizler çağına girdik ama nasıl çıkacağız?” Makalesini yazarak stratejik değerlendirmelerde bulundu.
ATiK Uluslararası Ticaret ve İşbirliği Konseyi
ATİK Genel Başkanı Aziz Şahin “Krizler çağına girdik ama nasıl çıkacağız?” Makalesini yazarak stratejik değerlendirmelerde bulundu.
Rusya, petrol, doğalgaz, tahıl ve gübre satan bir ülke, Ukrayna ise gelişmiş sanayii ve geniş tarım alanları ile etrafını besleyen bereketli bir ülke. Savaşı başlatan süreç çat kapı gelmedi. 2021 yılında gergin geçen tatbikatların ardından başlayan savaşı durdurmak için Ankara’dan başka somut bir çaba gösteren olmadı.
İmalat sanayiinin temel maliyetleri arasında petrol, doğalgaz, elektrik yer alırken üretim aşamasında maden ve gıda emtiaları yer alıyor.
Ukrayna savaşı birçok ürünün fiyatında dalgalı artışlara sebep oldu. Fiyatlardaki oynaklık bütün sektörlerde öngörülemez bir atmosfer doğurdu.
Küresel krizler siyasi ve ekonomik rekabetin içinde. Küresel siyaseti anlamak için temel ekonomik göstergeleri anlamak zorundayız. Dünyada yaşanan ekonomik krizlerle çatışma bölgeleri arasındaki ilişki yumurta-tavuk ikilemine benzer.
Küresel Covid 19 krizi, enerji krizi, gıda ve beslenme krizi… Sınırları aşan ve adeta bütün dünyayı etkileyen bu krizlerde hükümetlerin tutumları insanlığın geleceği için kritik öneme sahip.
Türkiye, gıda fiyatlarını olumsuz etkileyecek bir süreci durdurmak için gayret gösteriyor. Rusya ve Ukrayna arasında dengeli bir politika izleyen Ankara bugünlerde gıda krizine odaklandı. Tahıl fiyatlarını dengelemek ve Ukrayna’daki 20 milyon ton tahılın dünya pazarlarına girmesi için Ankara taraflara güven veriyor. Savaşan iki taraf da Türkiye’ye duydukları güvenle tahıl stoklarını eritmek ve tarım sektörlerine ekonomik girdi sağlamak istiyorlar. İki ülkenin dünya buğday ihracatındaki payı %30.
Buğday ithal eden ülkelerin akıbetini düşünelim. Mısır %85’ini Libya %43’ünü, Yemen %42’sini, Tunus %32’sini Rusya ve Ukrayna’dan yapmakta.
Türkiye buğday ithal ediyor ancak muhtaç olduğu için değil. Makarna ve bisküvi fabrikaları sayesinde ciddi bir kazanç elde eden Türk markalarını birçok ülkenin raflarında görüyoruz.
Lavrov’un ziyaretinin başlıkları arasında her ne kadar Suriye harekatı ve başka meseleler olsa da kanaatimce gıda meselesi çok daha önemli bir gündem. Odessa limanındaki mayınların temizlenmesinden sonra dünya pazarına ulaşacak tahıl, anormal fiyatlamaların önüne geçecek.
İklim değişikliğinin ve tarımın daha çok konuşulduğu bir döneme girdik. Tohumculuktan, toprak analizine, yüksek verimden, su tasarrufuna kadar birçok başlık daha sık karşımıza çıkacak. Her karış toprağın ekilmesi için politikalar geliştireceğiz ve nitelikli iş gücünü tarımda istihdam edecek formülleri tartışacağız.
Geleceğin dünyasında harcama kalemlerimizin en büyüğü enerji ve gıda giderleri olabilir. Türkiye, güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları yaparak yenilenebilir enerjide dikkat çeken bir ivmeye sahip.
Önümüzdeki zaman diliminde insanlığın neye ihtiyacı fazlaysa küresel çatışmalar o alanlara kayacaktır. Bu karamsar tabloyu beyaz bir sayfaya dönüştürecek bir akıl var mı dünyayı yönetenlerde göremiyorum.
İnsanlığın küresel gerilimlere dur diyecek derinlikli bir sese ihtiyacı var. Bu ses ancak köklü mirasa sahip uygarlıklardan yükselebilir.