Burdur’un güneyinde yer alan ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken Kestel Dağı, bilim insanlarının ilgisini çekmeye devam ediyor. Dağın batısındaki 176 kilometrekarelik araştırma sahasında yapılan jeolojik çalışmalar, karstik polyelerin oluşum süreçlerini ve flüvyokarstik depresyonların morfometrik yapısını gözler önüne seriyor.
Kestel Dağı’nda yüzeylenen kayaçların %64’ünün karstlaşmaya uygun yapıda olduğu tespit edildi. Bölgedeki jeolojik incelemelerde Bereket, Üçboğaz, Aksu, Yeşildağ, Sinop, Kapaklı, Aziziye ve Bozlar polyeleri öne çıkan oluşumlar arasında yer alıyor. Araştırmacılar, bu polyelerin Pliyosen dönemi sıyrılma yüzeylerinde geliştiğini ve Pliyo-Kuvaterner tektonizmasının etkisi altında şekillendiğini belirtiyor. Polyeler, üst Kretase ve Orta Miyosen dönemlerine ait naplı birimlerin kontak zonlarında gelişen yapısal ve kenar polye özellikleriyle dikkat çekiyor.
Jeolojik veriler, polyelerin oluşum süreçlerinin karmaşık bir tektonik ve litolojik etkileşimi yansıttığını gösteriyor. Bu süreçte tektonik hatların uzanımı, blok faylanmalar ve flüvyokarstik süreçlerin rolü oldukça belirleyici. Yapılan morfometrik analizlerde polyelerin eliptik, yarı eliptik ve uzamış şekillerde olduğu saptandı.
Kestel Dağı’nın karstik yapıları, yalnızca bölgenin jeolojik tarihine ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda karstlaşma süreçleri hakkında önemli ipuçları sunuyor. Bu çalışmalar, bölgenin su kaynaklarının korunması ve doğal afet risklerinin değerlendirilmesi açısından da büyük önem taşıyor. Bilim insanları, Kestel Dağı’ndaki keşiflerin ilerleyen yıllarda daha kapsamlı araştırmalarla desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.