Burdur'un turizm potansiyeli konuşuldu
Burdur Valiliği, Burdur İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) işbirliğinde düzenlenen “Turizm Sorunlarının Tespiti ve Çözüm Önerileri Çalıştayı”nda Burdur'un turizm potansiyeli konuşuldu.
Burdur Valiliği tarafından Burdur İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ)’nün işbirliğinde düzenlenen “Turizm Sorunlarının Tespiti ve Çözüm Önerileri Çalıştayı” Yeşilova İsmail Akın Turizm Meslek Yüksekokulu Salda Lavanta Tepesi Otel'de gerçekleştirildi.
Burdur'un turizm potansiyeli ve çözüm önerilerinin tartışıldığı çalıştaya Burdur Valisi Türker Öksüz, Burdur Milletvekilleri Prof. Dr. Adem Korkmaz, İzzet Akbulut, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar, Burdur İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, ilçe kaymakamları ve belediye başkanları, il müdürleri, akademisyenler ve turizm alanında sektörden uzman kişiler katıldı.
Açılış konuşmasını Burdur İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy yaptı. Gürsoy konuşmasında Burdur'un Turizm potansiyelinin bulunduğunu ancak bunların tanıtılması gerektiğini, çalıştayın Burdur turizmi için önemli olduğunu ve çalıştay sonrası çıkacak sonuçların da önemli projelere vesile olacağına inandığını aktardı. Müdür Gürsoy konuşmasının devamında; “Artık uyuyan güzelin kalkıp saçların tarama vakti kendini gösterme vakti geldi diye düşünüyoruz. Bu bağlamda valiliğimiz öncülüğünde il müdürlüğümüz olarak elimizden geleni yapıyoruz.” şeklinde konuştu
Daha sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi ve Turizm Akademisyenleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Muharrem Tuna da bir konuşma yaptı. Prof. Dr. Tuna, Burdur turizminin ciddi bir çekiciliğe sahip olduğunu, Burdur'un coğrafi potansiyelinin olduğunu ve bu çalıştayda eko turizmi, gastronomi, kültür ve turizm alanında ele alınacak olan konularla Burdur'un Turizm potansiyelinin daha iyi noktalara geleceğini aktaran Tuna, konuşmasına şöyle devam etti: “Turizm sektörü gerek milli gelire gerek istihdama gerekse bölgenin refahına çok ciddi katkılar sağlayan bir sektör. 2019 senesinde dünya genelinde baktığımızda bir buçuk milyar kişi uluslararası seyahate katılmış. Bu bir buçuk milyar kişi 1,7 trilyon dolarlık bir harcama yapmış. Bu harcamanın hacmi baktığımızda gerek ülkeler açısından gerekse daha mikro ölçekte destinasyonlar iller ilçeler açısından baktığımızda turizmin cazibesinin çok yüksek olduğu görülmüş durumda. Öncelikli olarak yerel halk bundan çok ciddi katkılar sağlıyor. Ekonomik katkılar bir tarafta altyapı yapılıyor, üst yapı yapılıyor. Bunlar sadece turistlere hizmet vermiyor. Yapılan planlar neticesinde ayrılan kaynaklarla aynı zamanda yerel halkın mutluluğunu ve refahı da artıyor. Turizm sektörü 50’nin üzerinde sektörü destekliyor. Bu sektörlerden girdi alıyor ve o alanlarda da hem istihdamın güçlenmesine hem de halkın zenginleşmesine ciddi katkılar sağlıyor. Sayın Rektörümüz aramızda burada tüm paydaşların el ele vererek bir ciddi bir hamle içerisine girmesi oldukça önemli. Ben bunu Burdur'un başarılı bir şekilde gerçekleştireceğine kenetleneceğini düşünüyorum. Projenin gelişiminin en önemli ön şartları arasında bölgedeki kalifiye personel. Özellikle dünya genelinde sadece Türkiye için söylemiyorum, insan kaynakları çok yükselen bir problem olarak karşımıza çıkmaya başladı. Burdur bu açıdan şanslı bir destinasyon. Çünkü Burdur'un içerisinde hem merkezde hem de içinde bulunduğunuz Yeşilova'da çok önemli okulumuz var. Bu okullarda özellikle uygulamalı eğitimleri gerçekleştiriyor. Bakın üst katta otel var. Alt katta da okul var iç içe geçmiş entegre bir işlemin çalışıyor olması özellikle sektörün beklentilerini karşılamakta oldukça değerli. Özellikle bu 6+2, 7+1 modelleri dünya genelinde çok fazla kabul gören yani belli bir dönem okulda eğitim veriyorsun, bir kısmını da sanayinin sektörünün içerisinde devam ettiriyorsun. Bu uygulamalar gerçekten dünyada kabul gören uygulamalar. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'ni de bu konuyla ilgi olarak inisiyatif alarak uygulamaları başlattığı için tebrik etmek istiyorum. Bu düşüncelerle çalıştayın başta ilimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.”
Konuşmasına “Üniversitemize özgü ve Türkiye’de benzeri bulunmayan özgün okulumuza hoş geldiniz” sözleri ile başlayan Rektör Prof. Dr. Hüseyin Dalgar, sözlerine şöyle devam etti: “Bu tam uygulamalı eğitim dediğimiz öğrencilerin sabahtan teorik eğitimlerini alıp, bu dersliklerde öğleden sonra ve 3. kata çıkarak uygulama yaptıkları ve sektöre gerçek bir uygulama ortamında deneyim kazanmış olarak mezun oldukları bir ortam. Bugün turizm misyonumuzu konuşuyoruz. Turizm noktasında iki şey söyleyebilirim. Bir sektöre beceri kazanmış, sadece bilgiyle zihni doldurulmuş değil, aynı zamanda uygulama becerisi kazanmış insanlar yetiştirmek bizim için önemli. Bu çerçevede Türkiye'de ilk diyeceğimiz özgün uygulamalı eğitim modellerini hayata geçirmiş bir üniversiteyiz. Hem kampüsümüzdeki turizm okulunda hem de buradaki okulumuzda Türkiye'de ilk olan ve diğer üniversiteler tarafından da model alınan uygulamalı eğitim modellerini hayata geçiriyoruz ki, öğrencilerimiz iş dünyasına katıldıklarında deneyim ve tecrübe sorunu yaşamasınlar. Bu da uyguladığımız işte 3 + 1 ve 6 + 2 dediğiniz yani son sınıf tamamen iş başında geçen modelin de ötesine geçerek turizm alanında birinci sınıftan otele giren öğrenciler, birinci sınıfta mutfağa giren öğrencilerden 4 yıl boyunca uygulamanın içinde bir programa tabi tutuluyorlar. Bu yönüyle Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi bir fark oluşturuyor. Bu bizim ülkenin yetiştirdiği bilim insanları olarak bizim de sorumluluğumuz buna inanıyoruz. O yüzden de bu çalıştayları ve bu çalıştayın sonrasında yapılacak olan bütün turizm alanına yönelik projelerde üniversite olarak mutlaka aktif yer alacağımızı buradan açıkça ifade etmek isterim. Yılda bir milyona yakın insanın ziyaret ettiği Salda Gölü’nün hemen kenarındaki okulumuzu böyle özgün bir modele çevirmiş olmamız sektöre önemli bir katkı. Bu toplantının da burada yapılıyor olması bizim açımızdan da ayrıca bir önem arz ediyor. Ben bu çalıştaya öncülük eden başta sayın valimize teşekkür ediyorum. Gerçekten Burdur’da sektör sektör meseleleri tespit edip bunlara ortak akılla çözüm üretip, sonra da hep birlikte bu çözümlerin peşinden koşmak ve o alanın gelişimine katkı sağlamak için üzerimize düşeni yapmak istiyoruz. Ayrıca üniversite tarafında çalıştaya emek veren bütün arkadaşlarıma bütün hocalarıma ayrı teşekkür ediyorum.”
Daha sonra konuşma yapan Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz de bu çalıştayın Burdur açısından önemli olduğunu belirterek; “Biz Burdur olarak alternatif turizm yöntemleri içerisinde kendimize hangi yeri bulabilir ve biz bu alanda kendimizi geliştirip bu pastadan ne kadar pay alabiliriz buna bakmamız lazım. Öncelikle herhalde günübirlik turizmi hedeflemeli ve ardından da turizmi çeşitlendirip gastronomi, spor turizmi ya da eko turizm alternatif turizm yöntemleri açısından bu konuları değerlendirip belki konaklamalı turizme olan yatırımı güçlendirmek gerekeceğini düşünüyorum. Antalya'ya gelen turistler için nasıl Burdur’ daha cazip hale getirir Burdur turizmini ön plana çıkartabilir miyiz? Buna bakmamız lazım.” dedi.
Burdur Milletvekili İzzet Akbulut yaptığı konuşmasında; “Burdur Valimiz göreve başladığı günden bu yana ve MAKÜ işbirliği ile ve 3 milletvekilinin uyum içerisinde çalışmasıyla ve ilin bürokrasinin bu siyasi kısır tartışmaları bir kenara bırakıp, neler yapabiliriz diye konuşmaya başladığından beri yol katettiğimizi düşünüyorum ve daha da fazla yol katedebileceğimizin de inancını taşıyorum. Potansiyeline baktığımız zaman turizmde yabana atılamayacak derece zenginlikleriyle dolu bir şehrimiz var. Burdur Gölü ve Salda Gölü. Burdur’da markaların eksik olduğunu düşünüyorum. Sayın Valimize ben de katılıyorum. Burdur olarak Burdur'un değerlerini daha fazla ön plana çıkartacak reklama da ihtiyacımız var. Hikayelere ihtiyacımız var ve bu çalıştayın öncülük edeceğini düşünüyorum. Emeği geçen bu çalıştaya katkı koyan tüm paydaşlara teşekkür ediyorum.” dedi.
Milletvekili Prof. Dr. Adem Korkmaz, Burdur'un artık sadece tarım ve hayvancılıkla değil, özellikle Salda Gölü üzerinden büyük bir tanınırlık kazandığını ve yılda 1 milyon ziyaretçinin akınına uğradığını vurguladı. Bu potansiyeli daha da genişletmek için işbirliği ve doğru yatırımların yapılması gerektiğini ifade ettiği konuşmasında; “Evet, yani Burdur artık sadece tarımsal ve hayvancılık alanındaki varlığı ya da potansiyelleri ile değil, Türkiye'de son yıllarda özellikle turizmde, Salda ile birlikte tanınır ve bilinir hale geldi. Yıllık 1 milyon kişi ziyaretçi kapasitesine ulaştı. Eğer biz bu akıntı yolunda doğru bir yol bulursak yani, Burdur olarak Burdur'un tüm bileşenleri, aktörleri, yöneticileri ve turizm sektörünün birleşenleri ile bir araya gelirsek herşey çok farklı olacaktır. Burdur’un turizmi sadece Burdur’un meselesi değil, Türk turizm sektörünün de bir meselesi. Türk turizm sektörü yatırımcısı nerede olursa olsun bu yatırımı genişletmek istediğinizde alternatiflerden birisi de artık bu bölge. Yani klasik turizm davranışı dediğimizde bildiğimiz işte kum, güneş, deniz üçlemesinin üzerine çıkan bir büyük turizm talebi var dünyada. Hatta bu talep görece bireysel harcama bakımından diğerine göre çok daha yüksek harcama kabiliyeti olan insanlar. Bu alana kültür turu temelli olmak üzere bunun yanına tarih ve doğayı da koyduğunuz zaman farklı bir turizm alanı ortaya çıkıyor. Turizmci arkadaşlarımız bunun muhtemelen bize çok daha iyi anlatacaklardır. Dünya hareketliliği de ülke hareketliliği güzergahları da klasik deniz temelli turizme göre çok daha farklı güzergahlara sahip artık. Buranın turistik potansiyelinin farklılıkları var. Buna göre çalışmak gerekiyor. Bu çalıştaylarla güçlü bir yol haritası çıkartıyor olmamız lazım ve bu yol haritasının da bütünleşik olması lazım. Yani yaptığımız attığımız her adımın bir sonraki adımı ve sonraki adımları ve sonuçlarıyla bağlantısı olması lazım. Üniversitemiz bu konuda önceki yıllarda yani yaklaşık bununla 7-8 yıl önce ortaya koyduğu turizm vizyonu var. Bunun bir alt alanı spor turizmi konusunda tematik bir gücümüz var. Yani şöyle söyleyeyim, bu alanda attığımız taş şu anda çok büyük bir dalga oluşturma arifesinde. Büyük potansiyellerimiz var ama alt yapılaşma, tesisleşme ve bunu diğer tamamlayan turizm hizmetlerinin yapılıyor olması lazım. Bunun bir kısmının özel sektör bir kısmında kamusal altyapı yatırımları da tamamlanıyor olması lazım. Bu çalıştayda da bunların hepsinin tartışılacağını ve bize bir yol haritası çıkartılacağını biliyorum ve bunu umut ediyorum.” şeklinde konuştu.
Son olarak Burdur Valisi Türker Öksüz bir konuşma yaptı. Vali Öksüz konuşmasında özetle şunları söyledi: “20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, “Turizm Sektörü” dünya ekonomisinde en hızlı gelişen ve büyüyen sektörlerden biri konumundadır. Dünya genelinde 250 milyondan fazla kişiye istihdam sağlayan, turizm sektörü, dünyadaki en büyük sektörlerden biri olup, küresel ekonomik gelişime güçlü bir ivme kazandırmaktadır. Dünyada böylesine hızlı şekilde büyüyen turizm sektörünün Türkiye’deki durumu da neredeyse dünyadaki eğilimlere paralellik gösterecek şekilde gelişmektedir. Burdur, güler yüzlü, sıcakkanlı ve misafirperver insanları, tarihi birikimi, gölleri, yaylaları ile güzelliklerin buluşma noktasındadır. Yolların kavşağında olması kadar medeniyetlerin de kavşağında bulunması Burdur'u kültürel ve tarihi açılardan zengin kılmıştır. İlimiz Antik dönemde "Pisidia", coğrafi olarak "Göller Bölgesi", kültürel olarak "Teke Yöresi" olarak adlandırılmıştır. Burdur, Teke Yöresi olarak bilinen bölgenin kültür başkentidir. Göller Bölgesi'nin karakteristik özelliklerini ve Anadolu'nun tarihi çeşitliliğini en güzel şekilde yansıtan Burdur, ekoturizm, kültür turizmi ve turizm amaçlı sportif faaliyetler alanlarında yakınında bulunan Antalya'yı tamamlayıcı bir konuma sahiptir. Burdur, tarihi/turistik mekânları, antik şehirleri, eko-turizm imkânları, kervansarayları, konakları, gölleri, yaylaları ile ucuz, sakin, güvenli bir şehirdir. Binlerce yıllık tarihi ve kültürel varlıkları arasında öne çıkan Sagalassos, Kibyra, Kremna gibi pek çok antik kent ile Selçuklu Dönemine ait hanlara, Osmanlı Döneminin en görkemli konaklarına, ihtişamlı tarihi eserlerin sergilendiği müze ve ören yerlerine, oksijen deposu yemyeşil dağlara, serin yaylalara, mağaralara, Burdur, Salda, Yarışlı, Karacaören gölleri gibi masmavi göl ve barajlara, mor renkli ve mis kokulu lavanta bahçelerine, zengin flora ve faunaya, geniş ekoturizm ve doğa sporları alanlarına, yöresel yemeklerin sunulduğu lokantalara, geleneksel el sanatlarına, kısacası hem dinlenip hem eğlenebileceğiniz farklı aktivitelerin olduğu ortamlara sahip olan Burdur, tüm zenginlikleriyle misafirlerini beklemektedir. Ayrıca kültürel dokusunun bozulmaması, folklorik ürünlerinin hala tüm canlılığı ile yaşatılması Burdur’u özel kılan unsurlardan bir diğeridir. Bu özelliğiyle konuşmamın başında ifade ettiğim gibi Burdur “Teke Yöresinin Kültür Başkenti” olarak bilinmektedir. Bu durum tarihi, kültürel zenginliği ve doğal güzellikleriyle alternatif turizm potansiyeli olan Burdur’umuzu öne çıkarmaktadır. Bu durum Burdur'da turizmin geliştirilmesi, sektörde tanıtım ve pazarlama faaliyetlerini, pazardaki ve müşteri profilindeki gelişmeleri sürekli izlenerek etkinleştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda sektör ihtiyaçlarına Burdur’un sahip olduğu potansiyeller dahilinde cevap vermek amacıyla bölgedeki turizm potansiyelinin görünürlüğünün yenilikçi teknolojilerin yardımı ile arttırılması ve yerel halkın faaliyetlere entegre edilerek, konaklama alanında yeni yatırımlarla desteklenerek, turizmin Burdur'da 4 mevsim boyunca yaşanması sağlanmalıdır. Bu duygu ve düşünceler içerisinde çalıştayımızın hayırlı olmasını diliyor, değerli katkılarınız için şimdiden teşekkür ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”
Konuşmalardan sonra Gastronomi, Spor, Kültür ve Ekoturizm olmak üzere 4 ayrı salonda çalıştaylar yapıldı. Sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 oturumda gerçekleşen çalıştayda Burdur turizminin gelişmesi ve yapılabilecekler masaya yatırıldı.