Öyle böyle üretmiyoruz! İkinci sıradayız
Türkiye'nin bal üretiminde ikinci sırada olmasıyla arıcılık potansiyeli artıyor. Detaylar haberimizde...
Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, Türkiye'nin dünyada bal üretiminde ikinci sırada olduğunu ifade ederek, doğru desteklerle 1 milyar dolar ihracata ulaşabileceğini anlattı.
Türkiye'nin dünya bal üretiminde ikinci sırada yer aldığını belirten Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, devlet destekleriyle arıcılığın yaygınlaştırılması durumunda ihracatın 1 milyar dolara çıkabileceğini belirtti. Biyoçeşitliliğin sürdürülmesinde arıların dünyanın kadim emekçileri olduğunu dile getiren Baysal, "İklim değişikliklerinde adaptasyonda, ormanların yenilenmesinde, nebati üretimin arttırılmasında arılar çok büyük öneme sahiptir. Aslında yaşamımızın sürdürülmesinde doğal tozlayıcılar olarak arıların önemi çok büyüktür. Arılar yaşamımızı sürdürmemizde bize destek verirken, ürettiği ürünlerle de hayat kalitemizi arttırıyor. Bal ihracatında şu an 39 milyon dolar seviyelerindeyiz. Doğru desteklerle 1 milyar dolara çıkması mümkündür" dedi.
"11 koloni arıdan her biri Türkiye'de"
Dünya gıda ve tarım örgütünün verilerine göre 90 milyon arı kolonisinin olduğunun altını çizen Baysal, "11 koloni arıdan her biri Türkiye’de. Dünyada üretilen 19 kilo balın 1 kilogramı da Türkiye’de üretiliyor. Dünyada Çin’den sonra ikinci sırada Türkiye var. Bizim sorunumuz aslında ihracat ve desteklemelerde. Arıcılık ülkemizde desteklendiği takdirde 1 milyar dolarlık bir rezerve ulaşabiliriz" diye konuştu.
"Gezgin arıcılar yılda 2 bin kilometre yol yapıyor"
Gezginci arıcılar içinde yardımların artması için çağrı yapan Baysal, “Biz yılın 9 ayı bal üretimi yapabilen bir ülkeyiz. Gezgin arıcılarımız yılda neredeyse 2 bin kilometre yol kat ederek, yılın belki 6 ayı evlerinden uzakta geçiriyor. Gezgin arıcılar çiçek, çam, meşe, pamuk gibi nektarları takip ederek, bal üretiminin devamlılığını sağlıyorlar. Gezgin arıcılar ülkemiz için çok değerli. Biz desteği sadece arıya, kovana değil üretime vermeliyiz. Üretim, ihracat desteklenmeli. Bal üretimi sırasındaki gerekli olan analiz süreci desteklenmelidir. Böylece arıcılarda bal üretiminden elde edecekleri geliri ülke ekonomisine daha rahat yansıta bilecekler” ifadelerini kullandı.
"Türkiye arıcılığın önemli olduğu bir ülkedir"
Türkiye'de gezgin arıcıların gittiği yerlerde nebati ürünlerin kalitesini de arttırdığını belirten Baysal, "Ne yazık ki ülkemizde bunun farkında değiliz. Geçenlerde bir gazete haberi vardı, bir Milli Park'ta kovan başına para istendiği için park müdürünün görevden alındığı yazıyordu. Bu gerçekten çok üzücü bir durum. Yurtdışında neredeyse gezginci arıcıların üstüne para verilecek. Bizde bunu yapmalıyız. Arının olduğu yerde tozlaşma, çeşitlilik, verim artar. Biz bunu toplum olarak öğrenmeyiz. Bundan sonrada hem toplumun hem de devletin desteği artmalıdır. Türkiye gerçekten arıcılığın önemli olduğu bir ülkedir. Anadolu arısı tüm dünyada neredeyse bütün arı ırklarının kanı olan bir türdür. Türkiye’de de arıcılık çok uzun yıllar önce Kızılırmak deltasından çıktı. Osmanlı döneminde, geleneksel yöntemlerde arıcılık devam ettirilmiş. 1940’larda Köy Enstitülerinin çıkması ile birlikte modern anlamda arıcılığa geçilmiştir. Türkiye aslında bu işi çok iyi biliyor ve yapıyor" dedi.
"Arı refahını mutlaka önemsemeliyiz"
Bir kovanda 70 bin işçi arı ve bir kraliçe arının olduğunu sözlerine ekleyen Baysal, "Kraliçe arı ara vermeden 16 kilometre uçabilir ve bu uçuşu yapabilen arılarla çiftleşir. Arıların iki gözlerinin arasında birde gece görüşü sağlayan bir gözleri vardır. Onlara termal gece görüşü sağlar. Bal çok önemli bir besin kaynağıdır. Çam balı ve çiçek balı şekerlenmez fakat bal şekerlenmişse korkmaya gerek yoktur. Isıl işlem gördüğünü bilmemiz gerekir. Bal kullanırken asla metal kaşık kullanılmamalıdır. Her zaman tahta aparatlar ile bal alınıp aktarılmalıdır. Çünkü balın besin değeri düşer, bal özelliğini kaybeder ve reçel yemiş gibi oluruz. Bu kadar önemli besinleri, bu kadar değerli ürünleri bize sağlayan arılara her zaman saygı duymalıyız. Arıcılığı, gezginci arıcılığı desteklemeliyiz. Bütün bunları yaparken de kovanların olduğu fiziki şartları , kovanlardaki arı refahını mutlaka önemsemeliyiz. Biz veteriner hekimler olarak her zaman hayvan refahından bahsediyoruz. Burada da ben arı refahını gündeme getirmek istiyorum, arı refahının önemsenmediği kovanlardan çıkan ürünlerde hiçbir zaman sağlıklı ve güvenli olmayacaktır” şeklinde konuştu.
"Arılar her zaman bakım istiyor"
Bursa'nın Kestel ilçesine bağlı Gözede Mahallesi 20 yıldır arıcılık yapmakta olan Orhan Erdem, "15 adet kovanım var. Arıcılık biraz sahipsiz gibi gözüküyor. Arıcılara az destek veriliyor, destekler az olduğu içinde yavaş ilerliyor. Türkiye’de bir kovandan 15 - 20 kilo bal alınıyor. Avrupa ülkelerinde daha çok alınıyor. Gezgin arıcılara sahip çıkılırsa daha çok bal üretimi yapılabilir. Biz sabit arıcıyız bizler kovanları yerinden kaldıramıyoruz, o yüzden fazla bal çıkmıyor. Ama gezgin arıcılara destek verildiğinde daha çok bal üretimi yapılır. Gezgin arıcıların yer ve su sıkıntıları oluyor. Dünyada sahibini tanımayan tek hayvan arıdır onun için arının yanında gezerken çok hareket etmeyeceksiniz. Biz saldırmaması için duman veriyoruz o duman, bunları sakinleştiriyor o zaman pek fazla saldırgan olmuyorlar. Arı her zaman bakım isteyen bir hayvandır, arıya bakmadığın zaman arıcılık yapamazsın" dedi.