Tarım politikaları acil müdahale gerektiriyor Şerafettin Kılıç'tan mecliste dikkat çeken konuşma

Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, TBMM Genel Kurulu'nda Tarım ve Orman Bakanlığı 2025 bütçesini eleştirdi. Tarım sektörünün stratejik önemine dikkat çeken Kılıç, üreticilerin zorluklarını ve gıda fiyatlarındaki artışı gündeme taşıdı.

Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç'ın Tarım ve Orman Bakanlığı 2025 Yılı Bütçesi üzerine genel kurulda konuşma yaptı. Üreticilerin ve tüketicilerin yaşadığı zorluklara değinen Milletvekili Şerafettin Kılıç, tarım politikalarının mevcut durumu ve bütçe planlamalarına yönelik eleştirilerini dile getirdi.

Kılıç, konuşmasında üretimin yalnızca üreticileri değil, tüketicilerin de yaşamını doğrudan etkilediğini vurguladı. Tarım sektörünün Türkiye’nin stratejik öneme sahip alanlarından biri olduğunu belirten Kılıç, sektörün “ölüm döşeğinde” olduğuna işaret ederek acil ve köklü müdahaleler yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi; 
Tarım ve Orman Bakanlığımızın 2025 Yılı Bütçesi üzerine grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri takip eden aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Yürütme adına burada bulunan sayın Bakanlarımız, Değerli Milletvekilleri;
Bundan tam bir yıl önce bugün, bu kürsüde hakikati haykırırken geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybeden; Kocaeli Milletvekilimiz, kıymetli kardeşim Hasan Bitmez’i vefatının yıldönümünde rahmet ve şükranla anıyorum.
Mekânı cennet, makamı alî olsun.
Merhum Hasan Bitmez’in bu kürsüde ifade ettikleri, hakikatten başkası değildi. Nitekim, vefatının ardından geçen son bir yılda olup bitenler, onun haklılığını ortaya koymuştur.
Hakikatler er ya da geç ortaya çıkmaktadır. O sebeple tavsiyem; burada ifade edilenleri peşin hükümlerle reddetmek yerine, bunların üzerine düşünmeniz ve muhakeme yapmanızdır.
Biliyorum, çoğu gerçeği reddetmek ya da ondan kaçmak istiyorsunuz; çünkü elleriniz kollarınız bağlı, başka yol bulamıyorsunuz.
Ancak şair der ki;
kaçsan da metrelerce
kilometrelerce kendinden
bir arpa boyu
uzaklaşamazsın benliğinden
hep bir iz kalır
geçmişinden
bugüne gelen
Merhum Hasan Bitmez kardeşimin hepimize tuttuğu aynadan kaçmayınız!

Sayın Başkan, Sayın Bakanlarımız, Değerli Milletvekilleri
Bugün, bütün olumsuz koşullara rağmen üretmekten vazgeçmeyen, zararı göze alarak toprağını eken bütün üreticilerimiz adına söz aldım.
Sadece üreticilerimiz adına değil; hayatta kalmaya çalışan milyonlarca tüketicimiz adına da söz almış bulunuyorum.
Biliyoruz ki üretim, milletimizin alım gücünü doğrudan etkiler. Üretim varsa, bolluk ve bereket, üretim yoksa yokluk ve sefalet vardır.
Ülkemizin en stratejik alanlarından birisi olan Tarım ve Hayvancılık, ölüm döşeğinde, ne yazık ki ölümü gerçekleşmek üzeredir.
Acil müdahale gerektiren, temel bir değişimin beklendiği bu alanda, yetkililerin büyük bir gaflet halini yaşadığını üzülerek görüyoruz.
Hayat pahalı, çarşı-pazar cep yakıyor, insanımız feryat ediyor.
Temel gıdalar, et ve süt ürünleri, meyve ve sebzelerdeki pahalılığın ana sebebi Tarım ve Hayvancılığın mevcut durumudur.
İnanın ki üzülüyoruz. Verimli toprakları olan, sulama imkanları bakımından iyi durumda olan, çalışkan ve fedakâr üreticileri her an üretmeye hazır Türkiye’mizde, gıdanın bu denli pahalı oluşuna üzülüyoruz.
İnanın ki canımız yanıyor. Bolluk ve bereket ülkesi olması gereken Türkiye’mizin, açlık sınırının altında yaşamını sürdüren 20 milyonu aşkın insanımız için; yokluk ve sefalet ülkesi haline getirilmiş olması canımızı yakıyor.
Gıda enflasyonumuz; TÜİK tarafından Kasım ayı itibarıyla yıllık %48,57 olarak açıklanmıştır. Fakat savaşta ve bir bölümü işgal altında olan Ukrayna’daki gıda enflasyonu aynı ayda yıllık %11 olarak açıklanmıştır.
Ne yazık ki gıdadaki pahalılık noktasında Ukrayna’dan bile çok daha kötü durumdayız.
Hepimiz şu gerçeği sorgulamalıyız; biz nasıl yönetiliyoruz ki, milletimiz pahalılık konusunda, savaş halinde olan Ukrayna’dan bile daha ağır koşullarla karşı karşıya bırakılmaktadır?

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri
Planlı üretmenin, üreticiyi koruyup desteklemenin son derece önem kazandığı bir dönemde Tarım ve Orman Bakanlığımızın bütçesini konuşuyoruz.
Tarım ve Hayvancılık için belirlenen bütçe rakamları, içinde bulunduğumuz acı tabloyu açıklar vaziyettedir.
Bütçeden Tarım ve Orman Bakanlığının tamamına ayırılan miktar 438 milyar TL. Bu bütçe içerisinde personel giderleri, cari transferler, borçlar ve destekler var.
5488 Sayılı Tarım Kanununa uymuş olsaydınız sadece çiftçilerimize destek olarak ödenmesi gereken miktar 2025 yılı için 615 milyar 400 milyon lira olmalıydı... Fakat bu destek sadece 135 milyar olarak belirlenmiştir.
Oysa kanun hükmü açık.. 2006 tarihli, 5488 Sayılı Tarım Kanununun 21. Maddesi’nde çiftçi destekleri milli gelirin %1’inden az olamaz denilmektedir.
Kendi çıkardığınız kanundaki bu açık hükme uymuyorsunuz.
O tarihten bu yana hiçbir zaman çiftçilerimize direkt olarak ödediğiniz destekler milli gelirin %1 oranına yaklaşmamıştır bile.. hatta bu oran yıldan yıla azalarak binde 2’ye kadar gerilemiştir.
Kaynak yoktur diyemezsiniz. Çünkü faize ayırdığınız miktarı yıldan yıla arttırmışsınız.
Şimdi getirdiğiniz bütçede faize 1 Trilyon 950 Milyar TL ayırmışken, çiftçiye ise sadece 135 milyar lira ayırmışsınız.
Bakınız tablo açık: (Çiftçi destekleri-Faize ayrılan miktar tablosu)
Çiftçi destekleri oransal olarak azalmışken, faize ayırdığınız oran ise artmıştır.
Tarımsal yatırım ödeneğini, faizli banka kredilerini de desteklerin içinde sayıyorsunuz. Ancak bunların direkt destek olmadığını sizler de biliyorsunuz.
Çiftçilerimiz halihazırda boğazına kadar borca batmış vaziyettedir. Borcu borçla kapatarak üretim yapmaya çalışmaktadır. Kamu ve özel bankalara borçları toplamda 800 milyar lirayı geçmiş vaziyettedir.
Çiftçilerimizin çoğu bağ-kur primlerini ödeyemiyor. Bu sebeple geleceğe dair endişeleri vardır. Elden ayaktan düşecek olurlarsa, bir güvenceleri olsun istiyor.
Siz, bu güvenceyi onlara sağlamakla mükellefsiniz.
Bakınız; çiftçilerimize direkt destek olarak ödemeniz gerekirken ödemediğiniz miktar 480 milyar liradır.
Bu miktar ile, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı olan 2,3 milyon çiftçimizin tamamının 3 yıllık bağ-kur primini ödeyebiliyoruz.
Yani istenildiği takdirde çiftçi korunabilir, üretim sürdürülebilir hale getirilebilir. Ancak ne yazık ki bu yapılmıyor.
Sonuç olarak; çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçilerimizin yaş ortalaması 57 olmuş. Bu büyük bir tehlikenin işaretidir.
Köylerimiz boşalıyor, çiftçi sayımız azalıyor. Üretim bir sonraki nesle aktarılamıyor.
Bu durumun ülkemiz açısından aynı zamanda bir milli güvenlik meselesi olduğunu görmenizi ve gerekli önlemleri almanızı bekliyoruz.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri
Artan maliyetler hesaba katılmadan tahıl ürününün alım fiyatı belirleniyor, ertesi gün bir de bakıyorsunuz ithalatında gümrük vergisi sıfırlanıyor. Bu defa çiftçi malını ucuza elden çıkartmak zorunda kalıyor.
Süt fiyatı belirleniyor, ancak maliyetlerin çok altında bir fiyat belirleniyor. Bu defa damızlık inekler kesime gidiyor ve hayvan varlığımız azalıyor.
Sayın bakan, “kırmızı ette dışarıya bağımlılığı bitirmeyi hedefliyoruz” diyorsunuz. Ancak yapılan işler dışarıya bağımlılığımızı giderek artırıyor. Söylemler başka, eylemler bambaşkadır.
İthalatla et fiyatlarını düşürmeye çalışıyorsunuz, ancak fiyatlar bir türlü düşmüyor. Çünkü bu iş pansuman tedbirlerle olmaz.
Nitekim, sadece bir yılda 1 milyar 45 milyon dolar tutarında canlı hayvan ve et ithalatı yapılmış, fakat sonuç olarak hayvan varlığımız azalırken et fiyatları artmaya devam etmiştir.
Ormanlarımızın hali hepimizi derinden üzmektedir. Ormanlarımız korunamıyor. Milli servetimiz ya ranta ya da ihmaller sonucu yangınlara kurban ediliyor.
Kesilen veya yanan ormanlık alanları “yeniden ağaçlandırıyoruz” diyorsunuz. Bu yapılmıyor demiyoruz, ancak ormanlık arazi ile ağaçlandırılmış alan ayrımını yapmaz isek burada kamuoyu yanılgıya düşürülür.
Ağaçlandırılmış alanlardaki fidan veya tohumların çoğu ağaca dönüşmeden kuruyup yok olmaktadır. Bunu siz de gayet iyi biliyorsunuz.
Toprağa dikilen küçücük bir fidanın ağaç oluşuna tanıklık edip etmediğinizi merak ediyorum. Eğer buna şahit olmuş olsaydınız, şüphesiz ki bu konuda çok daha hassas davranırdınız.
Bakınız; sadece bu yıl içerisinde Cumhurbaşkanı kararlarıyla yaklaşık 1500 hektar ormanlık arazi, ormanlık alan dışına çıkartılmıştır.
Yani bu alanlar; ya imara açılmış ya da daha önce buralarda yapılan imar işlerine meşruiyet verilmiştir.
Bütün bu gerçekler ortadayken sizin vazifeniz; grafiklere rakamlar yazarak kamuoyunu yanıltmak değil, öncelikle var olan ormanlarımızı korumaktır.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri
Sözlerimi tamamlarken son olarak ifade etmek isterim ki; biz herkes için adaletten yanayız.
Üreticilerimiz için de, tüketicilerimiz için de adalet!
Ormanlarımız için de, hayvanlarımız için de adalet!
Yöneticilerimiz için de, yönetilenler için de adalet!
Bizim sözümüz sadece bu meclis çatısı altındakiler için değil, saraydakiler içindir aynı zamanda!
Saraydan meclise inen ve bir virgülü dahi değişmeyecek olan bu bütçeyi kabul etmiyoruz.
Bu ucube yöntemi ve milletimizin lehine olmayan bu taksimatı kabul etmiyoruz.

Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.

tarımpolitikaŞerafettin KılıçTürkiyeAntalya

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.