Üniversitelerden beklentilerimiz var
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Atatürk Üniversitesi 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde üniversite yönetimlerine ve akademisyenlere, Milli Eğitim Bakanlığı politikalarına ve müfredata uygun öğretmen yetiştirmeleri konusunda çağrıda bulundu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Atatürk Üniversitesi 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde üniversite yönetimlerine ve akademisyenlere, Milli Eğitim Bakanlığı politikalarına ve müfredata uygun öğretmen yetiştirmeleri konusunda çağrıda bulundu.
“Entegrasyon ve koordinasyonu sağlamak zorundayız”
Öğretmen atamalarında mülakatla ilgili söylediklerinin çok tartışıldığını belirten Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, üniversite yönetimlerine ve akademik kadrolara seslenerek, “Lise öğrencisinden beklediğimiz kazanımlar neler? Bunların eğitim fakültelerinden, öğretmenlik başvurusu yapan, bize başvuru yapan arkadaşlardan, bunların incelenmesini özellikle istirham ediyorum. Biz istihdam ettiğimiz çocuklarımızın ve gençlerimizin bizim müfredatımızı bilmesini istiyoruz. Bundan daha doğal bir hakkımız yok. Alanı zaten siz öğretiyorsunuz. Ama biz de ne öğretmesi gerektiğini, çocuklara nasıl öğretmesi gerektiğini istemek durumundayız öğretmenden. Yani çok somut bir örnek vereceğim size, bu kopukluğun giderilmesi lazım. 2006 yılı yanlış hatırlamıyorsam bitişik eğik el yazısı müfredata konuldu. Yani hükümet politikası olarak biz çocuklarımızın bitişik el yazısı öğrenmesini, el yazısı yazmasını istiyoruz dedi. Ben 2013 yılında müsteşar oldum yani bu kararın alınmasından yedi sekiz yıl sonra. Hala istihdam ettiğimiz sınıf öğretmenin sizce bitişik eğik el yazısı öğretmek konusunda herhangi bir lisans dersi almıyor olması sizce normal midir? Üniversitelerimiz bu anlamda Bakanlığın politikalarını izlemezse, mezun ettiği kişileri bu anlamda donanımlı hale getirmezse, bu entegrasyonu, bu koordinasyonu nasıl sağlayacağız?” dedi.
“Koordinasyon eksikliğini hep birlikte giderelim”
Üniversitelerin akademik kadrolarına ve yönetimlerine çağrıda bulunan Bakan Tekin, “Dolayısıyla sizden istirhamım. Lütfen yeni müfredat revizyonu gündemde. Muhtemelen Kasım sonu itibariyle kamuoyuyla da paylaşılmış olacak. Lütfen öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programındaki öğretim üyesi arkadaşlarımız, fakülte yöneticilerimiz müfredatımızı, programlarımızı neyi murat ettiğimizi, neyi amaçladığımızı izleyerek gençlerimizi bu şekilde yetiştirin. Biz de biraz önce konuşmanın başında ben anlatmaya çalıştığım o koordinasyon eksikliğini hep beraber gidermiş olalım. Bakın burası ciddi bir eksiklik. Daha ileri gidersek eğer bu bir koordinasyon eksikliği değilse o başka tür anlamlar ifade eder, üniversitelerin politikalarla uyumlu çalışmak istemediği biçiminde yorumlanır. Ki bu da çok hepimizi biraz önce dile getirdiğim eleştirilerin hepsini haklı çıkartır. Buna da sebep olmamamız gerekir” şeklinde konuştu.
“Hepimizin üzerine önemli görevler düşüyor”
Çocuğun eğitiminde birçok faktörün etken olduğunu anlatan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin şöyle devam etti, “Çocuğuna başkasının hakkına saygı duymayı göstermeyen, annesine ve babasına saygı göstermeyi öğretmeyen, yeme içme alışkanlıklar, eli yüzünü yıkama alışkanlığı vermeyen aileler üstüne düşeni yapmamış demektir. Sokakta gördüğü bir çocuğu yaptığı bir yanlışı uyarmayan, sahip çıkmayan toplum üstüne düşeni yapmıyor demektir. Kendisine emanet edilen öğrenciyi düzgün yetiştirmeyen Milli Eğitim Bakanlığı üstüne düşeni yapmıyor demektir. Kendisine emanet edilen lisans, ön lisansa öğrencisini doğru dürüst eğitmeyen üniversiteler, Yükseköğretim kurumları üstüne düşeni yapmıyor demektir. Dolayısıyla diyorum ki gelin Türkiye Yüzyılı’nı başlatıcı hep beraber toplumsal bir seferberlik yılı ilan edelim. Başkalarını suçlamayalım. Hepimiz önce kendi üstümüze düşeni yapmakla başlayalım. Çocuklarınızı okula göndermeden önce evinizdeyken, okul öncesi eğitim kurumlara henüz başlamadan öğretebileceğiniz şeyler var. Okula başladıktan sonra çocuklarımıza verebileceğiniz şeyler var.”
“Üniversitelerden beklentilerimiz var”
Bakanlık olarak üstlerine düşeni yapacaklarını ve yapmaya çalıştıklarını hatırlatan Bakan Tekin, ”Bu konuda çok uzun, üzerinde konuşulması gereken detaylı bir konu. Ama üniversitelerden ne bekliyorum onu söyleyeyim. Öncelikle bir kere Bakanlık olarak ilgi alanımıza giren konu öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programları. Üniversitelerimizden istirhamım bu konuda biraz daha özen göstermeleri, öğretmenlik alan bilgilerindeki ortalamalara baktığımızda lisans programlarından mezun olan çocuklarımızın ortalamalarının çok da yüzümüzü güldürmediğini görüyoruz. Aynı şekilde öğretmenlik uygulamalarında yarım yamalak yerine getiren üniversitelerimiz maalesef çocuklarımızı bu anlamda iyi yetişmelerine engel olurlar. Dolayısıyla benim üniversitelerden istirham bu. Şimdi öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programlarından bizim beklentilerimiz. Birincisi alan uzmanı arkadaşlar yetiştirsin. İkincisi ve daha benim önemsediğim kısım da şu. Madem bu arkadaşların Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam edilmesini istiyoruz. Bu arada bu salondaki öğretmenlik hayali kuran öğretmen olmak isteyen arkadaşlar da öğüdüm olsun, aynı zamanda ilgili fakültelerde öğretim istirhamım olsun, Milli Eğitim Bakanlığının kendince bir eğitim öğretim politikası var ve bunun somut belgeleri tarihte bir tarafından alınmış kamuoyunda müfredat diye bilinen bizim programlarımızda internet sitesinde mevcut. Bunlar mutlaka dikkate alınmalıdır” şeklinde konuştu.
“Hepimiz kendimizi sorgulamak zorundayız”
Bakan Tekin, eğitimle alakalı kurumlar arasında tam birliktelik ve beraberlik olmasını gerektiğini vurgulayarak, “Yıllarını akademiye vermiş bir kişi olarak, akademiden beklentilerim bir kopukluk, sadece Milli Eğitim Bakanlığı da değil, diğer kamu kurumları ve üniversiteler arasında var. Bakın aylarımızı veriyoruz bir akademisyen olarak bir makale hazırlıyoruz. Ortalama Türkiye’de bilimsel makalelerin en nitelikli dergide yayınlansa dahi okunma oranlarının ne olduğunu ben size söylemeyeyim, siz daha iyi biliyorsunuz. Ortalama bir bilimsel makale okuma oranı bu kadar düşükse bizim de kendimizi bir sorguya çekmemiz gerekiyor. Niye yazdığınız makaleler az okunuyor? Neden yazdığınız makalelerdeki önerilerimiz, ilgili kamu kurumları ya da paydaşlar tarafından dikkate alınmıyor? Burada da başka bir koordinasyon eksikliği var. Şimdi biraz icra tarafında olduğum için biraz da bu taraftan bir şey söyleyeyim size. Mesela biz sosyal bilimciyiz. Uluslararası endeksli yayın göndermek istediğinizde, veri yani nicel göstergelerle beslenmiş makaleler istiyorlar sizlerden. Ama bizim Türkiye’de de kamu kurumları veri paylaşma konusunda biraz cimri. Aynı şekilde şu anda kamu kurumlarımızda, bakanlıklarda ciddi bir Ar-Ge desteği verebilecek, Ar-Ge derken bu eskiden görevler almış, kamu bürokratlarının verildiği, merkezden değil, politikalarda bilimsel anlamda analiz eden raporlayan günlerin eksikliğini hissediyoruz kamu kurumlarında” dedi.
“Akademik çalışmaların özetini yayınlamak lazım”
Bütün bakanlıkların, bütün kamu kurumlarının ve üniversitelerin bire bir ilişki içerisinde çalışması gerektiğini vurgulayan Bakan Tekin şöyle devam etti:
”Bu kamu kurumlarının bakanlıkların çalışmalarında bir bilimsel temel bakış açısı ortaya çıkmış olur. Hem de akademyadaki yazı, literatür, akademik çalışmalar hem veriyle beslenmiş olur, hem de icracılar tarafından kullanılacak hale gelir. Kendileri akademik yayın yaparlar, yaptıkları akademik yayınlar, nicel göstergeler ve analizlerle beslendiği için uluslararası endeksli dergilerde yayınlanma oranı yayınlanma ihtimali artacaktır. Böyle bir faydası da olmuş olacak. Bir de daha önce bir dönem rektörlük yaptım biliyorsunuz, bir arzum var size burada söyleyeyim. Eğer kendisi işlev görürse akademik dergilerimizi lütfen popüler özetlerinde yer alan başka yayınlar çıkartalım. Üniversitelerimiz akademik çalışmaları popüler birkaç sayfa özetle, toplumu ilgilendiren kamuoyunu ilgilendiren kısımlarıyla popüler dergiler popüler yayınlar veya popüler bir şekilde web sayfalarına konulabilirse ilgili arkadaşların dikkatini çekmiş olur böyle bir faydası olmuş olur.”