Deprem afetini yaşayan, yaşananlara şahitlik eden, tanıdığı kişilerin bedensel ve ruhsal örselenmelerini öğrenmek durumunda kalan çocuklar, deprem sonrası "Akut Stres Bozukluğu" sorunu ile karşı karşıya kalabiliyor. Deprem anı tekrar yaşanıyor gibi hissetme, afetten etkilenen çocuklarda sık görülen bir sorunu oluşturuyor. Ailelerin, bu anormal sürece çocuklarının verdiği tüm tepkileri normal ve olağan karşılamaları, öncelikle çocuklarının davranışlarını takip ederek gerektiğinde uzman desteği almaları, deprem travmasının daha doğru yönetilmesine olanak sağlıyor.
Memorial Şişli Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü'nden Uz. Dr. Leyla Alkaş, çocukluk çağı ve ergenlik döneminde depremin neden olduğu yıkıcı psikolojik etkinin kontrol altına alınması için önerilerde bulundu.
Deprem, çocuğumun ruhunda nasıl bir etkiye yol açtı? Aileler, öncelikle bu sorunun yanıtını bulmak için çocuklarının hareketlerini gözlemlemeli ve verdikleri tepkileri kontrol ederek çocuklarına doğru yaklaşım yolu izlemelidir.
Çocuklarda deprem gibi doğal afetler sonucu gelişebilecek bazı davranış değişiklikleri şunlardır:
Deprem anıyla ilgili oyun, söylem ve düşünceler yaşamak,
Uyku, iştah sorunları, bebeksileşmek, yetişkinlerden ayrılmayacak şekilde vücut temasında bulunmak,
Öfkeli, yaramaz, hırçın, huzursuz, aşırı hareketli davranmak,
Sessizleşip, içe kapanıp, kaygıyla hareketsizleşmek,
Depremle ilgili, hatırlatıcı her şeyden kaçınmak,
Zevk aldığı şeylerden uzaklaşma, rüyada gibi, dalgın olmak.
Depremden yoğun olarak etkilenen çocuğunuzu takip edin onun yanında olun!
Ailelerin, çocuktan önce kendilerini sakinleştirerek bu konuda doğru bilgileri alması uygun olur. Sonrasında çocukları rahatlatıcı ve onlara güven sağlayıcı şu davranış modelleri geliştirilmelidir:
Küçük çocuğunuza sarılın.
Bebeğinizi emzirirken, çocuğunuzu beslerken zihninizi depremle değil gelecek güzel günlerle meşgul etmeye çalışın.
Sorumlu olduğunuz çocuğu gerçekten anlayarak, sevgiyle ve kabul ederek görün.
Çocuğunu gözlemleyin, anlamlandırın, yanında olduğunuz güvenini verin, konuşmaya zorlamadan dinleyin, sakinleştirip yanında olun.
Kendini ifade etmesi için küçük çocukların oyununu, sözünü kesmeden, yorumlamadan; resim yapmasına, oyun oynamasına, konuşmasına izin verin.
Çocuğunuzun deprem korkusunu ve depremle ilgili fikirlerini dinleyin!
Çocukların, "Burada deprem olur mu?" gibi ailelerinin, yetişkinlerin de korkularını tetikleyecek soruları karşısında; sakin, dürüst ve yapıcı kalmak hiç kolay değildir. Bu nedenle örneğin; "Depremler dünyada birçok yerde az veya çok oluyor, üzerinde yaşadığımız çok derindeki yaşlı kayalar yerlerine yerleşmeye çalışıyor. Dünyamızdaki doğal güzellikler böyle şekilleniyor" sözleri ile deprem gerçeğinin var olduğunu ona anlatmak daha uygundur. Bunun yanında, depreme karşı alınması gereken önlemler konusunda çocuğa bilgi verilmesi ya da onun fikirlerinin sorulması da rahatlatıcı bir etki sağlayacaktır. "Deprem olursa neler yapmalıyız?", "Depreme nasıl hazırlanmalıyız, sana göstereyim mi?", "Belki senin de bu konuda fikirlerin vardır" soruları ile onunla bağ kurarak, ondan düşüncelerini aktarması istenebilir. Çocuk, aileye göre anlamsız bir çözümden söz etse de onu destekleyip dinlemek çok önemlidir. Çocuğun depremle ilgili görüntü ve dehşet verici konuşmalara şahit olmasını engellemek gerekir. Onu yaramaz, mutsuz, kaygılı olduğu için suçlamayıp, utandırmamaya çok dikkat edilmelidir. Tutulamayacak sözler vermemeli, yanlış söz ve bilgileri onunla paylaşmamalı, sorunun ve korkunun değil, çözümün ve iyileşmenin parçası olmalarının desteklenmesi gerekir.
Çocuğun ani stres reaksiyonu nedeniyle oluşan davranış değişikliklerinin sıklığına, şiddetine ve günlük rutinlerini bozma seviyesine bakarak takip edilmesi uygun olur. Çocuk deprem travmasına ne kadar yakından maruz kaldıysa, ne kadar kayıplar ve üzüntüler içindeyse "Travma Sonrası Stres Bozukluğu", "Çocuklarda Basit veya Kompleks Yas Bozuklukları" ve hatta tekrarlayan ikinci travmalara bağlı "Depresyon Anksiyete Bozuklukları" o kadar sık görülmektedir.
Güvende ve direkt etkilenmemiş çocuklarda süreç 2 ile 4 hafta içinde azalır. Belirtilerin sıklığı ve şiddeti azalmıyor hatta artıyorsa, uyku-yemek-oyun-günlük aktiviteler bozulduysa, okula gitmek, ödev yapmak giderek zorlaştıysa yakın takibe almak hatta profesyonel destek almak gerekebilir.
Yorumlar (0)