DEPREME HAZIRLIKLI OLMAK MÜMKÜN MÜ?
Her deprem sonrası konuşur dururuz. “Depreme hazırlıklı olmalıyız, artık onunla yaşamaya alışmalıyız…vs..vs..”
Yahu düşünüyorum da Japonya’nın dışında hangi ülke depreme hazırlıklı ki? Bu bir eğitim, birikim, tecrübe ve maddiyat meselesi. Bütün bu imkânların aynı anda olması mümkün mü? Değil. Üstelik halkımız kaçak inşaat yapmaya bu kadar meraklıyken…1999 depreminden önce, sadece İstanbul’da yapılan binaların %70 inin kaçak olduğunu unutmayın.
O zaman depreme hazırlıklı olalım sözü de biraz havada kalmaya mahkûm. Ha ne olur? Deprem sonrası yaraların sarılması, arama-kurtarma çalışmaları konusunda ne kadar becerikli ve atak olabilirsek, odur kârımız.
Elazığ ve Malatya çevresinde yaşanan son büyük deprem nedeniyle ölenlerimize Allah’tan rahmet geride kalanlara sabırlar diliyorum.
YİNE AYNI TERANE…
Domuz gribi, kuş gribi, şu gribi, bu gribi derken basınımız bu yıl da kendisine yeni bir meşgale buldu sayılır.
Efendim Çin’de yeni bir grip virüsüne rastlanmış, Corona virüs gribi. Şimdiki rakamlara göre 235 kişi bu gribe yakalanmış, içlerinden 26 sı ölmüş. Fare veya yarasa etinden bulaşma ihtimali varmış ve diğer kıtalara da sıçramaya başlamış.
Ah Çin ahhh!.. Her önüne gelen eti yersen kim bilir başına daha neler gelecek?
Ben Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı değilim ama branşımın Çocuk Hastalıkları olması nedeniyle bu grip hakkında olanları ve olabilecekleri aşağı yukarı tahmin edebiliyorum:
Hiçbir grip türü herkesi eşit oranda tehdit etmez. Elbette bu gripte de durum aynı. Hastalığa yakalananlardan direnci düşük bazı kişiler hayatını kaybeder, ezici çoğunluğa da bi şeycik olmaz. Ha biraz işten güçten kalırlar o kadar…
Kimler risk altındadır? 65 yaşın üstündekiler, bebekler, ağır kalp hastaları, kanser, kronik bronşit, diyabet vs.gibi yıpratıcı hastalığı olanlar…
Domuz gribi mi, kuş gribi mi olduğunu şimdi hatırlamadığım 8-10 yıl önceki bir salgında koca Türkiye’de direnci düşük birkaç yüz kişi ölmüştü.
Ama siz asıl şu tehlikeye bakın ki; bu ülkede her gün sigaradan 300 kişi ölüyor da Sağlık Bakanlığı ve Yeşilay’ın dışında kimsenin kılı kıpırdamıyor. Düşünün, bir uçak dolusu insan!
Sizlere acizane tavsiyem: Televizyon haberlerini dakikalarca izleyip de boşu boşuna strese girmeyin ama uzmanların ve Sağlık Bakanlığının sözlerine de kulak vermeyi ihmal etmeyin.
Bu satırları yazarken ben de şiddetli bir soğuk algınlığı nedeniyle yorgan döşek yatmaktayım. Tabii Çin’deki gripten değil bu. Ama biliyorsunuz halkımız her türlü soğuk algınlığına grip demeyi bir alışkanlık haline getirdi.
KIVIRCIK ALİ:” ŞEREF EKMEK BULAMAZKEN ŞEREFSİZ BULUR”
Duymuşsunuzdur Kıvırcık Ali’yi… Sevilen bir sanatçıydı. 2011 yılında bir trafik kazası nedeniyle genç yaşta hayatını kaybetti.
İşte onun Isırgan Otu adlı bir türküsü vardı. Türkünün bir mısrasında şöyle diyordu Ali: “Şeref ekmek bulamazken şerefsiz bulur.”
Geçen gün dikkatimi çeken bir haber bana bu türküyü hatırlattı ister istemez…
Elbette zenginlik, sermaye düşmanı filan değiliz ve zenginlerin hiçbirini “şerefsizlikle” itham etmeye hakkımız yok. Ama insan haberin içeriğini duyunca allak bullak oluyor ve mecburen aklına takılıyor bu türkü.
Haber şu: Yaklaşık olarak dünyanın en zengin 2400 kişisinin serveti ve toplam mal varlığı, 4.6 milyar insanınkine eşitmiş. Yani dünya nüfusunun % 60 ı. Bu dengesizliği gördükten sonra “ohaaa” diyorum da başka bir şey demiyorum.
Yorumlar (0)