Golan Tepeleri, Suriye'nin güneybatısında yer alan ve kuzeydoğu İsrail'e uzanan kayalık bir plato olarak, hem stratejik konumu hem de doğal kaynaklarıyla büyük bir öneme sahip. Bölge, 1967 Altı Gün Savaşı'ndan bu yana İsrail'in askeri kontrolü altında bulunuyor. Bu durum, uluslararası alanda tanınmasa da, İsrail için askeri ve ekonomik açıdan kritik bir avantaj sağlıyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye'deki iç karışıklıklardan kaynaklanan güvenlik tehditlerini gerekçe göstererek, Golan Tepeleri'ndeki askerden arındırılmış tampon bölgeyi ve çevresindeki kritik noktaları ele geçirme talimatı verdi. İsrail Ordusu, bölgedeki geçici savunma mevzilerini güçlendirdi ve bazı stratejik noktalarda siperler inşa etti.
Netanyahu, bu adımın Suriye'deki isyancı güçlerin sınır bölgesine yönelik olası saldırılarını önlemeyi hedeflediğini belirtti. Ancak bu hamle, başta Mısır olmak üzere birçok Arap ülkesi tarafından kınandı ve 1974 Ateşkes Anlaşması'nın ihlali olarak değerlendirildi.
Şu anda Golan Tepeleri'nde 30'dan fazla Yahudi yerleşimi bulunuyor ve bu yerleşimlerde yaklaşık 20 bin kişi yaşıyor. Aynı zamanda, bölgeyi terk etmeyen 20 bin civarında Suriyeli Dürzi nüfus da burada yaşamaya devam ediyor. İsrail, yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı olduğu eleştirilerine rağmen, bölgenin savunma açısından vazgeçilmez olduğunu savunuyor.
Londra merkezli Chatham House'dan Prof. Yossi Mekelberg, İsrail'in bu hamlesinin uluslararası meşruiyetini sorgularken, gelecekteki Suriye-İsrail ilişkileri üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Öte yandan, bazı uzmanlar, İsrail'in bu hamlesinin güvenlik gerekçelerine dayandığını savunuyor.
Golan Tepeleri'nde yaşanan bu gelişmeler, bölgedeki gerilimi artırırken, uluslararası alanda geniş çaplı tartışmalara neden oldu. İsrail, sınır güvenliğini sağlama hedefini vurgularken, bölgenin geleceği, iki ülke arasındaki muhtemel barış anlaşmaları için en büyük engellerden biri olmaya devam ediyor.
Yorumlar (0)