Afyonkarahisar’da bir ilkokulda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için hazırlanan gösteride 24 kişilik sınıfta, dikkat eksikliği olduğu gerekçesi ile öğretmeni tarafından gösteri gurubundan çıkarılıp köşede bekletilen çocuğu babası olaya, “Keşke öğretmenimiz orada biraz daha düşünseydi, keşke öğretmen çocuğu sıradan çıkaracağına eline bir tane bayrak verseydi, çocuk da onu sallasaydı. Devlet bu konuda en büyük cezayı verecektir” sözleri ile tepki gösterdi.
Olay, kent merkezindeki Atatürk İlkokulunda yaşandı. Geçtiğimiz hafta sonu kutlanan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda ilkokul 4/İ sınıfı öğrencileri tarafından hazırlanan gösteride vicdanları yaralayan bir görüntü ortaya çıktı. İddiaya göre, sınıf öğretmeni Ş.Ş., öncülüğünde 24 kişilik sınıf tarafından gösteri hazırlandı. Çocuklar üzerinde Atatürk fotoğrafı ve Türk bayraklarının oldukları tişörtler ile sahneye çıktı. Gösterinin başlayacağı anda ise sınıf öğretmeni Ş.Ş., dikkat eksikliği (disleksi) olduğu ve hareketleri yapamadığını öne sürdüğü M.E.T.’yi gruptan ayırıp merdiven girişindeki kısma götürdü. Daha sonra çalan müzik eşliğinde sınıf gösterisini sundu. Bu sırada adeta ötekileştirilerek sınıftan ayrılan M.E.T., ise ellerini önüne bağlayıp, üzgün bakışlarla gösteri sunup katılımcıların alkışladığı arkadaşlarını izlemekle yetindi.
Olayın ardından öğretmen ile ilgili İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından inceleme başlatılırken, küçük çocuğun babası Hakan Dilek olayı gündeme taşıyan İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuştu. Öğretmenin bu konuda daha fazla duyarlı olması gerektiğine dikkat çeken Dilek, “Kötü bir şey demeyelim, ama bu ülkemizin kanayan bir yarası ve ne yazık ki bizim çocuğumuza denk geldi. Cumhuriyet’in kurulduğu, 100’ncü yılın kutlandığı ve Atatürk’ün isminin verildiği bir okulda bu tür bir olayın olması yakışmadı. Keşke öğretmenimiz orada biraz daha düşünseydi, biz neden öğretmen diyoruz? Eğitmen olduğu için bu işin öngöreni olduğu için öğretmen diyoruz. Keşke öğretmen çocuğu sıradan çıkaracağına eline bir tane bayrak verseydi, çocuk da onu sallasaydı. Bunu yapsaydı ama demek ki öğretmen bunu ilk anda öngöremedi. Yapacak bir şey yok” diye konuştu.
Kendilerinin olay medyaya yansımadan önce öğretmen ile konuşmaya çalıştıklarını, ancak bunda başarılı olamadıklarını ifade eden Dilek açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Öğretmenimizle konuşmak istedik, aynı gün ama ‘ben size cevap veremem, bu konuyla ilgili okula gelin, okulda görüşelim ve program bitti’ dedi. Bunun arkasından velilerinde olduğu guruba ‘benim için önemli bir toplantı var, yaptığımız programla ilgili bir provokasyon söz konusu, sizin desteğinize ihtiyacım var’ diye yazdı. Ben çok üzüldüm bu duruma.”
Dilek, kendisinde bir gazeteci olmasına karşı olayı kendi yerel gazetesinde gündeme getirmek yerine önce öğretmenle konuşmak istediğini, fakat bunda başarılı olamadığını yenileyen Dilek, olayı İHA’dan okuduğunu kaydetti. Dilek, “Ben de bir gazeteciyim, bunu haber yapmak istesem kendimde haber yapardım, ama olayı olduğu gün okul müdürü ve İl Milli Eğitim Müdürüne taşıdım. Ertesi günde okulun kapalı olmasından dolayı konuşmadık. Ben de durumu İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) yaptığı haberden öğrendim. Devlette bir devamlılık esastır. Devlet de bu konuda en büyük cezayı verecektir. Valimiz Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı hakikate bir anne olarak bu konuyu çok önemsedi. Biz konuda kırılganlık olmasın diye çok uğraşıyoruz, ama dedikodular ve ilgisiz sendikalar açıklama yaptıkça ister istemez bizi tahrik ediyorlar. Bu konuda insanların biraz daha duyarlı olması gerekiyor” dedi.
Yorumlar (0)