CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur Belediyesi’nin düzenlediği toplu açılış törenine katıldı.
Burdur Belediyesi Konferans ve Sergi Salonu’nda düzenlenen açılış programı saygı duruşunda bulunulup İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Daha sonra açılışı yapılan Burdur Belediyesi’nin projelerini konu alan video gösterimi izlendi.
Program Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasıyla devam etti.
Burdur Belediyesi’nin projelerinin açılışının yapılmasının ardından program sona erdi.
Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, “Sizleri Güller, gönüller ve göller diyarı, Teke Yöresinin başkenti, insan geçmişi 10.000 yıla dayanan gadın Burdur’umuzun Belediye Başkanı olarak misafir etmekten onur duyuyorum. Hepiniz hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Sayın Genel Başkanım ve değerli konuklar. 2014 seçimleri öncesinde önseçimle adaylığımıza verdiğiniz destekle başarılı bir beş yıl geçirdik. 2019 seçimlerinde ise bizi ittifakın ortak adayı olmaya layık gören siz gençlerin Kemal Amca’sına ve Meral Ablamıza mahcup olmamak için olağanüstü gayretle çalışarak sadece ittifaka gönül verenlerin değil tüm siyasi görüşten yurttaşımızın oyunu da alarak tarihi bir farkla seçimi kazandık. Kaybedenin olmadığı bir beş yıla daha bismillah derken gözden düşmeden gönüllere dokunan çalışmalarımızla kentimize hizmet etme sözü vermiştik. İşte bugün öncesinde temel atmak üzere sizleri davet ettiğimiz, hızlı bir şekilde tamamladığımız bazı tesislerimizle geçmişten bugüne temel sorunların çözümü olan birçok projeyi de hayata geçirmek üzere bir aradayız. Bugün açılışını gerçekleştireceğimiz tesislerimizin bir kısmını öz kaynaklarımızla, bir kısmını gönüllü bağışçılarımızla, bir kısmını da uzun vade borçlanmalarla Burdur’umuza kazandırmış bulunuyoruz. Kısacası paramızı çarçur etmeden, Burdur’umuzun öncelikli ihtiyacı olan projeleri hayata geçirirken Burdur halkını da gereksiz yere borçlandırmadık. Tüm bunları yaparken, yıllık 200 milyon lira gibi mütevazi bir bütçeyle öz kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanarak borç yükü altına girmemeye gayret gösterdik. Toplam maliyeti 300 milyonun TL’nin üzerinde olan bu projelerimizin bir kısmını, istihdam ettiğimiz emekçi kardeşlerimizin üstün gayretleriyle piyasa koşullarının çok altında maliyetlerle Burdur’umuza kazandırdık. Sizlerin huzurunda tüm emekçi kardeşlerime bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. 2014’te İstanbul Büyükşehir Belediyesinden seçim öncesinde emanet getirilen araçları seçimin kaybedilmesi ile birlikte bir gecede geri gönderip “bırak asfalt dökmeyi bunlar işçi maaşını bile ödeyemez” diyenlere inat bugün tüm makine parkını tamamlamış, kendi işini kendi gören bir belediye olarak işçimizin çocuğunun yatağa aç girmemesi için işçimizin mutluluğu bir projemizden daha kıymetlidir diyerek en düşük işçi maaşımızı asgari ücretin en aza %10 üzerinde tutarak işçimizi emekçimizi mutlu etmek için çalıştık.” dedi.
Başkan Ercengiz, “2014 seçim çalışmamızın mottosu olan ‘Mutlu Birey Mutlu Burdur’un yanı sıra her bir belediye başkanının başucunda asılı olan sizlerin bizlere “Yerel yönetimlerde temel ilkelerimizi” öğütlediğiniz prensiplerle; Kimseyi ötekileştirmeden, adalet duygusunu kaybetmeden, dezavantajlı mahaller ve bir elin verdiğini diğer ele göstermeyen bir zihniyetle, ihtiyaç sahibi yurttaşlarımızı önceleyerek 1300 aileye düzenli gıda yakacak giyecek hatta bu yıl doğalgaz ve elektrik faturasına destek veren , 9 yıldır, kentimizde eğitim gören üniversite öğrencilerimize kimi gün sıcak bir çorba kimi gün sıcak bir poğaça ve sürekli toplu taşımada yol desteği veren, engelli yurttaşlarımızın kendini kolay ifade edebildiği, çevreye saygılı, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan, sokak canlarını koruyup kollayıp onlara yaşam hakkı tanıyan, kadın istihdamını arttıran hatta Burdur Belediyesi tarihinde ilk Kadın Başkan yardımcısını atayan, tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkan, kentsel gelişimin önünü açan, kentin seçilmiş muhtarlarının taleplerini birlikte değerlendiren, çocuğu mutluysa ailesi de mutludur diyen, sporun ve sporcunun dostu olan, yeni kent meydanları ve yeni parklarla yurttaşımıza daha çok nefes alacağı alanlar yaratarak, çağdaş yaşanabilir bir kentin yanı sıra, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer ile birlikte Ata Tohumuna sahip çıkarak çiftçimize umut ve kazanç olan, suyunu toprağını ve gölünü koruyan bir projeyle, kısacası yaşamın her alanında çalışmalarını yürütürken sadece bugünü düşünen değil yarınlarına da yaşanabilir bir kent bırakmak için ve hatta torunlarımızın da dualarını alabilmek için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bizim gibi düşünen, birisi hemşerimiz dahi olmayan ama bu çorbada benim de tuzum bulunsun diyen 2 gönüllü bağışçımızın katkılarıyla yavrularımıza ve engelli dostlarımıza yeni tesisler kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Huzurunuzda iki gönüllü bağışçımıza da şükranlarımızı sunuyoruz. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır’ sözünden hareketle Burdur’umuza, vatanımıza, milletimize ve sizlere layık olabilmek için çalışıyoruz, çalışmaya da devem edeceğiz. Sayın Genel Başkanım, kıymetli konuklar; Dün 21 Aralık’tı ve dünyanın doğal döngüsünde en uzun geceyi yaşadık. İşte bugünden itibaren, uzun ve karanlık gecelerden kurtulacağımız ilk gün. Ne zaman ki; çayırları büyürken, kuzuları melerken, dereleri çağlayıp coşarken gördüğümüzde, umudun yeniden yeşerdiği gündür. Bugünden itibaren Mart’ın sonu baharı, yazın başında ise iktidarı göreceğiz. İşte o gün hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, tarlanın bereketi sofraya taşınacak, halkımızın yüzü gülecek. Allah’ın izni halkımızın teveccühü ile 2023’te Cumhuriyet Halk Partisinin önderliğinde, Millet İttifakının iktidarında, sizi Cumhurbaşkanımız olarak göreceğiz. O gün; yurttaşımız adaleti, eşitliliği, güveni, paylaşmayı, toplumsal dayanışmayı, hoşgörüyü ve saygıyı daha fazlasıyla hak ettiği şekilde tekrar görecek. Sizlere bir kez daha teşekkür ediyor tesislerimizin Burdur’umuza hayırlı olmasını diliyorum.” diye konuştu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise konuşmasında şunları söyledi;
“Burdur’da olmaktan son derece mutluyum. Öncelikle Belediye Başkanımıza sizlerin huzurunda yürekten teşekkür ederim, kendisini kutluyorum. Dün Antalya’daydık. Antalya Büyükşehir Belediye başkanımız tüm olanaksızlıklara rağmen Antalya’yı ayağa kaldırdı. Belediye başkanlarımız gerçekten güzel hizmetler veriyorlar. Bizim yedi maddemiz var. Seçimlerden önce açıkladık, belediye başkanlarımıza söyledik. Kazandığımız andan itibaren yedi maddenin gereğini yapacaksınız. Vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmayacaksınız. Oy verdi, vermedi; böyle bir ayrım yapmayacaksınız, herkesi kucaklayacaksınız. Seçildiniz artık belde, kent, büyük kent sizden sorulacak. Herkesi kucaklayacaksınız. Pozitif ayrımcılık yapacaksanız, yoksul mahallelerden başlayacaksınız. Onlara hizmet götüreceksiniz. Bütün bunların altyapısını hazırlayacaksınız. Belediye başkanlarımız böyle çalışıyor. Dediler ki, seçimlerden önce; ‘Sakın CHP’ye oy vermeyin, sosyal yardımlar kesilir.’ Niye keselim? Tam tersine biz sosyal yardımların sağ elin verdiğini sol el göremeyecek ilkesiyle yapıyoruz. Yani kişinin onurunu koruyoruz, onuruna saygı duyuyoruz. Dolayısıyla onun yoksulluğunu afişe etmiyoruz. Herkesin onuru herkesin gururu korunacak. Bu ilke bizim için son derece değerli bir ilkedir. Çünkü bu ilke aynı zaman da bizim inancımızın da bir gereğidir. Kişinin yoksulluğunu afişe etmek, onun onurunu zedelemek doğru bir olay değildir. Belediye başkanım kente meydan kazandırdığını söyledi; dün Finike’deydik orada da meydan yoktu Büyükşehir Belediye Başkanımız orayı da çözdü. Finike Belediye’mizle beraber Finike’nin de bir kent meydanı olacak. Kent meydanı neden önemli; değerli Burdurlular, kent meydanı her kentte olması gereken önemli bir alandır. Çünkü orada eğleniriz, orada gezeriz, orada mitingler yaparız, halaylar çekeriz. Kent meydanı, kentlinin enerjisini boşalttığı yerdir. Orada gezmek, konuşmak, bayram kutlamaları yapmak, her şey kent meydanında olur. Meydansız bir kent düşünülemez. Başkan ‘İl Özel İdaresi’nin binasını da istedik vermediler, onu da yıkacaktık, meydanı daha büyük yapacaktık’ dedi. Başkan hiç meraklanma az kaldı, o binayı sana vereceğiz, onu sana vereceğiz, onu yıkacaksın, Burdurlulara onların hak ettiği güzel bir meydanı yeniden inşa edeceksin. Bunları herkesin bilmesini isterim. Bir şeyi bilmenizi isterim, dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz, dünyanın en güzel coğrafyasında yaşıyoruz. Yine bir şeyi bilmenizi isterim; çok güzel insanlarımız var. Hasletlerimiz var, geleneklerimiz var, örflerimiz, adetlerimiz var, şarkılarımız, türkülerimiz var. Her bölgenin kendine özgü güzellikleri var. Dolayısıyla bakıldığı zaman bu coğrafyada birlikte yaşamak istiyoruz. Ama bu güzel coğrafyada kavga etmek istemiyoruz. Kucaklaşmak istiyoruz. Bu güzel coğrafyada zenginliklerimizi herkesin bilmesini istiyoruz. Dolayısıyla yoksullaşmak istemiyoruz. Bu güzel coğrafyada dayanışma kültürünün büyümesini ve geliştirilmesini istiyoruz. Kimse kimseye küsmemeli. Tam tersine beraber olmalıyız. Büyütmeliyiz sevgiyi, umutlarımızı büyütmeliyiz. Bunun üzerinden gidersek Türkiye hızla büyür, hızla gelişir.
Dünyanın en önemli üniversitesine gittim. Teknolojide dünyanın bir numaralı üniversitesine gittim. Amerika’da MIT’ye gittim. İngiltere’de üniversitelere gittim. Bana hep şu suçlamayı yaptılar. Vay efendim siz oraya icazet almaya mı gidiyorsunuz? Hayır efendim. Biz Kuvayı Milliye’ciyiz. Biz icazeti sadece ve sadece sizden alırız. Başka bir yerden almayız. Bizim kitabımızda; ‘Öyle git dışarıya el avuç aç, yalvar yakar para ver cebimi dolduracağım, efendim oğlum buradan dolar göndersin, dolarları alıp New York’ta 30-35 katlı gökdelenler yapsın…’ Bizim kitabımızda bunlar yoktur. Biz haram yemeyiz, bizim haramla ilgimiz yoktur. O nedenle dedim helalleşelim diye. Biz oraya şunun için gittik: Artık Türkiye, teknoloji çağını yakalamak zorundadır; Türkiye büyümek zorundadır; Türkiye, dünyaya meydan okumak zorundadır teknoloji konusunda. Bakınız hepinizin cep telefonları var. Ama hiçbirisi Türkiye’de üretilmiyor. Nerede? Yabancı ülkelerde. Kimin pazarıyız biz? Katma değeri yüksek ürün üreten ülkelerin pazarıyız. Biz, ‘Türkiye pazar olmasın’ diyoruz. Türkiye, üretsin; ürettiğini bütün dünyaya satsın ve gururlu, onurlu bir ülke olsun diyoruz.
Yirmi birinci yüzyıl, bilgi yüzyılıdır. Niye gittiğime somut bir örnek vereceğim. Almanya’da Türkiye kökenli iki vatandaş, Covid-19 aşısını buldu. Alman ekonomisine yaptıkları katkı, 140 milyar dolar. Ben isterim ki onlar Türkiye’de olsaydı, onları kaçırmasaydık, burada üretselerdi; 140 milyar doları da biz kazansaydık. Ama bugün devleti yönetenlerin bunlardan haberi bile yok. Zaten üzüldüğüm nokta da o. Biz, büyüyeceğiz ve gelişeceğiz.
Türkiye, sığınmacıların deposu olmasın dedim. Türkiye, çöplerin deposu olmasın. Biz, üretelim; biz, kazanalım. Biz, ürettiğimizle gururlanalım. Dolayısıyla biz, bunları yapalım. Üniversite, bilgi üretecek. Bizim üniversitelerimizin de bilgi üretmesi lazım. Bunun için gittim. Bilmenizi isterim. Ha onlar bilmiyorlar; onlar farkında değiller. Ama unutmayın, bu kardeşiniz bilginin ne olduğunu bilir. Bilimin ne olduğunu bilir. Aklın ne olduğunu bilir. Bu kardeşiniz, ‘İlim Çin’de bile olsan gidin öğrenin’ diyen peygamberin sözünü bilir. Bu kardeşiniz, ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ diyenin kim olduğunu gayet iyi bilir. Bilgiden, bilimden koptuğunuz andan itibaren katma değeri yüksek ürün üretmezsiniz. O nedenle Türkiye’nin teknoloji çağını yakalaması lazım. Yakalamazsak sonumuz, felaket olur. O nedenle Türkiye, yeni bir hamleyi başlatmak zorundadır. Hem Amerika’da, hem İngiltere’de çok sayıda Türkiye kökenli bilim insanlarıyla, 70 kişilik bir ekip kurduk. 24 saat çalışacak bu ekibimiz. Türkiye nasıl büyür? Türkiye bilimde, teknolojide nasıl kalkınır ve Türkiye kendi bölgesinde, Avrupa’da nasıl daha güzel, daha güçlü bir ülke olabilir? Çünkü şuna inanıyorum: Bizi iktidar yapacaksınız ve biz bugünden neyin nasıl olacağının hesabını yapmak zorundayız. Neyi nasıl yapacağımız konusunda size söz vermek zorundayız. Siz de size verdiğimiz sözleri tek tek yazacaksınız. Çetele tutacaksınız. Söz verdiler, yaptılar. Söz verdiler, yaptılar. Göreceksiniz, söz vereceğiz ve yapacağız.
Tek isteğim var. Yarın sandığa gideceksiniz. Bu bir maraton. Maratonun sonuna doğru geliyoruz. Geçmişte hangi partiye oy verdiyseniz… O ayrı bir şey. Ama önümüzdeki süreçte sandığa gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyup, ona göre oy verin. Tek isteğim bu. Çocuklarınızı düşünün. Evlatlarınızı düşünün, Gencecik pırıl pırıl evlatlarınız geleceği niye yurt dışında arasın? O zaman bir sorunumuz var. Biz yetiştireceğiz, biz fedakarlığı çekeceğiz, biz eğiteceğiz ama elin oğlu sıfır maliyetle bizim en zeki çocuklarımızı alacak kendi ülkesinde çalıştıracak. Niye bunlar ülkemizde yani Türkiye’de çalışmıyorlar? Neden onlara bu imkanları sağlamıyoruz?
Tarımdan tutun sanayiye kadar her alanda ciddi sorunlarımız var. Belediye başkanlarımız görev yaparken belediye başkanlarımızın vaatlerinin gerçekleşmeyeceğini, yapamayacaklarını söylüyorlardı. Her türlü engeli çıkarıyorlar. Arkadaşlarımıza, belediye başkanlarımıza şunu söyledim; ‘sizin göreviniz her türlü engeli aşıp halka hizmet etmektir. Halka hizmet hakka hizmettir. Bunu bileceksiniz ve bu çerçevede hareket edeceksiniz. İnsanların sorunlarına kilitleneceksiniz ve sorunları çözmek için elinizden gelen her çabayı göstereceksiniz.’ Engel çıkarıyorlar biliyorum, mahkemeye veriyorlar biliyorum, tehdit ediyorlar biliyorum, müfettiş gönderiyorlar biliyorum. Ya ne yaparsanız yapın biz bu millete hizmet edeceğiz. Hiçbir güç alıkoyamaz. Biz güzel bir ülkeyiz, büyümek istiyoruz, kalkınmak istiyoruz. Evlatlarımızın iş güç sahibi olmasını istiyoruz. Evlatlarımızın bizden daha iyi bir yaşam standardı yakalamasını istiyoruz. Okullarımızın güzel olmasını istiyoruz. Üniversitelerin güzel olmasını istiyoruz. Yurt sorununun çözülmesini istiyoruz. Tarlasını eken çiftçinin zarar etmemesini istiyoruz, kar etmesini istiyoruz. Aile destekleri sigortasını getireceğiz. Hiçbir anne, evladını yatağa aç yatırmayacak. Bu ülkede yoksulluğu bitireceğiz. Hiç kimse ben yoksulum demeyecek. Kırsalda çalışan gençlerin ve kadınların sosyal güvenlik primini devlet ödeyecek. Çünkü tarım, stratejik sektördür. Çiftçi üretmezse, hepimiz aç kalırız.
Bazıları kaygılanıyorlar. Onları da söyleyeyim: Uyuşturucu baronları kaygılanıyor. Acaba Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı gelirse bizim burnumuzdan getirir mi? Söyleyeyim: Evet uyuşturucu baronları, sizin burnunuzdan getireceğiz. Endişe etmeyin. Beşli çeteler… Acaba bugüne kadar götürdüklerimizi, geri alabilirler mi? Alacağız. Bu milletin hakkını, hukukunu teslim edeceğiz. Yer altı dünyası, mafya; hesabını soracağız. Bu ülkede herkes, huzur içinde yaşayacak. İşçisi, çiftçisi, memuru, emeklisi, taksi şoförü… Kim varsa, herkes kazanacak. Kim kaybedecek? Uyuşturucu baronları, beşli çeteler, mafyalar bunlar kaybedecek. Bunları, Türkiye’den silip atacağız. Bu ülkeye huzuru ve bereketi getireceğiz.”
MUHAMMET FATİH BAŞCI/burduryenigün
Yorumlar (0)