
Değişik dönemlerde çizilen haritalara göre, Cennet misâli ülkemiz 5 deprem bölgesine ayrılmış ve AFAD’ın verilerine göre ülkemiz de her yıl büyüklü küçüklü 22 bin ilâ 24 bin arasında deprem meydana geliyormuş! Ama bu rakam geçtiğimiz yıl 33-34 binlerde seyretmiş!
Ve 1996 tarihinde yayınlanan deprem tehlike haritasına göre Türkiye’nin yüzde 66’sı 1. ve 2. derecede deprem kuşağı veya bölgesi üzerinde oturduğu gibi, nüfusunun yüzde 71’inin bu bölgelerde yaşadığı belirtilmiş!
O nedenle ben daha yazımın başında Cenab-ı Hakk’tan, geçtiğimiz pazartesi günü saat 04,17’de, 7,7 şiddetinde, aynı gün de öğle saatlerinde ve 7,6 şiddetinde meydana gelen depremlerde hayatını kaybeden tüm insanlara rahmet eylemesini, göçük altında kurtarılmayı bekleyen insanların sâlimen kurtulması için yardımcı olmasını ve yaralıları en kısa sürede şifaya kavuşturmasını niyaz ediyorum… Şimdi de deprem hakkındaki görüş ve düşüncelerimi siz sevgili okurlarımla paylaşmak istiyorum:
ÜLKEMİZDE 7-YEDİ MİLYON BİNA DEPREME
DAYANIKSIZ İMİŞ! O NEDENLE BU BİNALARI
DEPREMDEN ÖNCE BİZİM YIKMAMIZ ŞART!
Uzmanların verdiği bilgilere göre, Türkiye’miz yüz ölçümü olarak yüzde 42 oranında birinci derecede deprem kuşağı üzerinde oturuyor ve bildiğim kadarıyla İlimiz Burdur’da 1. Derecede deprem kuşağı üzerinde oturan illerin arasında yer alıyor! Ki, şimdiye kadar Burdur’da meydana gelen depremler bunun böyle olduğunu gösteriyor!
Ve yine uzmanların verdikleri bilgilere göre, Ülke genelinde 7 milyon bina depreme dayanıksız olduğu için behemehal yıkılıp yerine yenisi yapılması gerekiyormuş!
ÂCİLEN KENTSEL DÖNÜŞÜME İHTİYACIMIZ VAR!
Bu yıkılması gereken 7 milyon binadan kaçı İlimiz de bulunuyor onu bilmiyorum ama bizim oturduğumuz ata yâdigârı evimizin en kısa sürede yıkılması ve yerine bina yapılması gerektiğini; ancak evimizin oturduğu adanın ‘toplu inşaat alanı kapsamında olduğu için’ yıkıp yapamadığımızı, dolayısıyla da satamadığımızı iyi biliyorum… O nedenledir ki, genelde ülkemizin ve coğrafyamızın, özelde de ilimizin en küçük bir depreme dahî maruz kalmamasını diliyorum… Ancak, depremlerin de ülkemiz ve ilimiz için kaçınılmaz bir gerçek olduğunu bildiğim için İl Merkezimizin en kısa süre zarfında ve ciddi bir kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğunu hatırlatmak istiyorum… Ayrıca fay hattının geçtiği ve zeminini kaygan olan noktalara 5 katlı bina yapma müsaadesi verilirken, bizim mahalle gibi dağın yamacında ve sağlam zemine sahip olan mahallelere neden 2 ya da 3 kattan fazla bina yapımı ruhsatı verilmediğini da öğrenmek istiyorum:
BİZ HİÇBİR MUSÎBETTEN DERS ALMIYORUZ!
Kısacası ve açıkçası; yukarıda da ifade etmeye çalıştığım gibi, deprem uzmanlarının belirttiklerine göre İlimiz dâhil ülkemizin büyük bir bölümü 1. ve 2. derecede deprem kuşağı üzerinde bulunuyor maalesef! Ve deprem master planı dikkâte alınarak kentin gelişim ve değişim stratejilerinin belirlenmesi, yani bu çevrede aktif fay hatlarının çevre düzeni haritalarının çıkarılması ve o haritanın kayıtlara geçirilerek uygulamasının başlatılması gerekiyormuş! Kısacası, yeni binaların bahse konu riskler hesap edilerek yapılması gerekiyormuş. Amma velâkin, bu şartları nazım ve uygulama planlarının çevre düzeni planlarında yapılan değişikliklerde görmek mümkün değilmiş..!
BİZİ MESLEK AHLÂKINDAN BAŞKASI KURTARAMAZ!
İlgililerin ve ilgilenenlerin bildikleri gibi, 1999 Marmara Depreminin ardından yapıların inşasına dair bazı yasal düzenlemeler yapıldı ve yönetmelikler çıkarıldı. Ancak, yasaları çıkaran da, uyacak olan da, yönetmelikleri uygulayacak ve denetleyecek olan da bir insan! Ve inşaatın amelesinden kalfasına, ustasına, mimarına mühendisine, inşaatların çimentosundan demirine, briketine veya tuğlasına ve imalatçına varıncaya kadar tamamında meslek ahlâkı veya sorumluluk bilinci yoksa eğer, yasalar da, yönetmeliklerde bizi göçük altında kalmaktan, dolayısıyla da ölmek veya yaralamaktan kurtaramaz!
KÜÇÜK MUSÎBETLERDEN ‘DERSLER ALMAMAK’
BÜYÜK MUSÎBETLERE DAVETİYE ÇIKARMAKTIR
HAFIZA-İ BEŞER NİSYAN İLE MÂLÜL OLMAMALI
Hemen herkesin bildiği gibi, dünya genelindeki toplam miktarı 15-20 gramlarla telaffuz edilen küçücük bir koronavirüs illeti bile zengin fakir, genç ihtiyar, âmir memur, işçi işveren-patron ayrımı yapmaksızın milyonlarca insanı aylarca evine yerine, hattâ hastanelere hapsetti… Geçtiğimiz Pazartesi günü gece yarısı meydana gelen deprem ise 10 ilimizde yaşayan 13 milyondan fazla insanı kışın en ağır şartlarında evinden yerinden çıkartıp sokağa attı maalesef! Ancak insan hafızası zayıf ve unutmaya meyilli olduğu için olsa gerek biz koronadan da, büyüklü küçüklü deprem ve benzer musîbetlerden veya âfetlerden de ders almadığımızdan dolayı büyük musîbetlere davetiye çıkarmak gibi bir şey yapıyoruz!
Meselâ, koronavirüs riski henüz devam ederken başta maske ve diğer tedbirleri ‘yok’ denecek kadar azalttık maalesef.
UZMANLAR DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR
DİYORLAR!! ANCAK BU SÖZLER YILLARCA KARŞILIK
BULMADI. DOLAYISIYLA DA BİNALAR DEPREMLERE
DEĞİL, DEPREMLER BİNALARA MEYDAN OKUYOR!!
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâlâsı; bugün bunları konuşmanın veya yazıp çizmenin zamanı olmadığı biliyorum, ancak onca musîbetten ders alınmadığımız için, insanın içi yanıyor ve ben nâçiz, sorumluları uyarmadan edemiyorum. Şimdi de arama kurtarma konusundaki başarımızı hatırlatmak ve deprem bölgesinde görev yapan tüm görevlilerinin ve gönüllülerin tamamını cân-ı gönülden tebrik ve teşekkür etmek istiyor, bu günkü yazımı deprem bölgesindeki tüm kahramanları kutlayarak noktalamak istiyorum:
SİZ BİZİM CAN KURTARICILARIMIZ ve VEFÂKÂR
DOSTLARIMIZSINIZ AFAD’ÇILAR, KIZILAY’CILAR
UMKE’CİLER, SAĞLIKÇILAR vd. KAHRAMANLAR
ALLÂH (c.c) SİZLERDEN EBEDEN.. RAZI OLSUN!!
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Şöhret afettir! Onun için 'Şöhretin şehvetine kapılmamak' gerekir!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Hakemler 'Harama Hile' katmışlar!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Önemli olan haftaları kutlamak değil, ruhuna uygun davranmak' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Akran zorbalığı mı ekran zorbalığı mı?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'İnsanlığın öldüğü bir dünyada İnsan Hakları Günü'nü kutlamak' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Özür dile(me) gününde kaç kişiden özür diledik?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Maduro, Trump'ı madara etti!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın ''Dünya Kadın Hakları Günü'nün 'Türk Kahvesi ve Toprak Günü'nün günümüzdeki yeri, anlamı ve önemi' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Madencilerin 'Günleri Kutlu Olsun' ve hiçbirinin burnu dahi kanamasın!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın ''Engelsiz engelli' olmayalım engellileri ve hediyeleşmeyi hiçbir zaman unutmayalım!' adlı köşe yazısı... Devamı
Japonya’da merkez üssü Aomori eyaletinin doğu kıyısı açıkları olan 6.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin ardından tsunami uyarısı yapıldı.
Denizli’de gerçekleştirilecek yerel düzey masabaşı ve saha tatbikatında 5.6 büyüklüğündeki deprem senaryosu canlandırıldı.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Erdoğan, deprem anında birçok kişinin kendi can güvenliğinden önce cep telefonu ile görüntü çekmeye çalışması ve bu anları sosyal medyada paylaşmasının tedavi edilmesi gereken bir davranış olduğunu söyledi.
Antalya’da meydana gelen 5.3 yada 4.9 büyüklüğündeki deprem Burdur’un Bucak ilçesinde de hissedildi. İlk belirlemelere göre herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi; ekiplerin saha kontrolleri devam ediyor.
Burdur yakınlarında meydana gelen deprem Bucak ilçesinde de hissedildi. Vatandaşların yaşadığı kısa süreli sarsıntı sonrası emniyet ekipleri bölge genelinde olumsuzluk tespiti için çalışma başlattı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Antalya’da 4.3 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini açıkladı.
Yorumlar (0)