Vaktiyle nargile tiryakisi bir ağa varmış ve bu ağa günün belli saatlerinde mutlaka nargilesini fokurdatırmış-içermiş… Nargilesini de çiftliğin uşağı hazırlarmış... Ve ağanın, günün birinde seyahate çıkması icap etmiş… Seyahate çıkarken de uşağına ‘nargilesini temizleyip yerine koymasını’ istemiş ve çiftlikten ayrılmış… Yıllardır ağaya nargile hazırlayan uşağı da bir gün heveslenmiş ve ağanın nargilesini yerinden çıkararak ateşlemiş ve ağasının koltuğuna oturarak fokurdatmaya başlamış! Derken bir de hayal kurmaya başlamış ve ‘meselâ bin liram olsaydı, üç yüz lirasıyla kışlık, üç yüz lirasıyla yazlık bir ev, üç yüz lirasıyla bir iş yeri satın alırdım. Üç yüz lirasıyla da bir araba alırdım…’ şeklinde düşünmeye, hayal kurmaya başlamış! Derken sonunda bir hesap etmiş ki, hayalindeki para da almak istediği şeylere yetmemiş… Ve uşak acayip bir şekilde öfkelenerek nargileye bir yumruk indirmiş ve nargileyi işe yaramaz hâle getirmiş… Nargilenin parçalanmasına çok üzülen uşak ağasına ne diyeceğini düşünürken ağası günün birinde dönmüş evine yerine gelmiş ve karnını doyurduktan sonra da uşağından nargilesini yakıp yanına getirmesini istemiş… Ancak, uşak nargileyi kırdığı için durumu ağasına yana yakıla anlatmak zorunda kalmış ve Ağası da O’na “A benim abdal, akılsız fikirsiz uşağım! Madem kurduğun bir ham hayaldi, o zaman bin liradan değil, bin beş yüz liradan veya daha yüksekten tuttursaydın olmaz mıydı..!’ diyerek uşağına iyi bir akıl öğretmiş, güzel bir ders vermiş!
Birçok dar ya da orta gelirli vatandaş, ya da emekli işçi veya memur gibi, bizler de ‘günlerdir EYT, asgarî ücret, çalışana ve emekliye zam veya refah payı, hayat pahalılığını, çarşı Pazar enflasyonunu ve benzer şeyleri konuştuk durduk… Dolayısıyla da hükümetten gelecek maddi beklentilerimizi olabildiğince yüksek tutarak çeşitli hayaller kurduk…
Meselâ, üç oğlum ve bir torunum olmak üzere ben de TOKİ’nin kura ile belirlediği her yere olduğu gibi, en son yapılacak olan 250 bin toplu konut projesine de müracaat ettim ve müracaatım kabul edildi… Derken ben de ‘emekli maaşıma gelecek artış ile (henüz belli olmayan) konutumun taksitlerini karşılarım!’ şeklinde hayaller kurmaya başladım… Amma velâkin, 3 oğlum ve bir torunum ile birlikte bana İstanbul ve Burdur’da yaptırılacak olan TOKİ evlerinden birinin bize çıkıp çıkmayacağı henüz belli olmadığı gibi; emekli maaşıma gelen ya da gelecek olan iyileştirmenin de, yani emekli maaşıma yapılacak olan yüz de 25,4 orandaki artışın da (ki, bu oran da, sonradan yüz de 30’a yükseltildi!) konut taksitlerimi ödeyecek miktar da olup olmadığı yönünde bir fikir sahibi olamadım! Ancak, dünyanın, ülkemin ve piyasanın hâlini ahvâlini ve pürmelâlini yakından takip eden bir gazeteci ve halkın içinde gezip dolaşan sade bir vatandaş olarak fazla şaşırmadım… Dolayısıyla da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emekli maaşıma yaptığı artışlara çok sevinemediğim gibi, sükût-u hayale de uğramadım!
Kısacası, ben nargileci uşak gibi hayalimi düşük tutmadığım gibi, gerçekten de yüksek tutmadım! Hal böyle olunca ne sevindim ne de üzüldüm… Ki, ben oldum olası bulduğum bir metâya, mala mülke, yani dünyalık herhangi bir şeye gereğinden fazla sevinmediğim gibi, kaybettiğim maddi şeylere de çok üzülmedim… Çünkü ben her şerde bir hayır olabileceğine inandım-inanıyorum!
Ne diyor Câhit Sıtkı Tarancı bir şiirinde,
ÖYLE BİR YIL OLSUN Kİ; / GÖK MÂVİ, DAL YEŞİL,
TARLA SARI OLSUN/KUŞLARIN, ÇİÇEKLERİN DİYARI OLSUN.
ÖYLE BİR YIL OLSUN Kİ; /NE ZENGİN FAKİR, NE SEN-NE BEN
FARKI OLSUN/KIŞ GÜNÜ HERKESİN EVİ BARKI OLSUN.
ÖYLE BİR YIL OLSUN Kİ; YAŞAMAK SEVMEK GİBİ GÖNÜLDEN
OLSUN. OLURSA BİR ŞİKÂYET ÖLÜMDEN OLSUN!
O DA GENÇLERDEN UZAK OLSUN!
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN…
Bendeniz de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilinen açıklamalarından bir gün önceki yazıma “2022 dünde kaldı cancağızım; 2023 de yeni şeyler söylemek lâzım!” şeklinde başlık atmış ve gerekçelerini özetlemeye çalışmıştım…
Bugünde benzer şeyler demeye çalıştım… Ancak bugünkü yazıma Câhit Sıtkı Tarancı’nın bir şiirini köşeme iktibas ederek dünkü yazımı desteklemeye çalıştım!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
MAL SÂHİBİ MÜLK SÂHİBİ, HANİ BUNUN İLK SÂHİBİ?
MAL DA YALAN, MÜLK DE YALAN. VAR GEL BİRAZ DA
SEN OYALAN!
Yunus Emre
İNSAN ÜÇ BEŞ DAMLA KAN, İNSAN ÜÇ BEŞ DAMLA SU;
BİR HAYATA ÇATTIK Kİ, HAYATA KURMUŞ PUSU.
GELDİ ÖLÜMLÜ YALAN, GİTTİ ÖLÜMSÜZ GERÇEK...
Necip Fâzıl Kısakürek
GERÇEĞE YARDIM EDİNİZ, GERÇEK SİZE YARDIM ETMEKTE
GECİKMEYECEKTİR….
He Newman
GERÇEĞE ANCAK TEK YOLDAN GİDİLİR; AMA
ONDAN UZAKLAŞTIRAN BİNLERCE YOL VARDIR.
Jean de La Buruyere
GERÇEĞİ BİLENLER İLE ONU SEVENLER,
HİÇBİR ZAMAN EŞİT DEĞİLDİR…
Coficuyus
ARKANI GÜNEŞE ÇEVİRME, GÖLGEN ÖNÜNE DÜŞER
GERÇEK TE BÖYLEDİR…
Rabindranath Tagore
ŞİKÂYET ETTİĞİNİZ HAYAT, BELKİ DE BİR BAŞKASININ
HAYALİDİR
Anonim
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)