Binlerce kişiyi yutan ve 86 milyon insanın ciğerini dağlayan Doğu Anadolu Depreminin üzerinden henüz 10-11 gün geçmişken, yani yaralarımız henüz taze, yaralılarımızın kanları dahî kurumamışken aşağıdaki bazı tespit, teşhis, görüş ve düşüncelerimi sevgili okurlarımla paylaşmakla beraber yetkililere naçizane öneriler de bulunmak istiyorum:
TABİRİ CAİZSE EĞER, ÜLKEMİZ TAM BİR AF CENNETİ!
Affetmek büyüklüğün şanındandır ama affında bir sınırı veya anlaşılırı ya da mâkulü olmalı... Ancak Ülkemiz de, genel af, özel af, imar affı ve vergi affı gibi şu an aklıma gelmeyen birçok af çeşidi var ki, bu afların en risklisi ve veballilerinden biri imar affı olmalı! Çünkü başta deprem kuşaklarına-fay hatları üzerine, en verimli arazilere, deniz kıyılarına, sahillere, koylara yapılan mâlikâneler, oteller, moteller, hoteller, gökdelenler mâlûm olduğu gibi, inşaatlarda-yapılarda kullanılan demir, çimento, briket, tuğla ve benzer malzemelerin kaliteleri, hattâ yeni dökülmüş betonların sulamaları ve saireleri iyice araştırılmalı, denetlenmeli… Şartnamelere uymayan yapılara asla ve kat’a izin verilmemeli, oturmaya müsaade edilmemeli! Dolayısıyla da maddî mesuliyetin, mânevî vebalin altına girilmemeli!
ÜLKEMİZ DE DENETLEYİCİ KARMAŞASI VEYA FURYASI VAR!
Günümüzde inşaat ve îmar ruhsatları Çevre Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı, belediyeler, yapı denetim ve tescil firmaları, bilirkişiler ve mahkemeler ve sairiler arasında aylarca, hattâ yıllarca gidip gelirken, imar afları iktidarların veya milletvekillerinin iki dudakları arasından çıkıyor! Sonra da ortada suçlu aranıyor…
İMAR PLANI NOKSANLIĞI BİR AN EVVEL GİDERİLMELİ
Birçok bölgede imar planları yapılmadığı için genelde vatandaşlar, özelde de zenginler ya da rantçılar oralara istedikleri gibi konutlar yapıyorlar… Sonra da çıkarılan îmar afları nedeniyle rantçıların yaptıkları yanlarından kâr kalıyor!
ÇOK ZORUNLU OLMADIKÇA İMAR AFFI ÇIKARILMAMALI
ARTI BEYANA GÖRE DEĞİL, BELGEYE.. GÖRE YAPILMALI!
Yukarıda da bir nebze değindiğim gibi, belediyeler birçok şeyi siyasi düşündükleri gibi yapılara da yine aynı mülahazalarla izin veriyor ve denetimlerini ona göre yapıyorlar… Ve aradan belli bir süre geçtikten sonra iktidarlar da zorunlu olarak ya da oy kaygılarıyla veya siyasi mülâhazalarla imar afları çıkarıyorlar… Hak etmediği halde, hattâ içinde oturulması bile sakıncalı olduğu halde affedilen binalar en küçük bir sarsıntı da yerler bir oluyor ve birçok insanın canına cânânına, en azından malına mülküne mâloluyorlar… Hal böyle olunca da afçılar yasalar önünde olmasa bile vicdanlar önünde büyük maddî manevî mesuliyetin altına giriyorlar…
6 ŞUBAT DEPREMİ “HERKESE” DERS OLMALI
VE BİR İMAR POLİSİ, JANDARMASI, ZABITASI
AYRICA ‘’İMAR MAHKEMELERİ’’ KURULMALI
Hepimizin acı acı gördüğü, duyduğu, birçoğumuzun da bizzat yaşadığı gibi, Ülkemiz 6 Şubat pazartesi günü sabahına yakın bir saat olan 04,17’de ve aynı gün öğle saatlerinde 2 büyük deprem geçirdi ve bu deprem on binlerce konutun yıkılmasına, dolayısıyla da yine on binlerce insanın canına cananına mal oldu, yüz bine yakın bir insanın yaralanmasına, 86 milyon insanımızın da derin üzüntüsüne neden oldu maalesef ve olmaya da devam ediyor!
Uzun lâfın kısası ve meselenin hülâsâsı; biz de ‘gemi battıktan sonra’ akıl veren çok olurmuş ama ben ülkemizin bir okyanus kadar büyük olduğunu düşündüğüm için ülkemiz bir gemi ile batmaz ama bizim bir canımız bile dünyalara değer!’ diyor, şimdide Miraç Gecesi’ne kısaca değinerek bugünkü yazımı noktalamak istiyorum:
MÎRAÇ GECEMİZ KUTLU, HER GECEMİZ MÎRAÇ OLSUN
Her Müslüman’ın bildiği-bilmesi gerektiği gibi, bu günkü Mîlâdî takvimler 17 Şubat 2203 tarihini, Hicrî takvimleri ise 26 Recep 1444 tarihini, dolayısıyla da mübarek gecelerden biri olan Mîrac Gecesini gösteriyor… Yani biz bugün Mîrac Gecesini idrak edecek ve yılda bir kere kapımızı çalan bu mübârek geceyi kutlamaya çalışacağız inşaAllah… O nedenle ben ‘bu gecenin değerlendirmesini sevgili hocalarıma bırakıyor; bu gecenin başta okurlarım olmak üzere tüm İslâm Âleminin kurtuluşuna, İnsanlık Âleminin de hidâyetine vesile olmasını diliyor; Cenab-ı Hakk’tan da cümlemizi deprem, yangın, fırtına, hortum, heyelan, sel-taşkın, çığ, tusunami, kaya düşmesi ve grüzü patlaması gibi âfet ve felâketlerden korumasını niyaz ediyor, herkese saygılar sunuyorum.
BALIK AĞA GİRDİKTEN SONRA AKLI BAŞINA GELİR
TEDBİRDE KUSUR EDEN TAKDİRE BAHANE BULUR
Atasözü
MÎRAC GECESİ BEN KÂBE’NİN HATÎM KISMINDA YATIYORDUM. UYKU İLE UYANIKLIK ARASINDA BANA BİRİ GELDİ ŞURADAN ŞURAYA KADAR(GÖĞSÜMÜ) YARDI. (BU SÖZÜ SÖYLERKEN BOĞAZ ÇUKURUNDAN KIL BİTEN YERE KADAR OLAN KISMI GÖSTERİYORDU) KALBİMİ ÇIKARDI. SONRA DA BANA, İÇERİSİ ÎMAN VE HİKMETLE DOLU, ALTINDAN BİR KAP GETİRİLDİ. KALBİM (ÇIKARILIP SU VE ZEMZEM İLE) YÎKANDI. SONRA İÇERİSİ ÎMAN VE HİKMETLERLE DOLDURULUP TEKRAR YERİNE KONDU…
Hadis-i Şerif
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)