Hemen herkesin büyük bir üzüntüyle öğrendiği gibi, Ülkemiz geçtiğimiz pazartesi günü gecesi saat 04.17’de ve 10 İlimiz de meydana gelen 7,7 şiddetindeki bir deprem felâketiyle uyandı! Dolayısıyla da ciğerleri dağlandı! O nedenle hemen herkes gibi benim de aklımı deprem bölgesinden, gözlerimi kulaklarımı televizyon kanallarından, parmaklarım ise depremden ve depremin verdiği maddî manevî hasarlardan, dolayısıyla da hayatını kaybeden ve yaralanan insanlardan, tabii ki de depremzede yakınlarından başka bir şeyi yazmaya varmıyor! Onun için ben bugünde bu deprem konusuna değineceğim, deprem hakkındaki görüş ve düşüncelerimi siz sevgili okurlarımla paylaşacağım; bunu da bir darb-ı meselle yapacağım:
Kimliğini şu anda hatırlayamadığım mübârek hanımlardan birinin, ekmeğini suyunu gölgede tutmak yerine güneşte tuttuğunu gören bir komşusunun sorusu üzerine, ‘Kocam şu anda hiçbir ağacın olmadığı ve gölgenin bulunmadığı tarlada, yani güneşin kavurucu sıcağı altında çalıştığı için ekmeği de suyu da güneşin altında! Kocam tarlada ve sıcağın bağrında çalışır, kuru ekmek yer ve sıcak su içerken benim evde taze ekmek yemem ve soğuk içmem doğru olmaz..!’ şeklinde cevap verir.
Şimdi böyle kaç tane hanım çıkar bilmiyorum ama ben yüce Rabbimizden ölen tüm insanlara ganî ganî rahmetler, yaralılara âcil ve kalıcı şifâlar, yakınlarına da sabrı cemil ve ecri cezil niyaz ediyorum… Ve günlerdir ‘deprem nedeniyle sokaklarda ve kavurucu soğuklarda, acılarıyla sızılarıyla birlikte yaşamak için mücadele veren insanların hatırına ‘birkaç saatliğine de olsa’ onlar gibi bir gece ya da gündüz geçirelim, dolayısıyla da empati melekemizi veya yeteneğimizi harekete geçirelim!’ diyeceğim. Ki, ara başlığımda da hatırlattığım gibi, sevgili Peygamberimiz (sav) “Komşusu açken kendisi tok yatan ya da karnını tıka basa doyuran kişi bizden değildir!’’ duyuruyor. Ve şiddetli bir depreme mâruz kalan il, ilçe ve köyler fizîkî veya coğrâfi olarak bizim komşumuz olmasa bile bizim vatandaşımız, insanımız ve din kardeşimiz! Dolayısıyla da gönül yakınımız… Onlar orada ağrıları acıları yetmezmiş gibi bir de günlerdir açlıkla, susuzlukla, karla, yağmurla, şiddetli soğukla boğuşurken, bizlerin burada hiçbir şey olmamış veya olmayacakmış gibi davranmamız insanlığa da, Müslümanlığa da yakışmaz.. O nedenle, onlar için hiçbir şey yapamıyorsak bile en azından dualar edelim! Dolayısıyla ve az da olsa kendimizi mesuliyetten kurtaralım inşaAllah!
Pazartesi gününden beri göçük altında kalarak can veren kişi sayısı 20 binlere, yaralı sayısı ise 50 binlere dayanır, dolayısıyla da içimizi kan gölüne çevirirken, tek tük ve günler sonra da olsa sağ olarak kurtarılan kişilerle ve bilhassa çocuklarla teselli bulduk, olabildiğince de sevindik…
BİR KİŞİNİN ‘BİLEREK-İSTEYEREK’ ÖLÜMÜNE NEDEN
OLAN İNSANIN ‘BÜTÜN İNSANLIĞI ÖLDÜRMÜŞ GİBİ
MUAMELE GÖRECEĞİNE GÖRE; BİNALARI ‘SAĞLAM’
YA DA ‘TEKNİĞE UYGUN’ OLARAK YAPMAYAN USTA
MÜHENDİS VE MALZEME DE HÎLE YAPAN! KİŞİLERİN
HALLERİ NEYLE ve NASIL ÎZAH EDİLİR BİLMİYORUM!!
Deprem uzmanları devamlı ‘deprem öldürmez yapılar öldürür’ diyerek yapıların önemine vurgu yaparlar, çok da doğru söylerler! Ancak ben bu slogan da önemli bir değişiklik yapmak istiyor ve ‘öldüren ne depremdir ne de binadır! Öldüren insandır, yani sorumsuz uzmanların özensiz, dikkâtsiz veya bilinçsizce bir şekilde yaptıkları planlar, çizdikleri projeler; müteahhitlerin fazla kâr elde etme hırsları, üreticilerin demir, beton ve çimento gibi ürettikleri kalitesiz malzemeler…’ diyeceğim.
Ve bu konu hakkındaki yazımı yılların ilâhiyatçısı ve eğitimci yazarı olan ağabeyim İsmet Akbaş’ın deprem hakkındaki tespitleriyle noktalamak istiyorum:
“Yaklaşık 150 yıldır Arap Yarımadasında ve yakın bölgelerdeki yer altı kaynakları petrol ve türevleri, gaz ve benzer enerji kaynaklarının yatakları boşaltılıyor-boşaltıldı. Yakın bölgelerden olan ülkemizin tabanında mevcut olan, çıkarılmayan harcanmayan petrol ve türevleri alan değiştirerek, kaç milyon ya da milyar metreküp olduğunu bilmediğimiz bu alanlara, çukurlara, boşluklara kaymaktadır. Boşalan sıvı kayması yaşanan bu bölge toprakları üzerinde olan ülkemiz ve bölgemiz inşaAllah benzeri
sıkıntıları bir daha yaşamasın. Bu değerleri yaşamasın. Bu değerlendirme ve gerçeklik doğru çıkarsa, işimiz zordur. Çünkü anılan yarımadaya doğru toprak kaymaları olabilir!
Resulümüzün hatırına insanlığa bahşedilen bu enerji kaynakları yüzde 80 oranında Batılılara, Avrupa ülkelerine kaydırıldı. Tembellikte ilk sıralarda görünen Arap Ülkeleri, mâlûm enerji kaynaklarıyla geçiniyorlar…”
Her neyse; depremlerin oluşumunda ve şiddetleri hakkında rivayetler muhtelif… O nedenle ben de Amerika’yı keşfetmeye çalışmak yerine kuvvetli depremlere maruz kalan ama az bir zayiatla depremi atlatan Japonya’yı örnek alalım!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
HİÇBİR İŞTE GEREKTİĞİNDEN FAZLA ACELE ETME!
DİKKÂTLİ OLANLAR KENDİLERİNİ ZOR DURUMA
DÜŞMEKTEN KORURLAR… Hz. Ali (r.a)
AKIL SONRADAN AH CEKMEK İÇİN DEĞİL,
DÜŞÜNÜP TEDBİR ALMAK İÇİNDİR…
Hz. Mevlânâ (r.aleyh)
İNSAN NE KADAR AKILLI OLURSA OLSUN, İHTİYATSIZ
İSE SONUNDA MUTLAKA BAŞARISIZLIĞA UĞRAR…
Gambetta
UZAĞI DÜŞÜNMEYEN ADAM, ACIYI YANINDA BULUR!
Konfüyus
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)