‘Çalışan Gazeteciler Günü’ne 3-4 gün kaldığı gibi, Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerine de az bir süre kaldı… O nedenle ben ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ hakkındaki görüş ve düşüncelerimi 10 Ocak tarihli yazımda, bugün ise Seçimler konusuna değineceğim inşaAllah:
Şöyle ki; Hemen herkesin televizyon yayınlarından ya da bizzat katılarak izledikleri gibi, Bütçe Maratonu sonrası verilen ara tatilden sonra toplanan TBMM Genel Kurulu’na Milletvekillerinin tamamının katıldığı, yeniden aday olmak isteyen milletvekillerinin ise Meclis’e kalabalık seçmen gurubuyla geldikleri görüldü, duyuldu ve öğrenildi… Anlaşıldığı kararıla bu katılımcı kişilerin veya partililerin tek amaçları da sevdikleri kişilerin veya istedikleri milletvekilin yeniden aday olmasını ve seçilmesini sağlamaktı! Yani eski dönemler varsa da, son zamanlarda ve TBMM’de grubu bulunan partilerin grup toplantıları ve bilhassa genel başkanların katılarak konuşma yaptıkları esnâda doldurulup taşırılmaya ve katılımcı illerin gençleri tarafından bol bol alkışlanmaya başlandı!
Kısacası, hem kendi partisi hem de işbirliği veya seçim ittifakı yapmak zorunda olan parti genel başkanlarının ve milletvekili adaylarının güç gösterecekleri mekânları olarak Partilerinin TBMM grup toplantıları ve Meclis koridorları, artı halkın görüşme mekânları oluyor! Çünkü ve hepimizin bildiği gibi, bu yılın ortalarına doğru yapılacak olan Genel Seçimler de hiçbir partinin tek başına aday belirleme imkânı olmayacak…
Meselâ AK Parti yöneticileri, aday belirlerken, (bölgesel ve diğer faktör veya etkenler ayrı konu) ittifak bileşenlerinden biri olan Milliyetçi Hareket Partisi’ni (MHP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP)’ni de hesaba katmak ve her iki parti yetilisinin de görüş, düşünce ve taleplerini almak; artı bu partilerin başta genel başkanları olmak üzere aday gösterecekleri kişilerden bazılarını seçilecek bölgelerden göstermek durumunda kalacaklar!
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise İYİ Parti, Gelecek Partisi, Deva Partisi, Demokrat Parti ve Saadet Partisi, hadi bunlar neyse ne amma HDP gibi bir Parti’yi de hesaba katmak ve onların belirleyecekleri kişileri milletvekili adayı göstermek zorunda kalacak! Bu durum da Parti genel başkanlarının veya yöneticilerinin işlerini oldukça zorlaştıracak! Çünkü yeni seçim kanunu, partileri seçim ittifakı yapmak zorunda bırakıyor. Yani, yeni yasa nedeniyle, Genel Seçimlere tek başına girecek olan bazı partilerin oyları sayıya bile gelmeyecek kadar az olacağı için, çok az bir oy farkıyla bile bir milletvekilliğini kaybedebilecekler, dolayısıyla da bir başka partiye, hattâ hiç hazzetmedikleri bir liderin partisine bir milletvekili ikram etmiş olacaklar!
SEÇİMLERE 40 GÜN GİBİ ÇOK KISA BİR SÜRE KALDI
O NEDENLE BİZ GAZETECİLER BU KONUDAKİ SORU
HATTÂ SIKIŞTIRMALARA MUHATAP OLUYORUZ VE
BUNLARA CEVAP VERMEK ZORUNDA KALIYORUZ!!
Nedenini nasılına gelince, o da şöyle:
Vaktinde yapılacak bir seçimin kararı 60 gün önceden yani 24 Şubat tarihinden önce seçim kararı alınması gerekiyor... Ve yeni seçim yasası gereği kararın yayımlanmasını takip eden 60. Günün bitimi olan Pazar günü yapılması seçimlerin yapılma zorunluluğu var… Bu durum da hâlihazırdaki TBMM’nin 17 Şubat Cuma günü kendi dönemini sonlandıracak olan ‘zor’ kararı almasını gerektirir… Ki, seçim kararı alındıktan sonra TBMM’de nöbetçi milletvekillerinden başka kimseyi bulamazsınız. Çünkü mevcut durum da Milletvekili adaylarının önlerinde 40 gün gibi kısa bir süre kalacaktır…
Hâsılı, birçok kişi gibi benim tahminim de seçimlerin 14 Mayıs Pazar günü yapılacağı yönünde… Bu süre de bir milletvekili aday adayı veya adayı için oldukça kısa bir süre! O nedenle, milletvekili aday adaylarının ellerini çabuk tutmaları gerekir…
Sadede geliyor ve sevgili okurlarımın dikkâtlerini, milletvekillerinin, aday adayları ve adayların olduğu gibi, biz gazetecilerin işlerinin de zor olduğu hususuna çekmek istiyorum:
Mâmâfih, kanun, yasak veya etik kuralı tanımayan ve maddî mânevî sorumluluk duygusu taşımayan kişilerin sosyal medya aracılığıyla bugün herkes herkese, her etkili ve yetkiliye ulaşabiliyorlar… Ama elinde böyle bir imkânı bulunmayan vatandaşlar başta Valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri veya jandarma komutanları, belediye başkanları ve milletvekilleri olmak üzere ulaşamadıkları veya derdini anlatmakta zorlandıkları yetkililere biz gazeteciler aracılığıyla ulaşmak istiyorlar… Biz gazeteciler de vatandaşların haklı talep veya şikayetlerini yetkililere ya bizzat, ya da haber veya yorumlarımız aracılığıyla nakletmeye çalışıyoruz… Ancak bazı kötü niyetli ya da safdilli kişiler kendi düşüncelerini, şahsi söylemlerini veya bireysel eylemlerini biz gazeteciler üzerinden yapıyorlar! Dolayısıyla da muhatap yetkililerle veya siyasilerle bizim aramızı açıyorlar. Hattâ onların bize kırılmalarına darılmalarına bile neden olabiliyorlar!
Kısacası ve açıkçası, biz gazeteciler çoğu zaman günâh keçisi oluyoruz… Ve ben bu durumdan, hiç hak etmediğim halde en çok zarar gören gazetecilerden biriyim! Ki, ben yarım asra yaklaşan gazetecilik hayatım da yaptığım yorumlarımın veya haberlerimin dışında (bazı kişilerin nabızlarını yoklamak için attığım zarflar hariç) hiçbir siyasetçiyi, hele hele yakından bildiğim ve güvendiğim ve dost saydığım hiçbir etkili ve yetkiliyi üzecek ya da küstürecek kelime etmedim ve cümle kurmadım… Ancak, yukarıda da izah etmeye çalıştığım gibi, bazı kişiler bazen kasten, bazen de sehven benim söylemediğim bir şeyi siyasilere veya yetkililere (sanki ben demişim veya benim ağzımdan duymuş gibi) iletiyor-anlatıyorlar. Dolayısıyla da hem beni töhmet altında bırakıyorlar, hem de bahsime konu kişiler ile benim aramın açılmasına neden olarak ‘kul hakkına giriyorlar..!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
ZANDAN KAÇIN(IN), ÇÜNKÜ ZAN KÖTÜ YALANDIR
Hz. Muhammed (sav)
BİL Kİ BİR MÜSLÜMAN HAKKINDA KÖTÜ KONUŞMAK
HARAM OLDUĞU GİBİ, KÖTÜ ZANNA KAPILMAKTA
HARAMDIR. KÖTÜ ZAN, BİLMEDİĞİN BİR KONU DA
MÜSLÜMAN KARDEŞİN HAKKINDA KÖTÜ DİYE
HÜKÜM VERMENDİR…
İmâm-ı Gazâlî (r.a)
USTA POLİTİKACI, DÜŞMANLARINI BİLE KENDİ
TARAFINDA KULLANMAK HÜNERİNİ GÖSTERMEKTİR
Cenap Şahabettin
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)