UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan "En iyi korunan 20 kent" arasında bulunan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde, babadan kalma dükkanda üç kuşak bir arada demircilik yapan Ünal ailesi, unutulmaya yüz tutmuş mesleği yaşatmaya çalışıyor.
Osmanlı padişahlarından 3. Selim’in Sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1796’da yaptırılan 227 yıllık tarihi Demirciler Arastası’nda 4 demirci dükkanı kaldı. Yaklaşık 50 yıl önce ustasından öğrendiği demircilik mesleğini kendi açtığı dükkanında sürdüren Muhsin Ünal, kardeşi ve yeğeniyle birlikte mesleğin yok olmaması için mücadele veriyor.
İzzet Mehmet Paşa Camisi altından geçen Akçasu Deresi’nin iki yakasına kurulan Demirciler Arastası’nda sıcak ve soğuk demircilik ile bakırcı, kalaycı ve çilingir esnafları da yer alıyor.
Demirci ustası Muhsin Ünal, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada, mesleğe 1972 yılında çırak olarak başladığını söyledi. Babasının kendisini "Eti senin, kemiği benim. Bunu adam et" diyerek ustasının yanına verdiğini anlatan Ünal, "O zaman ki şartlarda okuma imkanı da yoktu. O gün bugündür devam ediyoruz. Yaklaşık 40 senedir dükkanımız var, onu çalıştırıyoruz. Bu meslekte işin aslından geliyoruz. Biz çıraklığa başladığımızda ustamızın her işini gördük. O günkü döneme göre, sobası, kilidi, aksesuara kadar her şeyi yaptık. Benim yanımda yetişen kardeşim var, yeğenim var. Bundan sonra onlara kaldı, iş kalmadı artık bana" dedi.
Alıştığım için boş duramadığını, günde 2-3 saat çalışmaya geldiğini aktaran Ünal, "Müşterinin memnun gitmesi lazım. Benim yaptığım işe göre buruk giderse üzülürüm. İşini düzgün yapmak lazım, düzgün yapanlar ayakta durdu, yapmayanlar iş değiştirdi, yer değiştirdi" diye konuştu.
Eleman bulamadıklarını kaydeden Ünal, "Herkese masa başı iş lazım. Eli kirlenmeden iş lazım, el kirlenmeden bu iş olmaz. 40’a kadar işin tadını öğrenememişim, 40’tan sonra işin tadını öğrendim. Alın teri, parası helal, parası az ama bereketli, başka bir şeye benzemiyor. Yaptığın iş dayanıklı, sen ölsen bile 50-100 sene sonra adını anarlar. ’Bunu şu kişi yapmıştı’ derler. ustamızın yaptığı işler tamir için bize geliyor, ’bu ustamızın işi’ diyoruz" diye konuştu.
Cihan Ünal ise çocukluğundan beri babasının yanında olduğunu, işe ise üniversiteyi bitirdikten sonra başladığını belirtti. İşi yapmayı sevdiğini belirten Cihan Ünal, şunları kaydetti:
"Severek yaptığım için bu işe devam ediyorum. Günümüz şartlarında benim yaşıtımda bu işi yapan yok, bu işi devam ettiriyorum. Kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasında olduğu için işimi daha çok severek yapıyorum"
Osmanlı kapı kilitleri, menteşe, kabara çivi, pencere korkulukları, kazma, balta gibi tarım aletleri ve özel işler de yaptıklarını anlatan Ünal, "Babamla çalışmak da her iş gibi o da zor. Baba-oğul ilişkisinden çok usta-çırak ilişkisi var. O da ağabeyiyle öyle yetişti" değerlendirmesinde bulundu.
Bir ürün üretmenin çok güzel bir duygu olduğunu vurgulayan Ünal, "Masa başı, temiz iş, geliri yüksek işi herkes ister. Ama bir şeyi üretmek, onu meydana çıkartmak ve eserlerini kullanan insanları görmek mutlu ediyor. Biz bundan yetiniyoruz. Sağlam malzeme yaptığımız için uzun yıllar gittiğini, daha nasıl geliştirebiliriz onu araştırıyoruz" dedi.
Safranbolu’da çok az usta kaldığını ifade eden Ünal, "En gençleri benim. Ama Türkiye çapında da çok az insan yapıyor ve en gençleri yine benim. Çırak yetişmiyor ve destek de gelmiyor. Teşvik veren yok, eleman yetiştir diyen yok" ifadelerine yer verdi.
Bir diğer demirci ustası Akif Ünal da 40 yıldır bu mesleği yaptığını belirtti. Ağabeyi ve babasının yanında mesleğe başladığını ifade eden Ünal, mesleğin her aman lazım olduğunu aktardı.
Restorasyonlar ve tarım işlerinin devam ettiği sürece mesleğin var olacağını anlatan Ünal, "Fabrikasyon kapıya uymuyor. Eskisi neyse kapıdan sökülen veya işte üzerindeki neyse biz birebir aynısını yapmaya çalışıyoruz. Zaten ustamızdan böyle öğrenerek geldik. Bizim buradaki konaklarımızda ve dışarıdan da yerine göre isteyen oluyor. Diyarbakır, Mardin, İstanbul’da konaklarındaki neyse bire bir biz aynısını yapıyoruz" dedi.
Yorumlar (0)