Hipofiz bezi adenomlarının görme kaybına neden olabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Mahmut Akyüz, “Hipofiz adenomlarında hasta için konforlu bir yöntem olan burundan girilerek yapılan endoskopik cerrahi uygulanır” dedi.
Hipofiz bezi, vücuttaki birçok hormonun üretilip salgılanmasından sorumludur. Hipofiz bezinin anormal çalıştığı durumlarda iyi huylu tümörler gelişebilir. Hipofiz tümörlerinin çoğu yavaş büyüyen ve iyi kitlelerdir. Normal hipofiz fonksiyonuna müdahale edebilir ve bazı sağlık sorunlarına neden olabilirler. Adenomlar nedeniyle hormon fazlalığı ya da hormon eksikliği meydana gelebilir. Hipofiz bezi adenomları, çevre dokuları sıkıştırıcı etkisinin yanında özellikle en yakın komşu organ olan göz sinirlerine uyguladığı baskıyla görme kaybına bile yol açabilir. Hipofiz adenomlarında hasta için konforlu bir yöntem olan burundan girilerek yapılan endoskopik cerrahi uygulanır. Memorial Antalya Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Mahmut Akyüz, hipofiz bezi tümörleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Hipofiz bezi, burnun hemen arkasında hipotalamusa bağlanan bezelye büyüklüğünde küçük bir bez olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mahmut Akyüz, “Ön ve arka olarak iki lobu vardır ve her lob farklı hormonlar salgılar. Hormonlar, mesajları kandan organlara, kaslara ve diğer dokulara taşıyarak vücuttaki farklı işlevleri koordine eden kimyasallardır. Bu bezlerde anormal bir hücre çoğalması olduğunda adenomlar gelişebilir. Hipofiz bezi teknik olarak beynin bir parçası olmayan bir endokrin yapı olmasına rağmen, hipofiz adenomları beyin tümörleri olarak değerlendirilir. Primer beyin tümörlerinin yaklaşık yüzde 10-20’sini oluştururlar” dedi.
Hipofiz adenomları kafatasında gelişen tüm tümörlerin yüzde 10 ila yüzde 20’sini oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Mahmut Akyüz, “Hipofiz adenomları, özellikle de hormon salgılamayan mikroadenomları olan birçok kişide belirti vermediğinden genellikle tespit edilemez. Hipofiz adenomları salgıladıkları hormon sayesinde tespit edilebilir ya da hormon salgılamadan görme bozuklukları ile fark edilebilir. Kişilerde adenomlardan kaynaklanan hormon eksikliği ya da fazlalığı görülebilir. Hormonal dengelerin değişikliğinden dolayı kadınlarda daha sık karşılaşılmaktadır. Erkeklerde ise hormon aktif olmayan tümörlerin görülme sıklığı fazladır. Hipofiz adenomları her yaşta ortaya çıkabilir ancak 30-40 yaşlarındaki kişilerde daha sık gelişir” ifadelerine yer verdi.
Prof. Dr. Mahmut Akyüz, hipofiz bezi adenomlarının belirtilerini şu şekilde sıraladı:
“Makroadenomlar hipofiz bezine, sinirlere, beyne ve yakındaki vücudun diğer bölgelerine baskı yapabilir. Bu, aşağıdaki gibi semptomlara neden olabilir. Baş ağrısı, optik sinir üzerindeki baskıya bağlı göz problemleri, özellikle periferik görme olarak da adlandırılan yan görme kaybı ve çift görme, göz kapağının sarkması, nöbetler, mide bulantısı ve kusma, kadınlarda memeden süt gelmesi, adet bozukluğu ve kıllanma.”
“Kortizon hormonunun fazla olduğu Cushing sendromunda; şişmanlık, tansiyon ve şeker yüksekliği, obezite gibi durumlar görülebilir. Hasta eğer obezite nedeniyle incelenirse anlaşılabilir ya da baş ağrısı nedeni araştırılırken beyin MR’ında tesadüfen tespit edilir. Hastanın el ve ayakları, burun ucu, çene hatta kalp gibi organlarında kendisinin de fark etmediği ancak bir uzman tarafından incelendiğinde belirlenebilen birtakım anatomik bozukluklar ortaya görülebilir. Bu durum akromegali (devlik) denilen büyüme hormonunun adenomu tarafından fazla miktarda salgılanmasıyla ortaya çıkar.”
Hipofiz bezi adenomları genellikle iki görme sinirinin hemen altında, 1’e 1 santimlik bir alanda kafa tabanında yerleştiğini belirten Prof. Dr. Mahmut Akyüz, eğer görme bozukluğuna ya da hastada hormon eksikliğine veya fazlalığına neden olmuşsa, cerrahi ile tedavi edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Prof. Dr. Mahmut Akyüz, “Endoksopik hipofiz bezi ameliyatlarında; her iki burun deliğinden veya bir tanesinden endoskopi vasıtasıyla girilerek kafadaki birtakım anatomik boşluklar, hava boşlukları ve sinüs boşluklarından da yararlanılarak hipofiz tümörünün bulunduğu yere ulaşılır ve o bölgedeki tümör çıkarılır. Endoskopik hipofiz bezi ameliyatında kafatasının açılmamış olması ve ameliyat sonrasında herhangi bir pansumana ihtiyaç duyulmaması hastaya büyük konfor sağlar” diye konuştu.
Prof. Dr. Mahmut Akyüz açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Tümörün tipine göre, patolojik evrelemesine, atipik olup olmamasına, agresif olup olmamasına göre bazen ameliyat sonrası radyoterapi, ilaç tedavisi de verilebilir. Ameliyat için hastanın daha önce burundan büyük bir cerrahi geçirmemiş olması gerekmektedir. Ayrıca doğal anatomik hava boşluklarının cerrahinin yapılabilmesi için yeterli olması şarttır. Bazen doğuştan var olan sinüs boşluklarının tamamen kapalı olması, ulaşılacak yol önünde bir kemik duvar olmasına neden olur. Bu durumda cerrahi zorlaşır veya imkansız hale gelir. Özellikle çocukluk çağındaki tümörlerde sinüs boşlukları yavaş yavaş geliştiği için bu bölgelerdeki cerrahiler çocuklarda çok daha zor olmaktadır.”
Yorumlar (0)