GAP’ın başkenti Şanlıurfa’da geçmişte mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan avukatlar, tarım işçilerinin sorunlarını rapor haline getirdi. Bölgede 100 işçi ile yüz yüze yapılan görüşmeler sonrası oluşturulan rapor, işçi sorunlarının çözümü için siyasi parti temsilcilerine, sivil toplum kuruluşları ile oda temsilcilerine gönderildi.
Her yıl aralarında çocuk ve kadınların da olduğu binlerce kişi, tarım işçisi olarak başka illerde çalışmak için göç ediyor. Fındık, narenciye ve pamuk tarlalarında çalışan işçilerin yaşadıkları sorunlar, Şanlıurfa Barosu tarafından rapor haline getirildi. 100 işçi ile yüz yüze yapılan görüşmeler sonrası oluşturulan raporla işçi sorunlarının en aza düşürülmesi hedefleniyor. Çalışmada görev alan avukatlardan 3’ünün bir zamanlar tarım işçisi olarak çalışmış olması ise dikkat çekti.
Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı sorunlar rapor haline getirildi
Yaz mevsiminde özellikle kayısı, fındık, soğan, patates, narenciye ve pamuk toplamak için başka illere göç etmek zorunda kalan tarım işçilerinin yaşam şartları mercek altına alındı. Şanlıurfa Barosu kentte farklı bölgelerden 100 tarım işçisiyle yüz yüze görüşerek yaşadıkları sorunları rapor haline getirdi. Malatya, Ankara ve Eskişehir bölgesinde mevsimlik tarım işçisi ile birebir görüşen baro avukatları, yaşanan sıkıntıları sıraladı. Gittikleri şehirlerde tarım işçilerinin yaşam şartlarını araştıran baro avukatları, birebir görüştükleri kız çocuklarının eğitimden uzak kaldıklarını belirledi. Barınma, ısınma, ulaşım, eğitim ve sağlık yönünde sıkıntılar yaşayan tarım işçileri, tarladan geriye kalan zamanlarda da çalışarak ailelerine destek oluyor. Raporda, 12 kişilik araçlara 20, bazen de 23 veya 25 kişinin bindirilerek tarlaya götürüldüğü, sabah saat 06.00’da başlayan tarla mesaisinin, akşam saat 18.00’e kadar devam ettiği yer aldı. Raporda ayrıca, her yıl yüzlerce tarım işçisinin yollarda hayatlarını kaybettiği vurgulanırken, kaza sebeplerinin ise araçların kapasitesinin üstünde yolcu taşımasından kaynaklandığı bildirildi. Kadın, çocuk ve yaşlıların zor şartlar altında, düşük ücretlerle hijyenik olmayan çadırlarda yaşamak zorunda kaldıkları aktarılan rapor, 3’ü geçmişte tarım işçisi olan 6 avukat tarafından hazırlandı. Hazırlanan rapor, işçi sorunlarının en aza düşürülmesi amacıyla tüm siyasi parti temsilcilerine, sivil toplum kuruluşları ile oda temsilcilerine gönderildi.
Kendisinin de bir zamanlar tarım işçisi olduğunu ve zor şartlar altında okuyarak avukat olduğunu anlatan Avukat Şahin Doğan, “Biz bu çalışmaya 6 ay önce başladık. Bu çalışmada bulunmak benim için de önem arz ediyor. Çünkü daha önce ben de aynı şartlarda çalışmak zorunda kaldım. 12-13 yaşlarında ben de mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmaya başladım. Şu anda aktif olarak avukatlık mesleğimi yapıyorum. Böyle bir çalışmaya katılmaktan da gerçekten gurur duyuyorum. Çünkü onların yaşantısını ailem ve akrabalarım ile birebir yaşadığım için daha iyi anlayabiliyorum. Onların yaşam şartları gerçekten zor. İnsanlık onuruna yakışmayacak derecede bir çalışma hayatları var. Bu durumdan gerçekten muzdarip olduk. Mevsimlik tarım işçileri için hazırladığımız raporu tüm siyasi parti temsilcilerine gönderdik. Bunlarla ilgili neler yapılabilir. En önemlisi ise bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bu yasal düzenleme olmadığı takdirde hiçbir şekilde bu mevsimlik tarım işçilerinin yaşam şartları düzelmeyecektir. Bunun yanı sıra da ekonomik şartlarının düzelmesi gerekir. Öncelikle yerel ve uluslararası örgütlerin de bu işe dahil olması gerekmektedir. Bu sorun yıllardan beri devam ettiği için sadece ve sadece kendi çabalarımız ile bitmeyeceğini biliyoruz. Öncelikle bütün siyasi partilerin bu işe el uzatması gerekmektedir" dedi.
Mevsimlik tarım işçileri raporunu hazırlayan avukatlarda Berfin Gökkan ise “Bizim bu çalışmamız uzun soluklu bir çalışmadır. Öncelikle kendi baromuz ile başladık. Baroda bu çalışmayı yaptıktan sonra tüm sivil toplum kuruluşlarını, tüm devlet kurumlarına sorun tespit sorularımızla müzakereler yazdık. Ayrıca bu çalışmamıza tüm parti il başkanlarımızı davet ettik, tüm milletvekillerimizi davet ettik, tüm sivil toplum kuruluşu temsilcilerini davet ettik. Bu çalışmamız çerçevesinde mevsimlik tarım işçisi ailelerimizle birebir görüşmeler yaptık. Yaptığımız bir görüşmede, bir işçi 12 çocuğunun olduğunu söyledi. Bu işçi şunu söyledi, ’ben her çocuğuma bin liralık kitap alamam, dolayısıyla ben bunların hepsini tarım işçisi yaptım’. Yapılacak bilinçlendirme ile bu insanların kendi memleketlerinde üretim yapmaları gerekiyor. Burada istihdam edilmeleri gerekiyor. Kendi memleketlerinde yaşamaları gerekiyor. Yılın 4 veya 9 ayı farklı illere gidip 2 ay, 2 hafta, 1 ay yaşamaları onlar için gerçekten zor. Yaşları 10 ile 15 arasında değişen çocukların tarlada çalıştıklarını gördük. Yevmiye karşılığında elçilere 50 TL vermek zorunda kaldıklarını gördük. Bu gördüklerimiz gerçekten bizi yaralayan durumlardı. Çünkü bu çocukların yeri burası değil, bu çocukların yeri okullardır. Özellikle bu çadırlarda banyo ve tuvaletlerin olmaması hayatlarını daha da zorlaştırıyor. Mesela birebir görüştüğümüz bir kadın, banyo olmaması nedeniyle ’minibüste leğende yıkanıyorum’ demesi beni çok etkiledi. Aynı zamanda Malatya’da gittiğimiz yerde şunu söylediler, ’4 gündür buradayız. 4 gündür yılan öldürüyoruz, öldürdüğümüz yılan sayısı 20’. Bu duyduklarımız ve gördüklerimiz bizi çok etkiledi" ifadelerini kullandı.
İHA
Yorumlar (0)