Yenilenebilir enerji konusunda peş peşe adımlar atan Türkiye, enerjide bu oranı yüzde 55'lere kadar çıkardı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, "Ülkemizin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünü ve üretimini hızla artırırken temiz enerji dönüşümünün öncü ülkelerinden biri olduk" dedi.
Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını sonlandırarak yerli ve milli enerji kaynaklarını ekonomiye kazandırmasını sağlamak için 20 yıldır büyük çabalar sarfedilirken, yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminde son 20 yılda yüzde 60'tan fazla artış kaydedildi. Bu artış Türkiye'nin enerji arz güvenliğini artırmanın yanı sıra enerji kaynakları ithalat giderlerinin ve karbon salınımının azaltılmasında, ayrıca enerji fiyatları üzerinde etkin rol oynadı.
2000'li yıllar itibarıyla yenilenebilir enerji kaynakları küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında önem kazandı. Bunun yanı sıra Rusya-Ukrayna savaşının ardından ithal enerji kaynaklarına bağımlı olan ülkeler enerji arz güvenliklerini artırmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneldi.
Türkiye özellikle 2000'li yılların başından itibaren yenilenebilir enerji konusuna ciddi anlamda eğilen ülkelerden birisi oldu. Bugün artan enerji talebinin sonucunda biyokütle ve hidroelektrik gibi geleneksel yenilenebilir kaynakların yanına rüzgâr ve güneş enerjisi, jeotermal enerji, dalga enerjisi ve biyoyakıtlar eklenerek enerji portföyü çeşitlendirildi. Türkiye, yenilenebilir kaynaklara yönelerek ithal enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltırken hem arz güvenliğini sağlamaya hem de sera gazı salınımını azaltmaya çalışıyor. Bu hedef doğrultusunda elektrikli otomobil ve hidrojen enerjisi gibi alanlardaki çalışmalar ile önemli adımlar atılıyor..
YENİLENEBİLİRDE DEVLER LİGİNDE
2002 yılında 12 bin 278 megavat olan yenilenebilir enerjiye dayalı elektrik enerjisi kurulu gücü, bugün 56 bin 393 megavata ulaştı. Söz konusu kapasiteyle Avrupa'nın en büyük 5'inci yenilenebilir kurulu gücüne sahip olan Türkiye, jeotermal kurulu gücünde dünyada 4'üncü, Avrupa'da birinci, hidroelektrik kurulu gücünde dünyada 8'inci, Avrupa'da ikinci, rüzgâr ve güneş kurulu güçlerinde ise dünyada sırasıyla 12'nci ve 16'ncı, Avrupa'da da 7'nci sırada yer alıyor..
HEM YENİLENEBİLİR HEM YERLİ
Yenilenebilir enerji teknolojilerine de yatırım yapmaya devam eden Türkiye, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) ve Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) düzenlemelerinin de katkısıyla özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi sistemleri ekipmanlarının üretimi konusunda yoğun çalışmalar yürütüldü. Çalışmalar sonucu bugün Türkiye, güneş paneli üretiminde kapasite bakımından Avrupa'da birinci, dünyada 4'üncü, rüzgâr türbini ekipmanında ise Avrupa'da 5'inci büyük üretici konumunda. Türkiye, bu sayede bir yandan yerli teknoloji geliştirirken diğer yandan istihdam alanı oluşturuyor, öte yandan da "know-how" gelişiminin sürdürülebilirliğini sağlıyor..
PAY ARTIYOR
Yenilenebilir enerji alanında yapılan yatırımlar Türkiye'nin elektrik enerjisi üretimindeki payını artırıyor. 2002 yılında toplam elektrik enerjisi üretiminde yüzde 26,2 olan yenilenebilir kaynak payı bugün yüzde 42 seviyesine ulaştı.
Elektrik enerjisinde yenilenebilir kurulu gücünü artırarak emisyon azaltma yolunda ilerleyen Türkiye, karbon salınımında önemli payı olan ulaşım alanında da çalışma yapıyor. Fosil yakıtla çalışan araçlar yerini elektrikli versiyonlarına bırakıyor. Bu noktada atılan bir diğer önemli adım ise Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG). 2030 yılına kadar 1 milyon üretimi hedeflenen TOGG, uzun vadede çevre sorunlarının giderilmesinde önemli bir rol oynayacak..
DEPOLANABİLECEK
Yenilenebilir üretimin depolanması için de sistemlerin geliştirilmesi gerekiyor. Örneğin TOGG'un üretiminde kullanılacak lityum bataryanın ülke sınırları içinde üretilmesi için Bursa'da bir fabrika kuruldu. Bunun yanı sıra ASELSAN'ın da lityum pil üretimi için çalışmaları bulunuyor. Öte yandan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) yeni güneş ve rüzgâr santralleri lisanslarını depolama tesisi kurulması ön şartıyla vermeye başladı.
YEŞİL HİDROJENDE İLK ADIMLAR
Özellikle sanayi ve konut ısıtmada ön plana çıkan doğal gaz ve kömüre alternatif olarak da hidrojen ön plana çıkıyor. Hidrojen bugün çok sayıda ülkenin olduğu gibi Türkiye'nin de gündeminde yer alıyor. EPDK tarafından sağlanan destekler yeşil hidrojen üretimine yönelik projeler hayata geçiriliyor. Bunun yanı sıra Konya'da kurulan Temiz Enerji, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Araştırma Enstitüsü ve Temiz Enerji Teknolojileri Merkezi, yeşil hidrojen konusunda AR-GE faaliyetleri yürütürken yerli ve yabancı 16 paydaşın yer aldığı Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Platformu ise "Türkiye'nin ilk yeşil hidrojen vadisi" sıfatıyla hidrojenin hem üretilmesi hem de depolanması konusunda çalışıyor..
ENERJİ BAKANI BAYRAKTAR: TEKNOLOJİDE ÜLKEMİZİN DIŞA BAĞIMLILIĞINI AZALTTIK
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ise TBMM Genel Kurulu'nda bakanlığının 2024 bütçe sunumu üzerinde yaptığı konuşmada yenilenebilir enerji teknolojilerine dikkati çekti.
Bakan Bayraktar, "Bir taraftan bu yüksek enerji talebini karşılarken diğer taraftan çevreye daha duyarlı ve daha müreffeh bir gelecek için elektrik üretimimizde yerli ve yenilenebilir kaynakların payını artırıyoruz. Hâlihazırda kurulu gücümüzün yerli kaynak oranını yüzde 66, yenilenebilir enerji oranını ise yüzde 55 seviyesine ulaştırdık. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması ve Yenilenebilir Kaynak Alanları ile ülkemizin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünü ve üretimini hızla artırırken temiz enerji dönüşümünün öncü ülkelerinden biri olduk. Bu kapsamda ülkemiz; Avrupa'da jeotermal enerji kurulu gücünde birinci, hidroelektrikte ikinci, rüzgârda yedinci, güneş enerjisi kurulu gücünde ise sekizinci sırada yer almaktadır" dedi..
İLK DENİZ ÜSTÜ RÜZGÂR SANTRALI İÇİN HAZIRLIKLAR BAŞLIYOR
Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Durak, Türkiye'de deniz üstü (offshore) rüzgâr enerjisi santrali için Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı'na (YEKA) ait saha büyüklüklerinin ağustosta belirlediğini ve 2024'te teknik çalışmalara başlanabileceğini söyledi. Durak, yaptığı açıklamada, enerji ihtiyacının üçte ikisinden fazlasını ithal eden Türkiye'nin arz güvenliği ve yerli kaynak çeşitliliğini artırması gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin deniz üstü rüzgâr enerjisi projelerini gerçekleştireceği YEKA alanarının netleştiğini anımsatan Durak, "Bandırma açıklarında 1111 kilometrekare, Bozcaada açıklarında 299 kilometrekare, Gelibolu açıklarında 75,6 kilometrekare ve Karabiga kıyılarında 410 kilometrekare alan deniz üstü rüzgâr enerjisi için tahsis edildi" dedi. Durak, "2024'te denizlerde teknik çalışmalara başlanabilecek. Deniz üstü rüzgar enerjisi santral projeleri için Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) taban fiyatı kilovatsaat başına 6,75 cent/dolar, tavan fiyatı ise kilovatsaat başına 8,25 cent/dolar olarak belirlendi" diye konuştu. Ayrıca YEKDEM'in uygulama süresinin 10 yıl olduğu bilgisini paylaşan Durak, bu tesisler için yerli katkı fiyatı uygulama süresinin de 5 yıl olarak düzenlendiğini hatırlattı..
HEDEF 5 GİGAVAT
Durak, Türkiye'de rüzgârda yüzer ve sabit temelli kurulumlar için potansiyeli yüksek bölgeler bulunduğuna işaret ederek, "Karadeniz'de yüzer kurulumlar için 13,9 gigavat ve sabit temelli kurulumlar için 1,3 gigavatlık potansiyel tespit edildi. Marmara Denizi'nde yüzer kurulumlar için 19,2 gigavat ve sabit temelli kurulumlar için 2,8 gigavatlık potansiyel mevcut" dedi. Türkiye'nin deniz üstü rüzgâr kurulumu hedefinin 2035'te 5 gigavat olduğunu belirten Durak, toplam rüzgâr kapasitesi hedefinin ise 29,6 gigavat olduğunu söyledi.
ÇİN İNGİLTERE'Yİ GEÇTİ
Durak, "2019'da işletmeye alınan dünyadaki toplam rüzgâr enerji kapasitesinin yüzde 10'u deniz üstünden oluşurken, 2025'ten sonra bu oranın yüzde 20'ye çıkacağı öngörülüyor" diye konuştu. Dünyada 2030'a kadar 460 gigavat deniz üstü rüzgâr enerji kapasitesi olacağının tahmin edildiğini söyleyen Durak, "Japonya'nın 2003'te Asya'daki ilk deniz üstü rüzgâr projesini devreye almasına rağmen, Asya'da deniz üstü rüzgâr enerji piyasasının gerçek anlamda başlangıcı 2014'te oldu. Çin, 2014'te ulusal planını açıklayarak ilk adımı attı. 2017'de 1 gigavat deniz üstü rüzgâr kurulu gücüne ulaşan Çin, 1 yıl sonra İngiltere'yi de geçti" dedi.
A haber
Yorumlar (0)