Güller, göller, diyarı olarak anılan Burdur’da az bilinse de nesillerdir yapılan gül yetiştiriciliği birçok ailenin geçim kaynağı. Hasat zamanına kadar gözü gibi baktıkları gülleri toplayıp suyunu ve yağını çıkaran yetiştiriciler bunları ilaç ve kozmetik alanında kullanıma sunuyorlar. İklim şartlarından dolayı eskiye nazaran daha az verim alınsa da gül yetiştiriciliğinin ata mesleği olmasından dolayı devam ettiriyorlar. 15 milyon gül yaprağına tekabül eden 4 ton gülden çıkan 1 litre gül yağı geçtiğimiz yıl 10 bin euroya kadar alıcı bulmuştu.
Burdur’un Ağlasun İlçesinde gül yetiştiriciliği ve gül yağı işletmeciliği yapan Ertaş Ailesi de bunlardan biri. Dedelerinden kalma mesleği 3 nesildir devam ettiren aile hem kendi bahçelerine diktikleri, hem de köylülerden aldıkları gülleri yine dedelerinden kalma kendi fabrikalarında işleyerek geçimlerini sürdürüyorlar.
Ağlasun’da hem gül yetiştiriciliği yapan hem de bölgedeki gülleri fabrikasında işleyen Ziraat Mühendisi Sefa Ertaş; “Gül yağı fabrikamız var. Aynı zamanda bölgede gül üretimi yapıyoruz. Yaklaşık 500 dönüme yakın gül bahçemiz var. Isparta gülü üretiyoruz. Gülümüz diktikten itibaren bir yıl içerisinde hasat yapmaya hazır hale geliyor. Mayıs ayında hasadımız başlar, haziran ayında biter. Bir aylık bir toplanma süreci olur. Bu bir ay içerisinde her gün gül toplarız. Bu gülleri hem kendi bahçelerimizden toplayıp hem de köylü halkımızdan alarak kendi gül yağı fabrikamızda işleriz. Bu güller Burdur ve Isparta’da yetişiyor sadece. Bunun nedeni de bölgenin iklim şartlarından kaynaklanıyor. Türkiye’nin her yerinde bu gül yetiştirilebilir ancak kaliteli yağ ve kaliteli gül suyu, gül mayası gibi ürünleri alabilmemiz için bu bölgenin iklim şartları daha uygundur” açıklamasında bulundu.
Gül üreticisi Fatma Kazan ise gül yetiştirmenin zorluklarından bahsettiği konuşmasında; “Biz çiftçilik ile uğraşıyoruz, gül yetiştiriyoruz. Gülü yetiştirirken budanması, dibinin çapalanması, gübrelenmesi, ilaçlanması gibi zorlukları var. Gülleri toplarken ise ne kadar çok çalışan olursa o kadar kolay oluyor. Tabi gülü toplarken ellerimize diken batıyor ama gülü seven dikenine katlanır. Para kazanmamız için mecburen bunlara katlanmak zorundayız. Bazen karşımıza yılan çıkıyor, kertenkele çıkıyor biz onlardan onlar bizden korkup kaçıyor. Ama yapacak bir şey yok çalışmaya devam ediyoruz” sözlerini sarf etti.
Üç kuşaktır gül yetiştirip yağını çıkaran Yüksel Ertaş; “Bu meslek bize atadan kalma bir meslek. Zamanında bizim atalarımız, dedelerimiz 12 kiloluk ibrik kazanlarda kaynatıyorlardı gülü. Odunla, su fıçısıyla yani ilkel yöntemler kullanıyorlardı. Ama şimdi artık son yıllarda biraz daha değişti. Fueloil ile buhar ile güllerimizi kaynatıyoruz. 1989 yılından beri aynı şekilde bu işi yapmaya devam ediyoruz. Tabi bu yıllarda biraz güllerde ama hava şartlarından ama iklimden dolayı gül ürünlerinin biraz rekoltelerinin düşük olduğu, ürünlerin az olduğu tespit edildi. Ama biz yine de üretime devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Eskiden günde 50 ton gül işliyorduk ancak şimdi iklimsel değişikliklerden dolayı ayda 50 ton gül işleyebiliyoruz..” dedi.
Gül deyince akla hep Isparta’nın geldiğini ancak Burdur’da da yıllardı gül üretimi yapıldığını dile getiren Ertaş; “Gül üretimi Isparta’nın Dere mahallesinde başlatılmış. Tabi ondan sonrada Burdur’da da üretilmeye başlanmış. Çünkü Burdur- Isparta arasında 25 kilometre bir fark var. İklim de benzer olduğu için iki yerde de yetiştirilebiliyor. Gül üretimi rakımın 950 ile 1250 arasında olduğu yerde yapılıyor. Gül toplama işlemi sabah günün ağarması ile başlar en geç saat 10 a kadar biter. Çünkü öğlen sıcağına kaldığında uçucu yağ olduğu için gülün yağı uçar, rekoltesi düşer. Onun için göller yöresinde aynı Isparta’da olduğu gibi Burdur’da da gül yetiştirilir. Burdur bilinmiyor ama çok eskiden beri yani neredeyse 60 yıldır burada da mazisi var.” şeklinde konuştu.
Hasat döngüsünün nasıl olduğunu da anlatan Ertaş; “Ürünlerimizi sabah 05.00 gibi toplamaya başlıyoruz. Hem Yeşilbaş Kasabamızda hem de kendi bahçelerimizde toplayıp kantarlarımızda topladığımız gülleri saat 12.00- 13.00 gibi fabrikamızda bulunan kazanlarımıza dolduruyoruz. Bu kazanlarımız bakırdır çünkü ateşte daha çabuk ısınıyor daha geç soğuyor. Bir kazan bir buçuk ton su 500 kilo da gül basıyoruz. Burada güller iki buçuk saat kısık ateşte buhar ile kaynıyor. Oradan çıkan yağlı suyu damıtma sistemi ile damıtarak 2 ton olana kadar bekliyoruz. 2 ton yağlı suya ulaştığımızda tekrar kazana aktararak tekrar kaynatıyoruz ve gül yağını elde ediyoruz. 4 ton gülden 1 litre gül yağı elde ediyoruz. Bu da 15 milyon gül yaprağına tekabül ediyor. Yine aynı şekilde 1 litre gül suyu alabilmek için de 1 ton gül yaprağı işliyoruz” dedi.
Oldukça zahmetli olan gülyağı çıkarma işlemi sezonun iyi geçmesi durumunda üreticinin de yüzünü güldürüyor. 2023 yılı gülçiçeği fiyatlarının Ekim ayında açıklanması beklenirken gülyağı geçtiğimiz yı litresi 10 bin euroya kadar alıcı bulmuştu.
Yorumlar (0)