‘‘AHÎLİK..” DEYİP GEÇMEYİN ve AHÎLERİ PAS GEÇMEYİN!
Bilindiği gibi, geçtiğimiz hafta ’32. Ahîlik Haftası’ idi ve bu hafta Türkiye’nin bir çok ilinde ve ilçesinde olduğu gibi, Burdur’da da kutlandı. Ancak, ben bugün, ‘katılmadığım Burdur’un ‘sıradan Ahîlik Haftası’ kutlamalarından’ değil, sıradışı bir teşkîlât olan âhiliğin geneli üzerinde durmak istiyorum. Ve buna da bu Teşkilâtın kurucu Başkanı veya Pîri olan Ahî Evren Hazretlerini ‘kısaca’ tanıtarak ve ahîliğin tarifini yaparak başlamak istiyorum:
Şöyleki; Anadolu Ahîliğinin kurucusu Ahî Evran Velî 1171 yılında İran’ın Batı Âzerbaycan Bölgesinde bulunan Hoy Kasabasında doğmuş, çocukluğu ve ilk öğretim-eğitim dönemi Âzerbaycan’da geçmiş olan bir Anadolu evliyâsıdır-velîsidir, Allah (c.c) dostudur. Yine dönemin velîlerinden biri olan Fahreddin Râzî’den ders alan ve 13. yy başlarında Selçuklu Sultânı 1. Gıyâseddin Keyhüsrev döneminde Muhyiddin Ârabî ve Hocası Evhâdüddin Kirman ile Anadolu’ya gelen Ahi Evran, bu tarihler de hocası Evhâdüddin’in kızı Fatma Bacı ile evlenmiştir…
Ahîliğe gelince, Ahîlik Arapça bir kelime olup Türkçe anlamı “kardeşim” ve aynı zamanda ‘cömert, eli açık’ gibi anlamlara gelir…
Ahîliğin kurucusu ve kuruluş maksadı ise; Ahi Evren Velî Hazretleri tarafından ve 1200’lü yıllar da, o dönem Anadolu’ya göç eden Türkmenlere hem iş, hem aş imkânı sağlamak, hem de onları tekke ve zâvilerde iyi bir müslüman ve vasıflı bir meslek; dolayısıyla da üretici-üretime katkı sağlayacak olan insan yetiştirmek maksadıyla kurulmuş olan bir meslek kuruluşu, hattâ, bir çeşit sivil toplum kuruluşudur (STK)’dır!
Yani, kökleri bin yıla dayanan Ahî Teşkilâtı, özellikle Anadolu’da gezip dolaşan göçebe Türk boylarının, yörüklerin yerleşik hayata geçmesini ve Müslümanlaşmasını sağlamış olan kutlu bir teşkîlâttır…
Kısacası ve açıkçası, Ahî Evran Hazretleri’nin kendisi büyük bir Allah (c.c) dostu olduğu gibi, kurmuş olduğu Ahilik Teşkilâtı da Anadolu’nun Türkleşmesinin ve Müslümanlaşmasının maddî mânevî mîmârı durumunda olmuş; Dolayısıyla da Osmanlı Beyliği’nin büyük bir Cihan Devleti olması yolunda büyük katkı sağlamış olan bir teşkilâttır. Artı, bu Teşkîlatın benzeri teşkîlâtlar günümüzde de var… Ancak, (istisnâları hariç) zamanla bu teşkîlâtlar, bırakın diğer kişi, kurum ve kuruluşlara faydalı olmayı, meslek erbâbından veya kayıtlı üyelerinden bile aidat almak ve arada bir de olsa.. kendilerine ‘kayıt belgesi’ vermekten başka bir hizmeti olmayan teşkîlâtlar hâline geldiler maalesef.
Aslında Ahî Teşkilâtı, hiç bir fikir üretmeyen, plan yapmayan, proje geliştirmeyen derneklere iyi bir örnek olması gerekir… Amma ve lâkin, günümüz de ve bir çok yerde kurulan sivil toplum teşkilâtı, kurulmuş olmak için kuruluyor ve bırakın Ahîliğin katî ama altın nitelik ve niceliğindeki kural ve kaidelerini, iyi-güzel prensiplerini; kendi teşkilâtının kurucuları veya yönetim kurulları tarafından konulan prensip ve kurallara bile uymaktan, dolayısıyla da kuruluş amaçlarına ve kayıtlı üyelerine hizmet etmekten uzak yerde duruyorlar!
Hâsılı; Teknolojinin baş döndürücü bir şekilde geliştiği, buna bağlı olarak ta üretimin hızlandığı ve arttığı; ancak kalitenin olabildiğince düştüğü bir ülke ve devirde bizim Ahî Evran Hazretleri gibi, teşkîlatçılara ve Ahîlik Teşkîlâtı gibi Teşkilâtlara ve tabiiki o kişi ve o teşkîlatların verdikleri ya ya aldıkları karar ve kurullara uyacak-uygulayacak esnaf, sanatkâr, sanayici, tüccar, iş insanı, üretici ve
tüketicilere ihtiyacımız var… Ancak, fitnenin, hîlenin hurdanın kol gezdiği, hiç doymak bilmeyen, yani kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen nefislerin azdığı, kaprisli ve hırslı üreticilerin birbiriyle kıyasıya yarıştığı, hattâ çatıştığı bir devir ve ülke de Ahi Evran gibi bir teşkîlat başkanı bulmakta, Ahilik Prensiplerini koymakta, o presiplere uymak-uygulamak veya uyacak kişi bulmakta zor!’ diyor, bugünkü yazımı Ahi Evran Hazretlerinin birbirinden değerli söz, tavsiye ve telkinleriyle noktalamak istiyorum:
Gelen gelsin saadetle, giden gitsin selâmetle.
Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, dayanıklı, sabırlı ol. Yalan söyleme. Büyüklerden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkâr ol Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme. Eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumdayken affetmesini, öfkeli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol!
Eşine, işine, aşına ve eşine özen göster… Ahînin eli açık olmalı; gözü, beli ve dili kapalı olmalı… Eline, beline ve diline sahip ol… Kalbini, kapını alnını açık tut!
BİZİ YOK EDECEK ŞEYLER ŞUNLARDIR
İLKESİZ SİYÂSET; VİCDANI SOLLAYAN EĞLENCE
ÇALIŞMADAN ZENGİNLİK; BİLGİLİ AMA KARAKTERSİZ
İNSANLAR; AHLÂKTAN YOKSUN BİR İŞ DÜNYASI
İNSAN SEVGİSİNİ ALT PLANA ATMIŞ İLİM
ÖZVERİDEN YOKSUN BİR DİN ANLAYIŞI
Yorumlar (0)