Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Meltem Soylu, "Doğru beslenerek oruç tutmanın sağlığımız üzerindeki olumlu etkilerini en üst düzeye çıkarmak için bizi gün boyunca oruca hazırlayan önemli bir öğün olan sahur yemeğini atlanmamalıdır" dedi.
Ramazan ayının gelmesiyle birlikte ALKÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Meltem Soylu; beslenme alışkanlıkları, uyku düzeni ve yaşam biçimiyle ilgili önemli bilgiler verdi.
Bu dönemi bedensel ve ruhsal yönden arınma ve yenilenme olarak düşünmenin önemini vurgulayan Soylu, “Doğru beslenerek oruç tutmanın sağlığımız üzerindeki olumlu etkilerini en üst düzeye çıkarmak için bizi gün boyunca oruca hazırlayan önemli bir öğün olan sahur yemeğini atlanmamalıdır. Yaklaşık 13 saat sürecek açlığın; hipoglisemi denilen kan şekerimizin düşmesine, bunun sonucunda kendimizi yorgun ve bitkin hissetmemize, unutkanlığa, mental durgunluğa, baş ağrılarına ve günümüzün verimsiz geçmesine neden olmaması için sahur öğünü doğru bir şekilde yapılmalı. Sahurda pişirilme yöntemine dikkat edilerek yüksek protein içeriği ile yumurta; haşlanarak, mevsim sebzeleri ile karıştırılarak ya da omlet şeklinde tüketilmeli” dedi.
"Yoğurt bulundurulmalı"
Süt ve yoğurdun, protein ve kalsiyum olmak üzere besleyici içeriği ile sahur sofralarında bulunması gerektiğinin altını çizen Soylu, “Pide her ne kadar iftar sofralarının vazgeçilmezi olsa da sahurda tam tahıl ürünlerinden yapılmış ekmekler tercih edilmeli. Gün boyu bizi tok tutması ve posa alımına katkı sağlaması için bizim topraklarımıza özgü mercimek, maş fasulyesi, nohut ve börülce gibi kuru baklagillerin eklendiği mevsim salataları; yine sahur için iyi seçeneklerdendir” şeklinde konuştu.
İftar ve sahur öğününde su tüketiminin ihmal edilmemesi gerektiğine değinen Soylu, besleyici değeri olmayan asitli ve gazlı içecekler ile şeker eklenmiş meşrubatların tüketiminden kaçınılması gerektiğini vurguladı.
"Yarım saatlik yürüyüş"
İftar sofralarında aşırı yağlı ve şekerli yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini belirten Soylu, " Kuru kayısı, hurma, zeytin vb. iftariyeliklerle orucumuzu açıp bir kâse çorba içtikten sonra kısa bir süre yemeğe ara vermek ve ardından sebze, kuru baklagil, tavuk ve balık içeren ana yemeğimize geçmek daha iyi olacaktır. İftar ve sahur arasında küçük bir ara öğün yaparak mutlaka mevsim meyvelerine yer vermek gerekir. Obezitenin ve insülin direncinin yaygın olduğu ülkemizde iftar yemeği yendikten sonra bir süre dinlenerek ailecek en az yarım saat süren yürüyüşler yapmak kan şekerimizin düzenlenmesine yardımcı olacak, yemeğin ardından gelen yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldıracak, daha dinç olmamızı sağlayacaktır” ifadelerine yer verdi.
Yorumlar (0)