Mayıs ayında yüzde 32 arttı
ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Haziran ayı meclis toplantısında ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İşte detaylar...
Haziran ayı meclis toplantısında ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, “Yılın ilk yarısındaki belirsiz ortam artık sonlanmıştır. Hepimizin beklentisi, karar vericilerin bir an önce rasyonel zeminde politikalar üretmesidir. Çünkü yılın ikinci yarısını kurtarma çabalarımız buna bağlıdır” sözlerine yer verdi.
Antalya Ticaret Borsası Haziran ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu’nda yapıldı. Yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği Meclis’te, ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır tarım, ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ATB’nin 23 Haziran Cuma günü 103. yılını tamamlayacak olmasına dikkat çeken Başkan Çandır, “Bizden önceki büyüklerimizin emaneti olarak gördüğümüz ve üzerine değer katarak geleceğe taşımaya gayret gösterdiğimiz borsamızın kuruluş yıl dönümünü kutluyorum. Borsamız, 1920’den günümüze; tarımdan ticarete, sanayiden turizme, eğitimden sosyal hayata kadar kentimizi ilgilendiren tüm konularda üzerine düşeni yapmaya gayret göstermiştir. Bundan sonrada bu yolda kararlılıkla yürüyecektir” dedi.
"Yılın ikinci yarısını kurtarma çabalarımız buna bağlıdır”
Yılın ilk yarısındaki belirsiz ortamının sonlandığını belirten Çandır, “Hepimizin beklentisi, karar vericilerin bir an önce rasyonel zeminde politikalar üretmesidir. Çünkü yılın ikinci yarısını kurtarma çabalarımız buna bağlıdır. Kısa bir süre önce ilk çeyrek ekonomik büyüme rakamları açıklandı. Genel olarak milli gelirimizin ve özellikle tarım sektörümüzün performansı geçmiş 26 yıl ortalamasının altında ilan edilmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilk çeyrekteki gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) reel büyümesini yüzde 4 ve tarımı da yüzde -3,8 küçülme olarak ilan etti. Yılın ilk 3 ayında ekonomimiz bu yüzde 4’lük büyümesini tüketim ve ithalat ile sağladı. Stoklarımızı erittik, yeterince sabit sermaye yatırımları yapamadık. İhracatımız yüzde -0,3 azalırken ithalatımız yüzde 15’e yakın arttı. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak dış ticarette ve cari dengede rekor açıklar verdik. Merkez Bankamızın net rezervleri uzun bir süredir negatifte devam etmektedir. Resmi kurumlarımız tarafından ilan edilen bu rakamlar, bizlere referans olmaktadır” sözlerine yer verdi.
“Ancak bu yıl ilk 5 ay rakamlarından görüyoruz”
Yılın ikinci yarısı için beklentilerinin, daha iyi bir performans gösterebilme yönünde olduğunu belirten Başkan Çandır, “Yoksa yılı genel ekonomide yüzde 3 civarında bir büyümeyle tamamlayacağız. Bu gidişatla tarımda ise yüzde -7’lik bir küçülme yaşayabileceğimizi tahmin etmekteyiz. Bu durumda tarımda en az 5 yıl geriye gitmiş olacağız. Hepimize ve özellikle karar vericilere düşen en önemli görev bu durumun gerçekleşmesini önleyici tedbirleri bugünden almaya başlamaktır. Geçmiş dönem verilerinin analizinden görüyoruz ki, tarım sektöründeki eğilim, kentimiz tarımına doğrudan ve daha şiddetli etki etmektedir. Yani ülke tarımı iyiye giderken kentimiz tarımsal büyümesi ortalama üstü, kötüye giderken ise ortalamanın altında bir performans göstermektedir Antalya tarımı için ikinci yarıların nispi yavaş dönemler olduğunu dikkate alırsak yılı kurtarmamız için ortalama üstü bir çabaya daha çok ihtiyaç duymaktayız. Tarımsal ihracat performansımız, özellikle yaş meyve sebze ve süs bitkilerinde ülke ortalamasının üstünde bir eğilime sahip olmuştur. Ancak bu yıl ilk 5 ay rakamlarından görüyoruz ki ortalama civarında bir gerçekleşme söz konusudur. Çünkü diğer bozucu faktörlere ilave olarak kur fiyatları, ihraç ürünlerimizin rekabetçi özelliğini yıpratmıştır” dedi.
“Mayıs ayında yüzde 32 arttı”
Başkan Çandır konuşmasına şöyle devam etti:
“Yaş meyve sebze ihracatı ülkemiz genelinde Mayıs ayında yüzde 32 artarken kentimizde yüzde 33 ve ilk 5 ayda ise ülkede yüzde 23 kentimizde yüzde 29 artmıştır. Süs bitkilerinde ise ülkemiz genelinde yüzde 1’lik artışa karşılık kentimizde yüzde -6 azalmıştır. Diğer tarım ve gıda ürünlerinde de ülke genelindeki yüzde 1’lik artışa karşılık kentimizde yüzde -8’lik bir azalma yaşanmıştır. Yılın ilk 5 ayı itibariyle yaşanan bu ihracat ataleti, ikinci yarıyıl için potansiyelimizi azaltmıştır. Kentimiz tarımsal faaliyetleri bakımından iç ticarette de performans düşüklüğü yaşanmıştır. Örneğin halde işlem miktarı ilk 5 ay itibariyle geçen seneye göre yüzde 5 düşmüştür. Kentimiz tarımsal faaliyetler bakımından ülke ortalamasının altında bir performans gösterdiğimizin öncü göstergelerinden biri de sektörel krediye erişim karşılaştırmalarıdır. Örneğin yılın ilk çeyreğinde; Antalya tarımsal kesim kredileri yüzde 75 artarken, ülke genelinde bu artış yüzde 114 düzeyinde olmuştur. Toplam kredi kullanımında da yüzde 45’e yüzde 53 ile benzer bir düşüklük söz konusudur. Uzun yıllardan sonra kredi kullanımında turizm sektörü, bir ilki yaşamıştır. Kentimizdeki yüzde 17 kredi kullanım artışına karşılık ülke genelinde yüzde 23’lük bir artış oldu.”
“Şimdilerde ilk 10’a girme konusunda zorlanmaktayız”
2023 yılının ilk yarısında genel olarak ve öncü göstergelerle değerlendirdiğinde kentin, başta tarım sektörü olmak üzere ülke ortalamasının gerisinde kaldığını belirten Çandır, “Aslında bazı özel yıllar hariç tutulursa, kentimiz ekonomisi 2000’li yılları ortalama üstü bir performansla geçirmemiş ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak geçmişteki ortalama 7. sırada olma özelliğimiz kaybolmuştur. Şimdilerde ilk 10’a girme konusunda zorlanmaktayız. Hepimize düşen görev, önümüzdeki dönemde Antalya olarak bu gidişatı değiştirecek hamlelerde bir araya gelmektir. Antalya’da örtüaltında üretimi yapılan başta domates olmak üzere birçok yaş sebze ürünü ve kesme çiçekte hasat tamamlanmıştır. Aybaşı itibariyle ise kuzey ilçelerimiz, Burdur ve Isparta ile açık alanda yani tarla üretimi yapılan bölgelerde hasat başlayacaktır. Son dönemdeki yağışlar; başta salçalık domates ve kapya biber üretimi olmak üzere sebze üretiminde, kiraz başta olmak üzere meyve üretiminde, kesme çiçek üretimi ve hatta sahil kesimimizdeki buğday üretiminde verim artışı bakımından olumlu olmuştur. Ancak artan yağışlar, hastalık-zararlı popülasyonun artması ve ürün kalitesinin bozulmasına da neden olmaktadır” dedi.
“Bugün nüfusumuzun yüzde 99’u okur-yazardır”
“İklim değişikliğinin tarımsal üretimimiz, üretilen ürünlerin kalitesi ve gıda güvenliği üzerindeki olumsuz etkilerinin her geçen gün arttığını yaşayarak görüyoruz” sözlerine yer veren Başkan Çandır, şöyle devam etti:
“Kalitesiz tarım ürünlerinin ihracatta alıcısı olmadığını da hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla iklim kaynaklı olumsuz etkilerin azaltılması ve iklimle uyumlu üretim için; ihracatçı, ticaret erbabı ve kamu üreticilerle el ele vermeli, bilgi düzeyini artırmalı ve gerekli önlemleri almalıdır. Aksi halde üretimimiz, ihracatımız yani tarımsal ticaretimiz olumsuz etkilenecektir. TÜİK tarafından açıklanan eğitim istatistiklerine göre okur-yazar oranının en yüksek olduğu il, yüzde 99 ile Antalya’mız oldu. İlk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında Antalya’mızda nüfusumuzun yalnızca yüzde 5,4’ü okuma yazma biliyordu. Bugün ise nüfusumuzun yüzde 99’u okur-yazardır. 'En büyük savaş, cehalete karşı yapılan savaştır' diyerek daima eğitimi önceleyen başta Ata’mız olmak üzere, geçmişten günümüze Antalya eğitimine hizmet eden tüm öğretmenlerimize ve milli eğitim camiasına teşekkür ediyorum.”
“Her ortamda sektörün sorunlarına değinmeye çalışıyorum”
Her ortamda sektörün sorunlarının yanı sıra kentin ve ülkenin gündeminde yer alan sorunlara da değinmeye çalıştığını belirten Çandır, “Tarım arazisi, iş yeri, depo ve konut kiralardaki afaki artışlar; ekonomik hayatımızı atalete uğratmaktadır. Öyle ki, tarımsal üretimden istihdama, verimlilik düşüşünden rekabetçilik erozyonuna kadar genişleyen konularda oluşturulan ilave ekonomik yükler sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür sorunlar, yeni yönetim kadrolarının kalıcı çözümler üretmesi gereken alanlar olarak karşımızda durmaktadır. Dün açıklanan asgari ücret Temmuz ara zam oranı, geçtiğimiz hafta yapılan meslek komiteleri toplantılarımızda da gündeme gelmiştir. Üyelerimiz, içinde bulunduğumuz ekonomik şartlarda da göz önünde bulundurarak asgari ücretteki artışın çalışma arkadaşlarımızın geçim standartlarını yükseltmesi bakımından olumlu bulduklarını ifade etmişlerdir. Asgari ücret, bir taraftan üretim faaliyetleri için maliyet kaynağı diğer taraftan ise üretimin devamı için vazgeçilmez bir dayanaktır. Bu iki unsur arasında sürdürülebilir bir dengenin kurulması ise tamamen yeni yönetim kadrolarının sorumluluğundadır. Her zaman yol göstericimiz olan meslek komitelerimizde gündeme gelen sorun, öneri ve talepleri sözlü ve yazılı olarak ilgili makamlara iletmekteyiz. Başta meclis toplantılarımız olmak üzere katıldığımız tüm platformlarda kamuoyu ve ilgililerle paylaşmaktayız. Paylaşmaya da devam ediyoruz. Bu fırsatla, dile getirilen sorun, öneri ve taleplerin takipçisi olacağımızı, bir kez daha belirtmek isterim” açıklamasına yer verdi.