Hemen herkesin bildiği gibi, Yerel Yönetimler Seçiminin yapılmasına 6 gün gibi kısa bir süre kaldı… Yani, seçmen önümüzdeki pazar günü sandık başına giderek köyünün ve mahallesinin muhtarını, artı azasını; beldesini, ilçesini ve ilini 5 yıl yönetecek olan belediye başkanını, belediye ve il genel meclisi üyesini seçecek… O nedenle ben hemen her seçimin olduğu gibi bu seçimlerin ve sonuçlarının ülkemiz ve seçilecek kişiler ile birlikte seçilemeyecek kişiler için de hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Şimdi de seçim hakkındaki görüş ve düşünceleri siz sevgili okurlarımla paylaşmak istiyorum:
Bilindiği gibi seçim günü yaklaştıkça partiler ve adaylar kampanyalarını hem sıklaştırıyorlar hem de olur olmaz plan ve projeler ile birlikte yerine getirilmesi imkânsız ya da tutulması çok zor sözler veriyorlar. Polemikler ve sataşmalar ise ona hakeza! Yani siyasi partilerin liderleri ve yöneticileri neyse amma büyükşehir belediye başkanı adayından tutun en küçük beldenin başkan adayına varıncaya kadar tüm siyasiler seçmeni konsolide etmek ve irili ufaklı partilerin seçmenlerinden oy transfer edebilmek için vadetmedik bir gök kubbeyi bırakıyorlar! Ki, bazı mahalle ve köy muhtarı adayları bile seçmenlerine uçuk vaatlerde bulunuyor, yerine getirilmesi imkânsız olduğu gibi etkileri ve yetkileri olmayan konularda sözler veriyorlar! Yani adı üzerine bir yerel seçim olan, yani 5 yıl boyunca köyünü, mahallesini, beldesini, ilçesini ve ilini yönetmeye talip olan adaylar, ülkeyi yönetmeye talip bir başbakan veya bakan adayı gibi konuşuyorlar… Dolayısıyla da olmayan yetkileri kullanacaklarını iddia ediyor… Oysa adı üzerine bir ‘Yerel Yönetimler Seçimi’ olan ve önümüzdeki Pazar günü yapılacak olan seçimlerde herhangi bir ile, ilçeye veya beldeye belediye başkanı seçilecek kişiler yetkilerini bilerek konuşsalar ve beldelerine yapacakları hizmetleri anlatsalar çok daha inandırıcı olurlar ve seçmenden daha fazla oy destek alırlar…
Kısacası ve açıkçası; adına ‘seçim’ denen şeyin şehvetine kendilerini kaptıran eski yeni adaylar, seçilmeleri durumunda kendilerini Türkiye’yi yönetecekmiş gibi görüp gösteriyor ve ona göre oy destek istiyorlar…
Bundan daha 10 ay kadar ve bir hafta arayla ve iki kez sandık başına giderek Ülkesinin Cumhurbaşkanını ve ilinin milletvekillerini seçen seçmenler önümüzdeki pazar günü yapılacak olan Mahallî İdâreler-Yerel Yönetimler seçimlerine âzami oranda katılım sağlayamayabilirler… Ancak yerel seçim olduğu için genelde belediye başkan adayları ve bağlı oldukları partilileri, özelde de muhtar adayları seçmenlerini yakın takibe alarak ve hediye yağmuruna tutarak sandığa gitmelerini sağlamak, dolayısıyla da hem katılım oranını artırmaya çalışacaklar, hem de seçilmeye çalışacaklardır… Amma velâkin, ‘katılım konusunda’ fazla başarılı olamayacaklardır…
Velhâsıl-kelâm, hülâsâ-i netice; bazı seçmenler sık sık seçim yapılmasına kızdıkları, bazı seçmenler adayları beğenmedikleri, bazı seçmenler ‘kim seçilirse seçilsin fark etmez’ kanaatinde oldukları için seçimlerde oy kullanmaya gitmiyorlar… Ancak böyle yaparak mevcut adayların en iyisini değil, kötünün iyisini ya da hiç istemedikleri adaylardan birinin seçilmesine katkı sağlamış oluyorlar… Ve birkaç yıldır kontrolden çıkan döviz ve altın ile birlikte yükselen akaryakıt fiyatları ve faiz artışları insanların satın alma güçlerini olumsuz yönde etkilediği, hattâ zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaptığı için işsizler, atanamayan öğretmenler, asgari ücretle çalışan kişiler artı, emekliler ve dar gelirli aileler 31 Mart günü sandığa giderken ve oy kullanırken bu olumsuzlukları göz önüne alacaklardır… Ve bu seçimler bir iktidar ya da merkezi yönetim değişikliğine neden olmayacak ama seçmen oyunu kullanırken belediye başkanını, belediye ve il genel meclisi üyesini, hatta köyünün ve mahallesinin muhtarını azasını seçerken bu kriterleri göz önünde bulunduracak… Yani bu seçimlerin sonucunu partiler veya adaylar değil, cebe giren paralar belirleyecek! Oysa günümüz dünyasında ülkemizin gerçekten de bir bekâya ihtiyacı var! Ve Mevlâ korusun ama bekâmız korunamaz, millî birlik ve bütünlüğümüz bir bozulacak olursa, bazı ülkelerde olduğu gibi ne zenginimizin ne de fakirimizin tadı tuzu kalır! O nedenle mutlaka sandığı gidelim ve oyumuzu kullanırken cebimizi değil, ülkemizi düşünelim!’ diyor, herkese ‘isâbetli’ saygılar sunuyorum.
NE OLURSAN OL, GÖRÜNDÜĞÜN KADARSIN
NASIL GÖRÜNÜRSEN GÖRÜN; KARŞIDAKİNİN
SENİ ANLADIĞI KADARSIN…
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
BUDUR CİHANDA EN BEĞENDİĞİM MESLEK
SÖZÜN ODUN GİBİ OLSUN, HAKÎKAT OLSUN TEK!
Mehmed Akif Ersoy
GERÇEĞİN EN BÜYÜK DOSTU ZAMAN, EN BÜYÜK
DÜŞMANI TARAFGİRLİK, EN SADIK ARKADAŞI DA
ALÇAKGÖNÜLLÜLÜKTÜR… Charles Caleb Colton
HAYAT BİZİ RESMEN DÖRT İŞLEMLE SINAR.
GERÇEKLERLE ÇARPAR, AYRILIKLARLA BÖLER,
İNSANLIKTAN ÇIKARIR VE SONUNDA ‘TOPLA KENDİNİ’
DER! Lev Nikolayeviç Tolstoy
SİZ GÖRMEZDEN GELSENİZ DE GERÇEKLER VAR OLMAYI
SÜRDÜRÜRLER… Henry Huxley
GERÇEĞİN HAKKINI, SADECE HATALAR VERİR. Bernard
BAZEN DOĞRU KARARLAR VERİRSİN, BAZEN KARARLARI
DOĞRU HÂLE GETİRİRSİN! Phil McGraw
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)