İlgilenenlerin ya da ilgililerin bilecekleri gibi, ülkemiz de 1-7 Mayıs tarihleri arası “Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası”, 4-10 Mayıs tarihleri arası da “İş Güvenliği Haftası” olarak kutlanıyor… O nedenle ben daha yazımın başında her 2 artı 1 Haftayı da kutluyor; Cenab-ı Hakk’ın herkesi ama herkesi yol, trafik, iş ve benzer kaza ve belâlardan korumasını niyaz ediyor, şimdi de bu sembolik ve 7 günlük haftaların değerlendirmesini yapmak istiyorum. Ancak bu değerlendirmeye geçmeden önce devlet yollarının, karayollarının ve köy yollarının kısa bir tarifini yapmak istiyorum:
Bildiğim kadarıyla Ülkemiz de ‘Devlet Yolu, Kara Yolu ve Köy Yolu’, artı Semt Yolu’ adı altında 3 artı 4 çeşit yol var…
Bunlardan Devlet Yolu: Karayolları Genel Müdürlüğü denetimindeki şehirlerarası yol; Karayolu: kentleri, kasabaları birbirine karadan bağlayan, üzerinde motorlu kara (!) taşıtların gidip geldiği, her türlü taşıma işinin yapıldığı anayol; Köy Yolu: Devlet ve il yolları dışında kalan köyü; köye (beldeler dahil) ve bağlılarına, il, ilçe ve belde merkezleri ile devlet ve il yollarına bağlayan yollar… Ayrıca Ülkemizde Tâli Yol ve Semt Yolu: Trafik güvenliği açısından bağlandığı yoldan daha az önemde olan yol; Tek Yönlü Karayolu: Taşıt Yolunun yalnız bir yöndeki taşıt trafiği için kullanıldığı karayolu; İki Yönlü Karayolu: Taşıt Yolunun her iki yöndeki taşıt trafiği için kullanıldığı yol ve diğerleri demek…
Ve ülkemizdeki kara yollarının kısaca tarifini yaptıktan sonra şimdi de bu yollar üzerinde araçlarıyla seyreden sürücülerin ve yolcuların durumlarına geçmek istiyorum; buna geçmeden önce de her sürücünün de mutlaka ve bâzen bir yolcu, bâzen de yaya olduğu-olacağı gerçeğini hatırlatmak, dolayısıyla sürücülerin de yolcuların ve yayaların da iyi bir empati yapmaları gerektiğine vurgu yapmak istiyorum:
Yukarıdaki ara başlık bana değil, eski Ulaştırma Bakanlarından, Başbakan ve TBMM Başkanlarından biri olan Binali Yıldırım’a ait! O nedenle ve bence ‘yolların fatihi veya yol kralı!’ olan Binali Bey’in bu sözü bütün sürücüler tarafından dikkâte alınmalı… Çünkü istisnâlar hâriç, günümüzün sürücüleri direksiyon başlarına geçtiklerinde yolların kuralarını unutup kendilerini yolların kıralı gibi görüyor, başkaca bir kural tanımıyorlar… Dolayısıyla da bazen kendilerinin ve yakınlarının, bazen de başkalarının, hattâ yolda sürücü veya yaya olmaktan başka kusurları onmayan insanların ve çocukların, hattâ hayvanların.. canlarını yakarak hem bu dünyalarını hem de öte dünyalarını zindana çeviriyorlar maalesef!
Teknolojinin baş döndürücü bir şekilde gelişip yaygınlaştığı ve her işte kullanıldığı gününüz dünyasında sıfır kaza ile çalışan bir kurum, kuruluş veya işyeri ‘yok’ denecek kadar azdır herhalde… Çünkü, Cenab-ı Allah herkesi-hepimizi korusun ama, bırakın diğer iş kollarında çalışanları ve toplum içinde yaşayanları, bilmem kaç metre yükseklikteki dağlarda mermer aramaktan, bulmaktan ve işlemekten tutun; yerin yine bilmem kaç metre altında kömür ya da madeni arayan, bulmaya çalışan maden ve yol işçilerine varıncaya kadar her işkolunun-her çalışanın kendine göre bir iş kazası riski veya ihtimali var maalesef! Yani sıfır hatasız ve kazasız bir zaman ve mekân yok! O nedenle her yer de ve her konuda tedbiri elden bırakmamak gerekir…
Bu ara başlığım da bana değil, Kur’an-ı Kerim’in Hûd Sûresi ve 88. Ayeti Kerîmesinde geçen ve Şuayb (a.s)’ın bildirdiği bir âyet… O nedenle hemen her işimizde, hattâ attığımız adımımızda dahî tedbir almalı, gerisini Yüce Yaratıcıya, Cenab-ı Allah’a (c.c) bırakmalıyız! Yani tedbiri biz almalıyız, tevekkülü Allah’a yapmalıyız… Ki, her türlü tedbiri almamıza rağmen yaşadığımız veya yaşayabileceğimiz tüm trafik, iş ve ev kazalarından yasalar karşısında sorumlu olsak bile Allah katında sorumlu olmayız inşaAllah…
Çünkü biz sonuçla değil, tedbir ve tevekkülle mükellefiz…
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; trafik kuralları uzun uzadiye yapılan araştırmalar ve denemeler sonucunda konulmuş kurallar olduğu gibi, iş güvenli kuralları da mutlaka öyledir… O nedenle beğenelim beğenmeyelim ama devletin koyduğu kurallara uyalım ve uymayanları uyaralım!’ diyor, sevgili okurlarımdan konumla alâkalı âyet ve hadisleri bir gözden geçirmelerini diliyor, herkese ‘kazasız belâsız’ gün dileklerimle birlikte saygılar sunuyorum.
İŞLERİNDE MÛ’MİNLERLE İSTİŞÂRE ET! MÜŞÂVEREDEN
SONRA BİR DE AZMETTİN Mİ, ARTIK ALLAH’A TEVEKKÜL
ET. ÇÜNKÜ ALLAH (c.c) TEVEKKÜL EDENLERİ SEVER…
Âl-i imrân Sûresi, Âyet 159
EĞER İNANIYORSANIZ, ANCAK ALLAH’A TEVEKKÜL EDİN!
VE KENDİ ELLERİNİZLE KENDİNİZİ TEHLİKEYE ATMAYIN!
Bakara Suresi, âyet 195
EZELÎ VE EBEDÎ HAYAT İLE BÂKÎ OLAN ‘‘ÖLÜMSÜZ
ALLAH’A” (c.c) TEVEKKÜL ET…
Furkan Suresi, âyet 58
ÖNCE DEVENİ SAĞLAM BAĞLA, SONRA ALLAH’A (c.c)
TEVEKKÜL ET! Hadis, Tirmizî
TEDBİR HAYATIN YARISIDIR… Hadis, Deylemî
TEDBİR ALMAK GİBİ AKILLIK YOKTUR, GÜNÂHLARDAN
SAKINMAK GİBİ TAKVÂ YOKTUR, GÜZEL AHLÂK GİBİ
ASÂLET YOKTUR… Hadis, İbn’i Mâce
ALLAH TEDBİR ALMAKTA ACİZ DAVRANMAYI KINAR.
SEN TEDBİRLİ OL! BUNA RAĞMEN BİR İŞE GÜCÜN
YETMEZSE ‘HASBİYALLAHU VE NÎ’MEL VEKİL…’ DE!
Buhâri ve Ebû Davud Hadisi
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)