Kış ayları geldiğinde doğa bir tür uykuya dalar. Ancak biz insanlar için durum farklı. Soğuk hava, kısa günler ve dışarı çıkmaya üşenmek, bizi hareketten uzaklaştırıyor. Oysa bedenimiz, tıpkı yazın olduğu gibi kışın da hareket etmeye ihtiyaç duyuyor.
Hareketsiz bir yaşamın fiziksel sonuçları aslında hepimizin bildiği, ama bazen görmezden geldiği bir gerçek. Uzun süre hareketsiz kalmak kaslarımızı zayıflatır, eklemlerimizi sertleştirir ve postür bozukluklarına neden olabilir. Özellikle bel, boyun ve diz ağrılarının kış aylarında artması tesadüf değil. Günlerimizi koltukta oturup ekran karşısında geçirdiğimizde, vücudumuzun bu "uyku moduna" tepkisi ağrı, sertlik ve enerji kaybı oluyor.
Peki, bu döngüyü nasıl kırabiliriz? Öncelikle şunu unutmamalıyız: Egzersiz yapmak için illa spor salonuna gitmemiz gerekmez. Sabahları güne basit bir esneme hareketiyle başlamak bile bedenimizi canlandırır. Ofiste çalışanlar için her saat başı kısa bir yürüyüş ya da masa başında yapılabilecek basit egzersizler, kan dolaşımını hızlandırarak bizi hareketsizliğin olumsuz etkilerinden korur.
Kışın dışarı çıkmayı gözümüzde büyütüyoruz, ama aslında doğru kıyafetlerle yapılan bir yürüyüş, sadece bedenimizi değil, ruhumuzu da iyileştirir. Soğuk havada temiz bir nefes almak, hem stresimizi azaltır hem de bağışıklık sistemimizi güçlendirir.
Unutmayın, hareketsizlik yalnızca fiziksel değil, ruhsal olarak da bizi etkiler. Depresyon ve stres, çoğu zaman hareketsiz bir yaşam tarzıyla el ele gider. Oysa ki egzersiz yapmak, mutluluk hormonlarını artırarak ruh halimizi iyileştirir.
Bu kış, kendimize bir söz verelim: Doğa uyurken biz uyanık kalalım! Her gün en azından 20-30 dakikamızı harekete ayıralım. Unutmamalıyız ki , hareket etmek ve egzersiz yapmak lüks değil, sağlıklı bir yaşam için elzemdir.
Sağlıklı, hareket dolu bir kış geçirmeniz dileğiyle…
2024
Fizyoterapist Mehmet Acet'in 'Kış Aylarında Hareketin Önemi' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)