Biz insanoğlu, birçok şeyin olduğu gibi, tıp doktorlarımızın-hekimlerimizin kadir kıymetlerini de yokluklarında anlar ve onların en küçük bir ihmal ya da hatalarını gördüğümüz veya yaşadığımızda da bazen yüzlerine karşı, bazen de arkalarından söylemedik lâf bırakmayız… Yani kendisi sağlam olan ya da herhangi bir hasta yakını olmayan kişiler doktorlara-hekimlere dair lehte veya aleyhte herhangi bir şey söylemezlerken; kendisi ya da bir hasta yakını olan bizler bazen doktorlarında bir insan olduklarını, dolayısıyla onlarında şahsî, âilevî ya da kurumsal problemleri olabileceğini düşünmez veya unuturuz. Ayrıca hekimlere olabileceklerinden ya da olduklarından daha fazla anlam yükler ve kendilerinden mucizevî müdahaleler, kesin teşhis, mükemmel tedâvi ve süper kurtarışlar bekleriz! Dolayısıyla da hekimlerin, kendisinin ya da yakınlarının hastalıklarının muhakkak tedavi edebileceklerine veya edilmese gerektiğine inanırız… Yani, şifayı verenin de verecek olanın da Cenab-ı Hakk, doktor veya hekimlerin ve ilaçların ise birer şifa vesilesi olduğunu unuturuz!
Geçtiğimiz haftaki ‘Mühendisler Günü’nde de yazmış ve bizim 2 büyük torunumuzun 2’sinin de üniversite puanları ikâmet ettikleri İstanbul’daki Tıp Fakültesini tuttuğu halde, yani doktor-hekim olmayı hak ettikleri halde mühendis olmayı tercih ettiklerini; sebebini sorduğumda da bana hekimliğin maddî mânevî yükümlülüğünün veya sorumluluğunun ağır olduğunu ve öyle ağır bir sorumluluğun altına girmek istemediklerini söylediklerini hatırlatmıştım! Bugünde hekimlerimizin kıymetleri ile ilgili bir tespitimi siz sevgili okurlarımla paylaşarak müşahhaslaştırmak, dolayısıyla da doktorlarımızın-hekimlerimizin önemlerini vurgulamak istiyorum:
Şöyle ki; sürekli okurlarımın, uzak yakın akrabalarımın ve gönül dostlarımın hatırlayacakları gibi, bendeniz geçtiğimiz yılın kasım ayının başında ve İstanbul’un Ümraniye İlçesindeki özel bir hastane de by-pass ameliyatı olmuş ve 5’i mecburi, 2’si de ihtiyâri olmak üzere 7 gün hastanede yatmış, sonra taburcu olmuş ve 1’er ay olmak üzere 2 ay İstanbul’daki 2 oğullarımın evlerinde kalarak Burdur’a dönmüştüm. Oğlanlarımın ve gelinlerimin bu 2-2,5 zarfında bana ve eşime gösterdikleri ihtimam, yakın ilgi ve alâkaları ayrı; hastanedeki anestezi uzmanlarının, uzman hemşirelerin, hasta bakıcılarının ve temizlik görevlilerinin bize gösterdikleri ilgi ve alâkaları; oğullarımızın tanıdıkları ve yakın dostları olan biri Kalp Cerrahı Doç. Dr. Oral Bey, biri Yrd. Doç. Dr. Kardiyolog Betül Hanım, biride uzman dahiliyeci ve kardiyolog Taner Bey olmak üzere 3 doktorumun 3’ünün de bana ve ailemize gösterdikleri ilgi, alâka, nezaket, nezafet, anlayış ve yaptıkları fedakârlık her türlü takdirin üzerindeydi. Ayrıca ‘yıllardır Burdur’da aile hekimliğimizi yapan Doktor Ertan Bey ile birlikte Devlet Hastanemizdeki doktorlarımızın tarafıma gösterdikleri ilgi ve alâka benim doktorlara-hekimlere ve sağlık görevlilerine olan sevgi ve saygımı bir kat daha artırdı…’ diyebilirim. Bütün bunları derken, ‘hiçbir hekim veya sağlık görevlisinden ilgisizlik, hattâ saygısızlık görmedim!’ diyemem! Ancak, istisnâları da kaide yapıp tüm hekim ve sağlıkçılarımızı kötüleyemem…
Benim genelde mesleğim gereği, özelde de bir vesileyle gidip gördüğüm kadarıyla, polikliniklere ve sağlık ocağı veya sağlık merkezlerine gelen hasta ve hasta yakınları ayrı, acil servislere her gün-her saat ağır ya da hafif yaralı, yani ya trafik ya da iş kazası geçirmiş kişiler ve yakınları, alkol ve uyuşturucu bağımlıları, kısaca problemli ve negatif yüklü insanlar gelir ve bu insanların tamamı doktorların davranışlarına, gözlerinin içine, hattâ mimiklerine bakarlar haklı olarak. Bütün bu olumsuzluklar karşısında moralini bozmadan, bıkmadan usanmadan ve korkmadan ya da çekinmeden bütün bilgisini, beceresini, tecrübesini ve enerjisini bakmakla yükümlü oldukları hastaları için harcayan bir acil doktoru veya sağlık görevlisi, en küçük bir hatası nedeniyle hasta yakınlarının sözlü, hattâ fiili saldırısına uğrar. Ve bütün bunlardan sonra evine yerine geldiğinde eşinden ve çoluğundan çocuğundan çok gün ya da gece boyunca uğraştığı hastalarını düşünür, yetmez uğradığı sözlü ve fiili darpların stresi içinde yatar kalkar!
Demem o ki, önce Tıp Fakültelerinden birini kazanabilmek için dershane dershane dolaşan yetmeyince de özel öğretmenler bularak özel dersler alan, zer zor kazandığı Tıp Fakültesinde 6 yıl teorik ve pratik dersler alan öğrenciler, sonra da pratisyen hekim olarak zorunlu hizmete atanırlar. Sonra da uzman doktor, doçent veya profesör olabilmek için çabalarlar! Yani bir hekim, ana sınıfında başladığı eğimini kendi sağlığı bozulana kadar sürdürür ki; pratisyen hekim olana kadar saçlarının yarısını ya döken ya da ağartan Hipokrat yeminli hekimler uzman, doçent ve profesör olana kadar da kendilerini ve ailelerini ihmal ederler, ama hastalarını ihmal etmez-edemezler!
Burada bir parantez açarak hekimlerimizin mesleğe başlarken yaptıkları Hipokrat yemininin yerine, mesleğinde zirve yapmış ve çığır açmış olan bir Müslüman-Türk Hekimin, meselâ ‘İbn Sînâ’ yemini yapmasının daha yararlı olacağını hatırlatmak isterim!
Velhâsıl-ı kelâm; hekimler önce öğrenci, sonra asistan, uzman doktor, doçent ve profesör olabilmek için büyük emek harcadıkları ve zahmet çektikleri gibi, bu unvanlardan birine sahip olduktan sonra da her gün yenilenen-gelişen ve güncellenen teknolojiye ayak uydurmak için var güçleriyle çalışırlar. Dolayısıyla da hastalarını yakından takip edebilmek, hastalıklarını zamanında teşhis ve tedavi edebilmek için çalışır çabalar ve en sonunda kendileri de hasta olarak meslektaşlarına ve hastanelere baş vururlar!
Hülâsâ-i netice; hastalarının canlarını korumak için kendi canlarından, aile ve çoluk çocuklarından fedakârlık eden tüm hekimlerimizin günlerini tekrar tekrar kutluyor, tamamına sağlık, sıhhat ve âfiyet dileklerimle birlikte herkese saygılar sunuyorum.
BENİ TÜRK DOKTORLARINA EMÂNET EDİNİZ…
K. Atatürk
HEKİM HASTALIĞI İYİLEŞTİRMEZ, HASTAYI İYİLEŞTİRİR!
İbn-i Meymun
BİR DOKTOR, AYNI ZAMANDA SIĞINABİLDİĞİMİZ
BİR LİMANDIR DA… Ve DOKTORLARIMIZ, UMUT
IŞIĞI VE ŞİFA KAYNAĞIMIZDIR… Anonim
HEKİM; HÂKİM OLURSA HEKİMDİR!
R. Necdet Evrimer
ÜMİTSİZLERE İLAÇ, RUHLARA DOKTOR YOKTUR!
İrvin D. Yalom
TIPTA DOKTOR, FELSEFE DE HASTA OLURSUN!
Peyami Sefa
2025
Taceddin Akbaş'ın ''Tıp Bayram Kutlu' tüm doktor veya hekimlerimiz mutlu olsun' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Allah 'Bu Millete' bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Devlet, PKK'ya ve uzantılarına 'Ya teslim olun ya da imha olmaya razı olun!' dedi' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Çamköy'ün 'iftiharlık' iftar programı tüm köy ve kasabalara örnek olmalı' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Her şeyimiz olan kadın ve kızlarımızın günleri kutlu, kendileri mutlu olsun' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Bazı televizyon kanalları mübarek Ramazan Günlerini dahi yiyip içme ve gülüp eğlenme şölenine çevirip milletimizim ahlakını bozuyorlar' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Trump'ın yönetimindeki Amerika Bitişik Devletleri; 'Amerika batık ya da bitik devletleri' olma yolunda ilerliyor!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Vestel'in CEO'su çalışanlarının Ramazanlarını kutluyor; Zorlu'nun CEO'su ise onu fırçalıyor!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Dünya mühendislik günü kutlu tüm mühendisler mutlu olsun' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Yeşilay'ın ve girişimcilerin haftalarını kutlarken 'Depremi de unutmayalım'' adlı köşe yazısı... Devamı
Bucak İlçe Sağlık Müdürlüğü, 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında emekli Uzman Doktor Lütfi Gökmen'i evinde ziyaret ederek kutladı.
Kahramanmaraş Özel Sular Akademi Hastanesi’nde, görevlerini fedakârca yerine getiren sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mart Tıp Bayramında sağlık çalışanlarıyla bir araya geldiği iftar yemeğine Düzce’den Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, Dr. Abdullah Akçil ve Hemşire Elif Yıldırım Kendirli katıldı.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesinde, 14 Mart Tıp Bayramı törenle kutlandı.
Malatya Gözde Sağlık Grubu’nda, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla hastane yönetimi, idareciler, doktor ve sağlık çalışanları iftarda bir araya geldi.
Düzce Valisi Selçuk Aslan, 14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle sağlıkçıları kabul ederek insan ve toplum sağlığını korumak için, gece gündüz demeden çalışan sağlık çalışanlarını tebrik etti.
Yorumlar (0)