Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu devam eden Mezopotamya Bölgesinin bilinen en eski manastırı olan Süryani Mor Kuryakos Manastırının kapılarını ziyaretçilerine açmasına az bir zaman kaldı.
TİGAD ve Batman Valiliği öncülüğünde gerçekleşen TİGAD Yeni Nesil Gazetecilik Çalıştayı sonrasında Batman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde düzenlenen kültür gezisi kapsamında Beşiri İlçesinde bulunan tarihi manastıra giden basın mensuplarına Batman İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet İhsan Aslanlı tarafından müdürlüklerince yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Aslan çalışmaların hızla devam ettiğini aksama olmaması halinde tarihte Mezopotamya'nın ilk manastırını Batman ve bölge turizmine kazandıracaklarını belirtti.
Dini merkez olarak kullanılan manastır Batman Bölgesinin bilinen ilk manastırı olarak kabul edilmektedir. Mimarisi ile birlikte kullanılan malzeme ve teknik açısından sonraki manastırların inşasına örnek teşkil etmiştir.
Bölgede uzun yıllar boyunca Süryani Cemaati tarafından piskoposluk merkezi olarak kullanılan manastırın edinilen bilgiler ışığında M.S. 5 YY’da yapıldığı ve bu nedenle Mardin deki Deyrulzafaran ve Midyat’ta ki Mor Gabriel (Deyr’ul Umur) Manastırı ile aynı dönemde inşa edildiği tahmin edilmektedir.
İlk çağdaki sınırları Dicle Nehrinin güney kıyısından başlayıp Suriye sınırına kadar uzanan ve dini yönetim açısından Hasankeyf’teki piskoposluğa bağlı olan bölgeye Turabidin denilmektedir. Süryani Hıristiyanları tarafından kutsal kabul edilen Turabidin bölgesinin en uç noktasındaki Mor Kiryakus Manastırı, bu bölgede yer alan 80’e yakın kilise ve manastır içinde önemli bir yer tutmaktadır.
Manastıra girişteki ana kapı üzerinde ve iç avluyu iki bölüme ayıran kemerli kapının üzerinde olmak üzere Süryanice yazılmış iki taş kitabe mevcuttur. İlk kitabede Haleb’li Salibo isimli bir şahıstan bahsedilmekte ancak, manastırın yapım tarihi hakkında bir bilgi verilmemektedir. Çünkü Süryani Hıristiyanları inşa ettikleri manastır ve kiliselerinde kullandıkları kitabeleri tarih veren bir belge olmasından ziyade, İncil’den insanlara mesaj veren dini içerikli birer ilahi metin olmasını hep tercih etmişlerdir. Bu manastırda görülen her iki kitabe de birer ilahi metindir.
4.yüzyılda Halep’ten Turabidin bölgesine gelerek insanları vaftiz edip Hıristiyanlaştıran misyoner keşişler, özellikle Kuzey Mezopotamya ovasına hâkim tepe ve kayalıklar üzerine manastırlar kurmayı bir gelenek haline getirmişlerdir. Kıra Dağının Kuzey Mezopotamya ovasına bakan doğu yamacına kurulmuş bulunan Mor Kiryakus Manastırı da böyle bir düşüncenin ürünüdür. Ancak bölgenin ilk manastırlarından biri olması ve inşasından sonra yeni manastırların açılmasına ön ayak olması açısından da çok önemlidir. Çünkü o devirlerde misyonerliğin kırsal alanlardaki öncüleri olan keşişler, ancak bu şekilde inşa ettikleri manastır ve kiliseler vasıtasıyla Hıristiyanlığın yayılmasında başarılı olacaklarına inanmışlardır.
Bu duruma göre Mor Kiryakus Manastırı, İlk çağ Hıristiyanlığın fetret devri olan 4.yüzyılda, yaklaşık M.S. 457 yılında yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü 4. Yüzyılda yapılan kilise ve manastırlarda çan kulesi yapma geleneği yoktu. Mor Kiryakus Manastırında da çan kulesinin bulunmayışı, yukarda verilen inşa tarihini doğrulamaktadır. Çünkü Manastır ve Kiliselerde Çan kulesi yapımı, sonraki yüzyılda İslamiyetin inkişafıyla birlikte yapılan ibadethanelere ilave edilen minarelerden esinlenerek gelenek haline getirilmiştir.
Osmanlı saltanatı döneminden günümüze kadar gelen ve azınlıklara gösterilen hoşgörüden dolayı İmparatorluk sınırları içinde kalan birçok yerdeki manastır ve kiliselerde devletçe yapılan tadilat ve onarımlar, Mor Kiryakus Manastırında da kendini göstermiştir. 17.yüzyılın sonuna kadar birkaç kez devlet tarafından onarılan Mor Kiryakus Manastırı, bu tarihte üst katın ilave edilmiş olduğu rivayet edilmektedir. Bu onarımlar esnasında Hasankeyf’ten taş ustaları getirilerek Mor Kiryakus Manastırında çalıştırılmıştır. Mor Kiryakus manastırı ile birlikte, Turabidin bölgesinin engebeli yapısı üzerine serpiştirilmiş olan bu gizemli ve eşsiz mimari güzellikteki manastır ve kiliselerin bugün için cemaatleri kalmadığından birçoğu metruk duruma düşmüştür. Ancak, başlı başına birer abide olan bu terk edilmiş anıtların tamamı Kültür Bakanlığınca tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Muhteşem Taş İşçiliği Kubbe
Batman Beşiri ilçesine bağlı Ayrancı Köyünde bulunan Mor Kiryakus Manastırı da tescilli yapılardandır. Yaklaşık 2500 m alan üzerine inşa edilen Mor Kiryakus Manastırı, dehlizlerle yeraltına uzanan bir yer altı katıyla birlikte 3 katlı bir yapıdır. Dıştan dikdörtgen planlı, içtende geniş iki kare planlı kapalı bir avlu ve bu avlunun etrafında kemerli payendeler in gerisinde odalar yer almaktadır.
Özellikle Manastır Patriğinin yatak odası olarak kullandığı oda tavanını oluşturan sekizgen dilimli taş kubbenin, yıldızlı haçların mimari yapısında, üstün bir sanat değeri vardır. Mor Kiryakus Manastırında, birbirine bitişik çok sayıda ve farklı ölçütlerdeki odaların mevcut olması, buranın bir ibadethane, medrese ve inziva yerinden oluşan bir külliye olduğu anlaşılmaktadır. Bu külliyede eğitimini tamamlayan ve papaz unvanını elde eden papazlar, Turabidin bölgesindeki diğer kiliselere eğitmen olarak atandıkları bilinmektedir.
1940 li yılların başına kadar faal olan ancak bu tarihten sonra son cemaati da manastırı terk edince, hiçbir Hıristiyan kalmamıştır. Manastırda bulunan bir asa üzerine oturtulmuş bir meleğin yüzünü tasvir eden, çevresi çıngırak biçimindeki yuvarlak yelpaze ile yaklaşık 100 kg. ağırlığındaki manastır çanı ve çok sayıda el yazması kitap ve İnciller ile manastıra ait değerli eserler, Midyat’taki Mor Gabriel Manastırına götürülerek koruma altına alınmıştır.
Kaynak: Heran Haber
Yorumlar (0)