3 Bin Yıllık Şehir nerede Hala ayakta mı Ziyarete açık mı

Dikkat çekici dairesel kentsel düzeni, şehrin antik ve stratejik planlamasını sergileyen, merkezi bir merkezden zarif bir şekilde yayılan radyal yollara sahiptir. Bu karmaşık geometrik tasarım, Hemedan'ın yüzyıllar boyunca nasıl geliştiğine dair büyüleyici bir bakış açısı sunuyor ve bu olağanüstü şehri tanımlayan tarihi derinlik ile kentsel gelişmişliğin uyumlu karışımını güzel bir şekilde gösterip modern Dünyada bir çok şehir planlamasına örnek teşkil etmektedir..

3 Bin Yıllık Şehir nerede  Hala ayakta mı  Ziyarete açık mı

3 BİN YILLIK ŞEHİR...
İran'da bulunan ve bir mücevher olan Hemedan, bu muhteşem havadan manzarasıyla büyülemeye devam ediyor. 3.000 yılı aşan zengin bir tarihe sahip olan Hemedan, dünyanın en eski şehirlerinden biri olarak gururla ayakta duruyor.
Dikkat çekici dairesel kentsel düzeni, şehrin antik ve stratejik planlamasını sergileyen, merkezi bir merkezden zarif bir şekilde yayılan radyal yollara sahiptir.
Bu karmaşık geometrik tasarım, Hemedan'ın yüzyıllar boyunca nasıl geliştiğine dair büyüleyici bir bakış açısı sunuyor ve bu olağanüstü şehri tanımlayan tarihi derinlik ile kentsel gelişmişliğin uyumlu karışımını güzel bir şekilde gösterip modern Dünyada bir çok şehir planlamasına örnek teşkil etmektedir..

 

Antik çağdan İslam çağına

İbn-i Sina'nın kabri
Bazı Asur kaynaklarında, şehrin kuruluşunun MÖ 1.100 yıllarına denk geldiği görülse de, tarihçiler şehrin kuruluşunun MÖ 3.000 yıllarına kadar dayandığını söyler.

Herodot'a göre şehir Kral Deiokes (MÖ 728-673) tarafından MÖ VII. yüzyılda Med İmparatorluğu'nun başkenti olarak kuruldu (Ekbatan adıyla). Kalıntılarından, ilk yerleşimin bugünkü Hemedan'ın güneydoğusunda Elvend'in sol tarafındaki Musallâ tepesinde yeraldığı anlaşılmaktadır. İçiçe yedi surla çevrili kent, Medler'in Bâbilliler'le birlikte Asurluları yenmeleri üzerine önem kazandı. Asurluların başşehri Ninevâ'da elde edilen ganimetler Ekbatan'ın güzelleştirilmesine harcandı ve özellikle Asur tarzında büyük saraylar yapıldı.

Ahamenî hânedanının gerçek kurucusu kabul edilen II. Kiros (MÖ 559-530) burayı kendine yazlık başkent olarak seçti. Kent bu dönemde gerek tahkimatı gerek devlet hazinesinin korunması bakımından büyük önem kazandı. Ahamenî saltanatına son veren İskender'in üs olarak kullandığı kent, İskender İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra da Part İmparatorluğu'nun (MÖ 256-MS 214) başkenti oldu.

İslam egemenliği
Sâsânîler döneminde önemini kaybeden Hemedan, Nihâvend Muharebesi'nden (642) sonra burada imzalanan barış antlaşması uyarınca İslâm Devleti'ne bırakıldı. Ancak, daha sonra halk isyan edip Arapları şehirden çıkarınca 645'te Cerîr bin Abdullah el-Becelî tarafından ve bu defa savaş yoluyla tekrar ele geçirildi.

Arap tarihçileri, Abbâsî halifeleri Emîn ile Memûn arasındaki iktidar mücadelesi sırasında uzun süre kuşatma altında tutulan (810) Hemedan’da, o dönemde Ahamenîler'den kalma birkaç sütun ile Elvend dağına açılan ve üstünde halkı soğuktan ve felâketlerden koruduğuna inanılan taştan bir aslan heykelinin yeraldığı görkemli bir kapıdan bahsetmektedirler. Burayı eski Medya (Cibâl) bölgesindeki yerleşim merkezlerinin en müstahkemi olarak tanıtan X. yüzyıl Müslüman coğrafyacıları, kenarları birer fersah uzunluğunda kare biçimindeki kentin önemli bir bölümünün Arap fethinden sonra inşa edildiğini, dört kapısı ve dört pazarıyla kalabalık varoşları bulunduğunu, çevresinin zengin su kaynaklarına ve bereketli topraklara, güzel bahçelere sahip olduğunu yazmaktadırarlar.[2]

Hemedan, 927'de İran'da hâkimiyet kuran Ziyârî Hanedanının egemenliğine geçti. Hemedan halkı 931 yılında Ziyârî Emîri Merdâvic bin Ziyâr’a karşı ayaklandılarsa da, isyan şiddetle bastırıldı. 955'te şiddetli bir depreme mâruz kalan kent 962 yılında ise büyük bir mezhep kavgasına sahne oldu. Bu gelişmeler sonucunda Hemedan nüfusu sürekli olarak geriledi. Ziyârîler'den sonra Hemedan Büveyhoğulları ve Kâkûyî hânedanları arasında el değiştirdi ve genellikle başkent kimliğini korudu.

Türk, Moğol ve Safevî hâkimiyetleri
Hemeden XI. yüzyılın ilk yarısından itibaren Türk kökenli handan/devletlerin egemenliğine girdi. Nitekim; kent ilk kez 1029 yılında Göktaş, Boğa ve Kızıl adlı komutanların komutasındaki Oğuzlar'ın istilasına uğradı. Dandanakan Muharebesi'nin (1040) ardından hızla İran'da egemenliklerini genişleten Selçukluların egemenliğine girdi ve yeniden gelişmeye başladı. XII. yüzyılın ilk yarısında Irak Selçuklu Devleti'nin başkenti oldu ve saray, medrese ve camilerle donatıldı. Bununla birlikte, 1136 yılında çıkan veba salgını kentin nüfusunu olumsuz yönde etkiledi.

Kent, Irak Selçuklu Sultanı II. Tuğrul'un Harezmşahlar Devleti'nin kurucusu Alâeddin Tekiş'e yenilmesi üzerine anılan devletin hâkimiyeti altına girdi (1194) ve İldenizliler'den Kutluğ İnanç'a verildi. Bununla birlikte adıgeçenin Harezmşah idaresine başkaldırması üzerine Tekiş 1196'da Hemedan'ı kuşatarak İnanç'ı öldürttü ve kenti de doğrudan Harezmşah topraklarına kattı.[3]

Harezmşahlar Devleti ile Moğol İmparatorluğu arasında 1220'de başlayan savaş sırasında 1221’de Cebe Noyan komutasındaki Moğol ordusu uzun bir kuşatma sonunda Hemedan'ı ele geçirerek tahrip etti ve halkının büyük bir kısmını öldürdü. Hülâgû Han burasını, Alamut Kalesi'nin zaptı ve Bağdat'ın işgali için giriştiği savaşlarda bir üs olarak kullandı. Kent İlhanlılar döneminde bir ölçüde imar gördü ve yeniden eski parlaklığını kazandı; bu hânedanın ikinci hükümdarı Abaka Han burada öldü. Keza İlhanlı işgalindeki Anadolu Selçuklularının İlhanlılar elinde rehin bulunan sultanlarından Gıyâseddin II. Mesud da ikinci defa tahta çıkıncaya kadar (1303) burada hapis kaldı. İlhanlılar döneminde Hemedan bir bilim ve kültür şehri olduğu gibi, aynı zamanda da çok önemli bir ticaret merkezi olmaya devam etti. Geniş İlhanlı İmparatorluğu’nun çeşitli noktalarından gelen ve Sultâniye şehrinde birleşen beş büyük ana ticaret yolunun "şehrâh-ı cenûbî" adındaki birincisi Hemedan üzerinden Bağdat'a ulaşıyor ve buna "Mekke yolu" da deniyordu.

Hemedan, İlhanlılar’dan sonra Celâyir Sultanlığı'nın (1340-1432) ve Timur İmparatorluğu'nun (1370-1507) eline geçti ve özellikle Timur'un seferleri sırasında çok zarar gördü. Daha sonra da sırasıyla Karakoyunlular (1375-1468), Akkoyunlular (1378-1508) ve Safevîler'in (1502-1736) hâkimiyeti altında kaldı.

Osmanlılar ve Safevîler arasında

Matrakçı Nasuh'un çizimiyle 16. yüzyılda Hemedan
Osmanlı İmparatorluğu'nun Safevî egemenliğindeki Hemedan'la ilgisi Kanuni Sultan Süleyman'ın Irakeyn Seferi (1534) sırasında oldu. Padişahtan önce Tebriz'e girerek İran'ın batısını ele geçiren Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa Padişaha gönderdiği bir arzda Hemedan'ı Osmanlı topraklarına bağlanan Irak-ı Acem'e bağlı sancaklar arasında gösterdi ve buraya 900.000 akçe has geliriyle Uluğ Bey Mirza'yı vali tayin ettiğini belirtti.[4] Bununla birlikte, seferin sonuçlanmasıyla Osmanlılar sadece Irak-ı Arab'da doğrudan yönetim kurdular ve Irak-ı Acem Safevîlerin elinde kalmaya devam etti. Dolayısıyla, Hemedan da kağıt üzerinde Osmanlı toprağı gösterilse de filliyatta Safevî idaresi sürdü.

1548 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu'na sığınan Safevî şehzadelerinden Elkas Mirza Kanuni Sultan Süleyman'ın İkinci İran Seferi öncesinde İran içlerine gönderildi. Kerkük'ten Hemedan üzerine yürüyen Elkas Mirza kenti ve Behram Mirza'nın sarayını yağmaladı.[5]

Hemedan 1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı sırasında ilk kez resmen Osmanlı topraklarına katıldı. Ciğalazade Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Safevî ordusunu 30 Ekim 1588'de Camasâb Muharebesi'nde mağlup ettikten sonra kente girdi. 1590 yılında imzalanan Ferhat Paşa Antlaşması'yla Safevîler Hemedan'ın Osmanlı toprağı olduğunu tanıdılar. Bununla birlikte, taraflar arasında 1603'te yeniden başlayan savaşın ilk yılında Hemedan yeniden Safevîlerin eline geçti. 1612'deki Nasuh Paşa Antlaşması'yla Osmanlılar bu durumu kabullendiler.

1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı sırasında 1630 yılında Bağdat'ı kuşatmakla görevlendirilen Hüsrev Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu bu harekâttan önce İran içlerine yürüyerek 9 Haziran 1630'da Hemedan'ı zaptettiyse de, yıkıma uğratmakla yetinerek Bağdat'a yöneldi. Kasr-ı Şirin Antlaşması (1639) uyarınca kent İranlıların elinde kalmaya devam etti.

Taraflar arasında 1723'te yeniden başlayan savaşta Kara Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu 29 Haziran 1724'te kuşattığı Hemedan'ı 1 Eylül'de ele geçirdi.[6] Osmanlılar ile İran'da hâkimiyeti ele geçiren Hotakîler arasında 1727'de akdedilen Hemedan Antlaşması'yla kentteki Osmanlı hakimiyeti tekrar tanındı. 1730'da yeniden başlayan savaşın başlarında Hemedan civarındaki Melayer Muharebesi'nde yenilen Osmanlılar Hemedan'ı da tahliye ederken, Eyyubizade Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu 1731'de Kürican zaferini kazanınca Hemedan'a yeniden girdi. Bununla birlikte; 1732'de imzalanan Ahmed Paşa Antlaşması'yla Hemedan yeniden Safevîlere bırakıldı.

Birinci Dünya Savaşı Osmanlılar ile Rusya'nın İran'ın batısında da çekişmesine sahne oldu. 1916 Mayıs'ında Albay Ali İhsan Bey komutasındaki Osmanlı XIII. Kolordusu Hanikin Muharebesi'nde Boratov komutasındaki Rus ordusunu bozarak takibe başladı ve 2 Temmuz'da Kirmanşah'ı, 10 Ağustos'ta (12 Aralık 1915'ten beri Rus işgalindeki) Hemedan'ı ele geçirdi ve karargahını buraya taşıdı.[7] Buna mukabil, 1917 yılında Bağdat yeniden İngiliz tehdidi altına girince 1 Mart 1917'de Hemedan Osmanlılarca tahliye edildi ve iki gün sonra yeniden Rus işgaline girdi.

İklim

Hamedan'da el yapımı ayakkabılar
Hamedan, Zagros Dağları'nın doğusunda yüksek bir konumda olmasına rağmen ılıman bir iklime sahiptir. Kuzeyindeki düzlük arazide yıl boyunca kuvvetli rüzgarlar eser ve kentin havasını yumuşatarak bol yağış getirir. Havası ılıman olsa da Hemedan oldukça soğuk ve bol kar yağışlı kışlar da geçirir. Sıcaklığın -30 geçtiği zamanlar görülür.


Hamedan iklimi
Aylar Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara Yıl
En yüksek sıcaklık (°C) 17,0 19,0 25,0 28,0 33,0 39,0 40,6 39,4 36,4 30,0 23,0 18,8 40,6
Ortalama en yüksek sıcaklık (°C) 2,0 4,3 11,5 18,1 23,9 30,9 34,9 34,2 29,8 21,9 13,7 5,9 19,3
Ortalama sıcaklık (°C) −4,6 −2,2 4,5 10,4 15,5 21,3 25,3 24,3 19,0 12,1 5,3 −0,9 10,8
Ortalama en düşük sıcaklık (°C) −10,5 −8,2 −2,1 2,7 6,4 9,8 13,9 12,8 7,0 2,5 −2,1 −6,6 2,1
En düşük sıcaklık (°C) −34 −33 −21 −12 −3 2,0 7,0 4,0 −4 −7 −14,5 −29 −34
Ortalama yağış (mm) 46,3 43,6 49,4 49,8 37,8 3,7 2,0 1,8 0,8 20,7 26,9 40,9 323,7
Kaynak: Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi[8]

Kültür

Baba Tahir'in kabri
Şehir tarih boyunca pek çok sanatçı ve edebiyatçı yetiştirmiştir ki bunda Hemedan'ın dünyanın en eski kentlerinden biri olmasının etkisi büyüktür. Bunlar arasında, 11.asırda yaşamış ünlü şair Baba Tahir ve Makamat yazarı Badi'ul-Zaman el-Hamedani sayılabilir. Ayrıca 2003 yılında Nobel Barış Ödülü'nü alan avukat Şirin Ebadi de Hemedanlı'dır. Iran's Cultural Heritage Organization adlı kurum, şehirde 207 adet kültürel miras listesine giren eser olduğunu bildirmiştir.

Hamedan yüzyıllar boyunca deri işlemeciliği,seramik ve el yapımı halıların en güzel örneklerinin verildiği şehir olmuştur.


Hamedan halısı
Günümüzde Hemedan
Hemedan halkı, kentin tarihi mirasıyla gurur duyar. Halkın başka bir gurur kaynağı ise İbn-i Sina'nın mezarının şehirlerinde olmasıdır. İlköğretim okulları, liseler ve şehrin üniversitesi onun adını taşır. Hatta dükkânlar ve iş yerlerine bile bu büyük hekimin ismi verilmektedir. Bouali Caddesi, şehrin merkezi ve eğlence bölgesidir.

Şehrin nüfusu varoşlarıyla birlikte 600.000'e yaklaşmıştır. Hemedan genellikle müreffeh bir kenttir. Kuzey bölgelerinde alt ve orta sınıf ya da işçi sınıfı, güney bölgelerinde ise üst orta ve zengin sınıf oturmaktadır.

Turizm
Hemedan'da eski bir kent olması dolayısıyla görülmesi gereken pek çok yer mevcuttur. Başlıcaları şunlardır:

İbn-i Sina mozolesi: Kendi adıyla anılan meydanda bulunan bu yapı, İran mimarisinin en eski binası olan Kavus Kümbeti örnek alınarak yapılmıştır.
Gencnâme Yazıtı: Darius ve Hoşayar zamanından kalan bu yazıtlar şehrin 5 km. batısında, Alvend Dağı'nın kayalıkları üzerine kazınmıştır. Her bir yazıt üç sütun ve yirmi satırdan oluşmaktadır. Antik Farsça, Babilce ve Antik İlamî dilinde yazılmışlardır.

wikipedi 

 

Bu içerik size ne hissettirdi?

  • 1
    SEVDİM
  • 1
    BEĞENDİM
  • 1
    ALKIŞ
  • 0
    ÜZÜLDÜM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM

Yorumlar (0)

Bu içerik ile ilgili henüz yorum yazılmamış

İlgili Haberler

Vali Baydar Bilgihan'dan Kremna Antik Kentine ziyaret
Bölgesel

Vali Baydar Bilgihan'dan Kremna Antik Kentine ziyaret

Burdur Valisi Tülay Baydar Bilgihan, Kremna Antik Kenti'ni ziyaret etti.

Septimius Severus Heykel Başı 60 Yıl Sonra Burdur'a Dönüyor
Bölgesel

Septimius Severus Heykel Başı 60 Yıl Sonra Burdur'a Dönüyor

Burdur Boubon Antik Kenti kökenli Septimius Severus heykel başı, Danimarka’daki Glyptotek Müzesi’nden Türkiye’ye iade edildi. İşte detaylar!

Eğirdir’de yılkı atları ve Antik Kentin büyüleyici manzarası
Bölgesel

Eğirdir’de yılkı atları ve Antik Kentin büyüleyici manzarası

Isparta'nın Eğirdir ilçesindeki Adada Antik Kenti'nde serbestçe dolaşan 12 yılkı atı, dronla görüntülendi.

Tripolis Antik kentinde 4. yüzyıla ait kamu yöneticisinin heykel başlığı gün yüzüne çıktı
Bölgesel

Tripolis Antik kentinde 4. yüzyıla ait kamu yöneticisinin heykel başlığı gün yüzüne çıktı

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Denizli’deki Tripolis Antik Kentinde yapılan kazılarda, milattan sonra 4'üncü yüzyıla tarihlenen üst düzey bir kamu yöneticisine ait heykelin eksik kalan başının gün yüzüne çıkarıldığını bildirdi. Detaylar haberimizde..

Bu çeşmeden 1800 yıl sonra yeniden  su akmaya başladı
Bölgesel

Bu çeşmeden 1800 yıl sonra yeniden su akmaya başladı

Antalya’da Perge Antik Kenti’nde 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırıldığı düşünülen Kestros Çeşmesi yeniden akmaya başladı.

Isparta Yalvaç’ta Roma çağı’ndan kalma su kemerleri her türlü şartlara rağmen   hala ayakta duruyor
Bölgesel

Isparta Yalvaç’ta Roma çağı’ndan kalma su kemerleri her türlü şartlara rağmen hala ayakta duruyor

Isparta Yalvaç ilçesinin Antiokheia şehrinde Roma Çağı'na ait su kemerleri günümüze kadar ulaşmayı başardı.