Yaşamasam bilmezdim belediye başkanlığının bu kadar zor ve karmaşık olduğunu…
Kolay iş yok elbette.
İşini ciddiye alan insan için her iş önemlidir ve doğal olarak zordur.
Belediye başkanlığı ise çok farklı bir iş. Günlük olarak önünüze gelen işlerin çoğunun bir standardı yok. Hatta bazıları hayatta belki de ilk defa duyduğunuz konular. Ama vatandaş çözüm için kapınızı çalar.
Başkan seçildiğimiz aylarda Antalya’da bir eğitim seminerine katılmıştık. İçişleri Bakanlığından gelen yetkili, belediye başkanının görevlerini anlatacaktı. Önce şöyle bir durdu sonra dedi ki:
“Yahu biz belediye başkanının görevi olmayan konuları saysak daha kolay olur herhalde. Göreviniz o kadar çok ki!.”
Mesleğimiz doktorluk ya…
Bu söz beni yıllar öncesine yani öğrencilik dönemine götürmüştü. Nöroloji dersindeydik. Konu da baş ağrıları…
Hocamız “önce bir etyolojiden (nedenlerinden) bahsedelim” dedi. Biraz düşündü sonra: “O kadar çok sebebi var ki nerdeyse baş ağrısı yapmayan hastalık yok” dedi. Yine de şöyle bir göz atalım isterseniz dedikten sonra bir de baktık 200 ün çok üstünde neden var.
Biz yine belediye başkanlığına dönecek olursak…
Belediye başkanının görevi olmayan iş yoktur efendim. Vatandaşlar diğer resmi dairelerde çözemedikleri işlerin çözümü için bile başkanın kapısını çalarlar.
En zoru da nedir bilir misiniz?
“Sizin işinizin olması mümkün değil. Çünkü kanuna tamamen aykırı. Bunu yaparsak suç işlemiş oluruz,” dediğinizde şöyle söyleyenler çıkabilir:
“Başkanım isteseniz siz yaparsınız da… Ama istemiyorsunuz besbelli.”
Bir anı…
2016 yılında zorlu bir kış yaşadı Gölhisar. Dağlarda yaşayan zavallı bir çok kuş ilçeye indi, yem ve su bulabilmek için. O zaman bazı (merhametli) vatandaşlarımız bu kuşlar için yemlik ve suluklar koymamızı istediler. Biz de hemen siparişi verdik ama ne yazık ki aparatlar yapılıp geldiğinde mart ayının 15 i olmuştu.
Sokak hayvanlarının ve özellikle köpeklerin her türlü sorununun belediye başkanına yansıdığını ondan hesap sorulduğunu da bilmeyeniniz yoktur sanırım.
Bebekler doğduğu zaman “Hoş Geldin Bebek” projemiz gereği onları ziyaret ediyoruz. Ehh, Rahmeti Rahmana kavuşmuş insanlarımızın mezarlıktaki son görevine de katılırız çoğu zaman…
İşte bu bilgiler ışığında ben belediye başkanını şöyle tarif ediyorum efendim:
“Gökte uçan kuştan yerde yürüyen köpeğe, annesinden yeni doğmuş bebekten kabrine konan cenazeye kadar bir çok canlının kendisinden hizmet beklediği insan… “
Haksız mıyım?
Şimdi de fıkra gibi bir anı…
Bir gün belediyede otururken sekreter hanım kapıyı çaldı:
“Başkanım iki kız çocuğu sizinle görüşmek istiyor.”
“Buyursunlar” dedim.
Biraz utangaç ve mahcup mahcup bakan iki kız çocuğu içeri girdi. Yedinci sınıfta okuyan büyük olanı seçim çalışmalarından beni tanıyormuş. Küçük olan da beşinci sınıftaymış.
Büyüğü ağlamaklı bir sesle:
“Başkanım biz aynı okulda okuyoruz ve ikimiz de aynı oğlanı seviyoruz ne olur bize yardım edin…” demez mi!..
Buyrun burdan yakın…
Başkansan çöz bakalım bu çocukların sorunlarını. Durma hadi!
Yorumlar (0)