BİRİSİ LÜTFEN ŞAKA ŞAKA DESİN !
MHP lideri sayın Devlet Bahçeli'nin terörist başı katil Öcalan hakkında yapmış olduğu açıklamaların yansımaları devam ediyor.
Hatırlayacak olursak eğer; sayın Bahçeli, Öcalan'ın " umut hakkı " adlı yasal düzenlemeden faydalanarak, Pkk nın terör faaliyetlerini sonlandırdığını ilan etmesini ve meclise gelerek bir konuşma yapmasını istemişti.
Bu çağrının ardından Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğanın Bahçeli'nin konuşmasına destek açıklamaları gelmiş, CHP lideri sayın Özgür Özel'de "eğer terör bitecekse ; neden olmasın" tarzında ifadelerde bulunmuştu.
Günlerdir yapılan bu tartışmaların ardından dün itibariyle, Dem Parti Adalet Bakanlığının özel izniyle terörist başını İmralı'da ziyaret ederek Öcalan'la görüşmüş, terörist başının görüşlerini yazılı bir şekilde açıklamıştır.
Dem Parti heyetinin yaptığı yazılı açıklamada örgütün elebaşısı Öcalan'ın "gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım" dediği aktarıldı.
Yani cani Öcalan, böyle bir çağrıya tabiri caizse; " etekleri zil çalarak " karşılık veriyor ve her türlü işbirliği için hazır olduğunu söylüyor.
Tüm yaşanan bu olağanüstü hadiselerden sonra sormak gerekmiyor mu ?
-sayın Bahçeli durup dururken neden böyle bir açıklama yapma gereği duydu ?
-Ülkemizde (çok şükür) Pkk'nın operasyon yapma kabiliyeti ortadan kaldırılmamışmıydı?
-Ülke içinde bulunan bir kaç pkklının ayakkabı numarasına kadar her türlü bilgisine sahip değilmiydik ?
-Mhp liderinin yaptığı Öcalan çağrısı sonrası gerçekleşen " TUSAŞ " saldırısıyla topluma ve devlet otoritesine verilmek istenen mesajı nasıl algılamalıyız ?
-Sayın Bahçeli’nin yaptığı bu çağrıyla Suriye'de gerçekleşen hadiseler arasında nasıl bir ilinti kurulabilir?
-Sayın Bahçeli çok önceden Suriye'de olacak gelişmeleri bildiği için mi böyle bir çağrıda bulundu ?
-Pkk'nın en zayıf döneminde böyle bir çıkışın yapılması çok ilginç değil mi ?
TÜRKİYE' DE FEDARATİF SİSTEM İÇİN DÜĞMEYE Mİ BASILIYOR ?
İsterseniz benzeri sorularla daha fazla zaman kaybetmeden asıl konumuza gelelim.
Biliyoruz ki;
Yaklaşık yarım asırdır başta ABD olmak üzere Siyonist İsrail ve batılı müttefikleri Türkiye' nin bir an önce " fedaratif sisteme " geçmesi için uğraş veriyorlardı. Pkk'nın kurulma gayesi de asıl bu sebebe dayanır.
Yani terör belasına düçar edilmiş Türkiye, binlerce evladını, can ve mal güvenliğini kaybetsin, milyarlarca dolar ekonomik zarara uğrasın isteniyordu.
Onların planlarına göre;
Türkiye'nin, " tarihi şark Projesi " kapsamında darmadağın olması için önce federasyon adı altında bölünmesi gerekiyordu.
Ve bu hedeflerine adım adım yürüyor gözüküyorlar. Kuzey Irak'ta kurulan Kürdistan federasyonundan sonra Kuzey Suriye'de de benzeri bir Kürdistan'ın tesisi gündeme gelecektir.
Ardından merkezi Diyarbakır olan Güneydoğu illerimizi kapsayacak bir fedaratif Kürdistan hedeflenmektedir.
Göreceksiniz Dem Parti ve Öcalan ayrılıkçı, kabul edilemez bir çok istekle masaya oturacaklardır.
Korkumuz odur ki ;
Bize şöyle bir teklif yapılmış olabilir.
Bu kurulacak 3 fedaratif Kürdistan'ı sizin idarenize verelim. Türkiye bu sistemle hem sınırları içinden, hem de komşu devletlerden gelebilecek terör saldırılarına son verecek ve böylelikle 40 / 50 yıldır uğraştığı terör belasından kurtulacak üstelik sınırları da genişleyerek daha büyük, daha güçlü bir devlet haline gelecektir.
Olaylar kanaatimce tekerrürden ibaret gibime geliyor.
Rahmetli Özal döneminde de Irak işgal edilirken aynı vaatler verilmişti. Güya;
-"bir koyup üç alacaktık !"
Neticede neler oldu anımsayalım. Bir koyup üç almayı bırakın, koyduğumuzu dahi alamamış, Kuzey Irak'tan gelen Pkklılarla terör örgütü sınırlarımızda rahatça organize olmuş, örgütün güçlenmesine ve kitlesel saldırılarına neden olunmuş, ordumuz ve silahlı kuvvetlerimizin verdiği kayıplar yanısıra binlerce sivil, masum vatandaşımızın şehit edilmesine yol açılmıştır.
Federasyon sistemi Türkiye için,
-"İdam fermanının ilanı " olur Allah korusun !..
Federasyon sonrası " self detarminasyon " gelir ki, bu kendi elimizle ülkemizi parçalamak demektir.
Birlesmiş Milletler Self determinasyon ilkesi nedir?
Self determinasyon, bir halkın coğrafi sınırlarını, politik durumunu veya kendi geleceğini diğer devletlerden bağımsız olarak kendisinin özgürce belirlemesi olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir anlamı, bir ülkede yaşayan halkın başka bir devlet etkisi olmaksızın yönetimi hakkında karar vermesidir.
Hatırlayalım benzer ilkeler ışığında Yugoslavya fedarasyonu parçalanmış bünyesinden tam 7 devlet doğmuştu.
Türkiye'nin benzeri sürece girebilmesi için öncelikle ülkemizin, " milliyetçi, muhafazakar dinamiklerinin paramparça edilmesi, ardından en güçlü mukavemet edecek kitlelerin pasifize edilmesi gerekiyordu.
AK Parti' den sonra; Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla da milyonlarca ülkücü - milliyetçi - vatansever kitlelerin aynı şekilde direncinin kırılması hedeflenmiştir diye düşünüyorum. Çünkü MHP gibi çizgisinde, milliyetçi söylem ve eylemler olan, şehit cenazelerine en çok sahip çıkan bir kitle hareketi, biçilmiş kaftan olarak seçilmiştir. Ve hakikaten de müthiş isabetli bir hamle olarak karşımıza çıkıyor .
" Bizim liderimiz yanılmaz, bilge lider, vardır bir bildiği..." gibi söylemlerin peşine takılmak ne kadar akılcı ve gerçekçi olur ?
Tarihi gerçekler ve siyasi gelişmeler, mevcut konjektör maalesef başka şeyler söylüyor.
Son gelişmelere baktığımızda inanasımız gelmiyor. Aklımız, mantığımız ve vicdanımız almıyor.
Şehit cenazeleri, feryatlar, gözü yaşlı analar, babalar, eşler ve öksüzlerin bayraklı şehit tabutlarına sarılmaları, binlerce kişinin tekbirleri geliyor gözümüzün önüne.
Devlet erkanının nutukları, kahrolsun pkk, Kahrolsun Apo ! sloganları geliyor yeniden kulağımıza..
Ne yani şimdi:
" - Kahrolsun Apo !" yerine;
-" yaşasın Apo ! " diye mi haykıracağız !?
Öcalan denen caniyi affetmek siyasetin uhdesinde değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir demokratik, hukuk devletidir.
Yüce Mahkemelerimiz zaten hükmünü vermiştir.
İdam cezasının affı dahi affedilemez aslında.
Öcalan' ı affetmek, binlerce şehidimizin ruhunu sızlatır. Arşı titretir. Onların emanetine ihanet olur. On binlerce şehit yakınını hiçe saymak, verilen onca mücadeleye, dağda, mağarada, mayınlı arazilerde, onca olumsuz şartlarda terör kurşunlarıyla yaralanan, elini, ayağını, gözlerini kaybeden gazilerimize yazık olur !..
Ayrıca şimdi anlıyoruz ki;
Terörist başı katil Öcal bu günler için bize teslim edilmiş !
Meğer O da BOP' un bir parçasıymış.
Hem de çok önemli bir parçası..!
Ne dersiniz..?
Lütfen bu yaşadıklarımızın bir şaka olduğunu birileri söylesin...
Yada bir rüya olsun uyandırsın bizleri..
2025
Bülent Okunakol'un 'Oynatmaya az kaldı!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Bülent Okunakol'un 'Katil Öcalan'ı affedenleri bu millet asla affetmez! Bu yolun sonu Kürdistan'a çıkar' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Birisi lütfen şaka desin!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Gölhisar Devlet Hastanesi'nde eksik uzman hekim konusunda değişen bir şey yok!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Suriye'de her yol İsrail'e çıkıyor(demiştim)' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Suriye'de olanları doğru şekilde okuyabilmek! Her yol İsrail'e çıkıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Suriye'de iç savaş ve çağrışımlar' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Cakarta'da Osmanlı Torunu ve Avusturya'da ben' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Bülent Okunakol'un '24 Kasım Öğretmenler Günü'nde saygıdeğer Öğretmenlerimize bir çağrı' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)