Çağımız dünyasında ülkeler artık silah zoruyla değil; en başta ekonomik güç ile zapt ediliyor. Emperyalistler parasal imkanlarıyla çökerttiği devletlere borç vererek boyundurukları altına alıyor. O devletleri siyasi ve ekonomik alanlarda istedikleri kararları aldırarak toplumsal çöküşü hazırlıyorlar.
Onun için;
bugün dünya sermayesinin temsilcileri olan Yahudiler der ki;
-"asla borç almayacak ama borç vereceksin !"
Ekonomik kriz içinde olan bir memleketin insanlarının mesut olması, sağlıklı bireyler olarak yetişmesi düşünülemez. Bu gün ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, doğrudan ailemizi hedef almış, toplumsal huzur ve barışı tehdit etmektedir. Her geçen artan ahlaki, vicdani duyguları karartan, gayri meşruluklar, işsizlik, hırsızlıklar, vurgunlar, yolsuzluklar, her dem azalan, insana, adalete ve devlete olan güven duygusu, cinayetler, dağılan onbinlerce yuva, yüzbinlerce sorunlu evladımız..
Bu sorunların sosyolojik, psikolojik ekonomik vs..sebebleri olabilir.
Devamlı artan seküler dünya görüşü nedeniyle insanların da ihtiyaçlarında büyük bir değişim ve gelişim yaşanmakta. Artan ihtiyaçlar aynı zamanda manevi açlığıda körüklemekte...
Türkiye 'de son yıllarda uygulanmakta olan yanlış ekonomik politikalar sonucu; toplumsal huzur ve güven öyle bir hale gelmiş ki; artan cinayetler, boşanmalar, iflaslar, icra takibine maruz kalmış milyonlarca insanımızla karşı karşıyayız (!.......)
Mevcut ekonomik sistemle zengin, daha zengin,
fakir daha fakir olmakta...
Fuzuli harcamalar, rantabıl olmayan yatırımlar, israf ekonomisinin getirdiği sonuçlar.
Getirilen ağır vergiler, artan cezalar, sağanak sağanak gelen zamlar!..
Boşalan hazineyi gene fakirin sırtından doldurma politikası.
Pekala halktan alınan bunca gelir nereye gidiyor dersiniz?
Kâr garantili köprüler,tüneller, yollar, şehir hastaneleri ve hava limanları dolar bazında birer kara delik gibi milli geliri yutmakta...
Kur Korumalı Mevduat hesapları da cabası olup devlete milyar dolarlara mal oldu.
2003-2023 yıllarını kapsayan son 21 yılda Türkiye faize 563 milyar ödedi. 2023’te 28,4 milyar dolara ulaşan faiz ödemesinin 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer olduğunu söyleyebiliriz.
563 milyar dolar ne kadar korkunç bir rakam değil mi?
Bu parayla bu ülkede neler yapılabileceğini bu sütunlara yazmaya kalksak saatler alırdı sanırım.
2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek. Hedeflerden şaşılırsa bu oranın daha da artabileceği söyleniyor.
TBMM’de kabul edilen bütçeye göre hükümet 2024 yılında 11 trilyon 89 milyar lira harcama yapacak.
Bunun 1 trilyon 254 milyarı faiz harcamasına gidecek. Yani bütçeden harcanacak her 100 liranın 11,3 lirası faize gidecek.
İktidar 2024 yılında 8 trilyon 437 milyar lira gelir elde etmeyi planlıyor. Bunun 7 trilyon 408 milyar lirası vergilerden toplanacak. Bu durumda toplanan vergilerin yüzde 16,9’u faiz harcamalarına gidecek. Bu hükümetin 2023 yılı hesaplarına dayanıyor. Bütçe hedeflerinin şaşması durumunda vergi giderlerinin artabileceği endişesi var.
Tüm bu veriler ışığında düşünürsek eğer; ödediğimiz vergilerin nerelere gittiğini rahatlıkla anlayabiliriz.
Yani vatandaş, vergi, ceza ve ağır zamlarla sınanmaya devam edecek gibi duruyor.
Çünkü gelirlerimizde olağanüstü bir artış olması dahilinde bir rahatlama söz konusu olabilir.
Bunca ağır borç ve faiz batağı yanında; yukarıda saydığımız etkenler çerçevesinde bütün yük gene fakirin sırtında vurulacak.
Kısacası devlet fakirden alıp,zengine vermeye devam edecek.
Bunca yüksek borç, faiz, kkm hesapları yanında bir de garanti gelirli köprüler, yollara, tünellere,hava limanlarına, şehir hastanelerine dolar bazında yapılan ödemeler için gene garibim vatandaşa başvurulacak.
Tasarruf tedbirleri mi?
Sadece zavallı halk için geçerli.
Zirvelerde eski hamam. Eski tas !..
İsraf politikalarında değişen bir şey yok !.
Öyle bir tuzağa çekilen bir ekonomik politikamız var ki;
Faizleri aşağıya çekseniz,döviz fırlayacak !
Dövizi serbest bıraksanız faizden çıkış başlayacak. Yüksek faiz kârı için ülkemize gelmiş spekülatif ( vurguncu) sermaye bir gece de mevduatını dövize çevirip ülkeyi terkeder ki Allah korusun o zaman yandık demektir !
Yüksek devalüasyon!
Yüksek enflasyon !..
Çözüm; bütce açığını dengelemek, maliyetleri düşürmek, üretim artırıcı tedbirler, istihdam endeksli yatırımlar ve kesinlikle israfı sıfırlamak...
Duamız, devletimizi, ekonomimizi, idare edenler başarılı olsunlar. Basiretli davransınlar, isabetli kararlar alsınlar ve bir an önce bu zor günlerden kurtulalım.
Çünkü başka bir Türkiye yok !..
Son olarak yazımızı peygamberi bir dua ile bitirelim.
"Allah'ım, yoksulluk fitnesinin şerrinden, küfür ve yoksulluktan sana sığınırım. "
2024
Bülent Okunakol'un 'Suriye'de iç savaş ve çağrışımlar' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Cakarta'da Osmanlı Torunu ve Avusturya'da ben' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Bülent Okunakol'un '24 Kasım Öğretmenler Günü'nde saygıdeğer Öğretmenlerimize bir çağrı' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Sensin can öğretmenim' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Ne Mutlu Türk'üm Diyoruz ! Ama... Ne Kadar Mutlu Bir Türk'üz ?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Gölhisar derbisini Gölhisar Belediyespor kazandı' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Ah Filistin Vah Müslüman!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Ülke gündemi toz-duman katil Öcalan bahane gündem şahane!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Ülke gündemi toz - duman ve bozulan ezberler ! - 1 -' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Diyanetin son Cuma Hutbesi ve kısas üzerine' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)