Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump ile telefonla görüştü. Güvenli Bölge teşkili hakkında mutabakata vardıklarını açıkladı. Bu mutabakat ABD Başkanı Trump’ın, “Kürtlere saldırırsanız ekonominizi mahvederiz” diyerek, Türkiye’yi tehdit ettiği çirkin ve rencide edici tiviti sonrası gerçekleşti.
ABD’nin istediği güvenli bölgenin PKK-YPG’yi korumaya dönük olacağı açık. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, “DEAŞ’la mücadelede yer alan müttefiklerin korunacağını” ifade etti. Müttefikten kastı da PKK/PYD/YPG idi.
Türkiye’nin de sınırımızdan 30-35 kilometre derinlikte bir bölgenin güvenli hale getirilmesi konusunu kabul ettiği anlaşılıyor.
Türkiye 2014 yılından bu yana güvenli bölgeler oluşturarak Suriyelileri kendi topraklarında tutmayı amaçlamıştı. Ama şimdi şartlar çok değişti. Orada Suriyeliler değil, ABD’nin himaye ettiği PKK/PYD/YPG var.
Çok riskli ve tehlikeli bir sürece girdik.
***
ABD’nin 1896 yılında yapılan kongre zabıtlarında yer alan hedefi halen devam ediyor:
“Osmanlı İmparatorluğu adındaki devlet yıkılmalı ve sınırları yeniden çizilip, “Türkiye Birleşik Devletleri” adıyla eyaletler kurulmalıdır.”
Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası hukukta tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşmasını parlamentosunda onaylamayan tek devlet ABD’dir.
Suriye ve Irak’taki olayların temelinde İsrail’in güvenliği ve ABD’nin “Kürt Devleti” kurdurma projesi yatar.
Dünyanın en önemli doğal kaynaklarının bulunduğu bu bölgede petrol, doğalgaz, su, bor, toryum gibi kaynakların kontrolünü elinde tutmak istiyorlar.
Bu amaçla bölgede kendi kontrollerinde bir Kürdistan kurulmasına çalışıyorlar. “Büyük Kürdistan” Irak, Suriye, İran ve bir parçası da Türkiye’den koparılacak topraklarda kurulacak şekilde kurgulanmış.
Kuzey Irak’ta Barzani Devletinin kuruluşu da böyle bir güvenli bölge ilanı ile başlamıştı. 32 ilâ 36. Paraleller arasını “Uçuşa Yasaklı Güvenli Bölge” ilân ettirerek orada “Çekiç Güç” adı altında asker konuşlandırması ile “Kürdistan” dedikleri devletçiği kurdurdular.
“Güvenli Bölge” oluşturulursa, yakın gelecekte bu defa Suriye toprakları içinde, Kürt Devletinin ikinci parçası kurulacaktır.
*************************************
BUNLAR DA TUTAN HEDEFLERDEN Mİ?
Maliye ve Hazine Bakanı damat Berat Albayrak “ekonomik hedefleri tutturduk” müjdesini verdiğinde “acaba biz mi yanılıyoruz?” şüphesine kapıldım. Sevinmeye çok ihtiyacımız vardı, verilen müjde adeta ilaç gibi gelebilirdi.
Ama etrafımızda olan bitene bakınca ve basına yansıyan bazı rakamları birlikte değerlendirince Bakan Bey’in müjdesiyle kabaran sevincim kursağımda kaldı.
Acaba aşağıdaki rakamlar da “tutan hedefler” arasında mıydı?
***
375 bin vatandaşımız “MERNİS” denen vatandaşlık bilgi sisteminden adını sildirmiş. Adres sisteminde olmadığı için oy kullanamayacak. 375 bin kişinin haklarında açılan icra takiplerinden kaçmak için kayıtlarını sildirdiği belirtiliyor…
***
Yeni açıklanan Cumhurbaşkanlığı kararına göre, kuru soğandan sonra, domates konservesinin de gümrük vergisi sıfırlandı. 25 bin ton domates konservesi ithal edilecek. Ayrıca Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) buğday, arpa, mısır, pirinç ve kuru baklagil için sıfır gümrük vergili ithalat yetkisi verildi.
Son 16 yılda Türkiye’nin ekilip dikilebilir verimli arazilerinden Marmara Bölgesi kadar bir alanın artık işlenmediği ve kendi kaderine terk edildiği bildiriliyor. Dünyanın en verimli tarım arazilerinin terk edilmesinin bedelini ileride daha da ağır hissedeceğiz.
Haziran seçimleri öncesinde gezdiğimiz köylerimizde (özellikle Kandıra köylerinde) 50 yaş altında insan sayısı 3 veya 4 kişiyi geçmiyordu.
Yaşı 40 civarında olan bir köylü kardeşimiz, “biz burada tarım ve hayvancılığı bilen son nesiliz. Bizim çocuklarımız artık istese de çiftçilik ve hayvancılık yapamazlar, çünkü bilmiyorlar” demişti.
Tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ülke durumundan, 16 senede geldiğimiz nokta en çok tarım ürünü ithal eden ülke haline geldik.
İlgili bakanın “paramız var ki ithal edebiliyoruz” savunması da ne kadar ciddiyetsiz bir yönetime ülkeyi teslim ettiğimizin işareti.
***
2018 yılı Aralık ayında kredili konut satışları %79 oranında düştü. İnşaat satışlarını artırmak için hükümetin aldığı tedbirlerin yetersiz kaldığı anlaşılmakta. İflas eden ve konkordato talebinde bulunan inşaat şirketleri ve sektöre yardımcı işkollarında faaliyet gösteren şirketlerin durumu berbat.
Genel olarak ticaret hacmindeki daralmanın bir ölçüsü olan KDV ve ÖTV gelirlerindeki azalma devam ediyor: KDV gelirleri %63,9, ÖTV gelirleri ise %11,4 düştü.
***
Ekonomideki sıkıntının en yıpratıcı etkisi işsizlik alanında kendini gösteriyor. TÜİK’in makyajlanmış resmi kayıtlarına göre bile gerçek örtülemiyor:
2018’in Nisan ayında resmi işsiz sayısı 3 milyon 86 bin iken, Ekim ayında bu sayı 3 milyon 788 bin olmuş. Yani ortalama olarak her gün 3 bin 300 vatandaşımız işini kaybetmiş.
İşini kaybedenlerin evinde aş değil, dert pişer. Bu yarayı sosyal yardımlarla kapatamazsınız. İşsiz insanların evinde huzur, ocağında bereket kalmaz. Evlerdeki huzursuzluk ve bereketsizlik ülkeye yayılır.
Sosyal problemlerin, boşanma oranlarının, suç işleme rakamlarının, ahlaki zafiyetlerin artacağından şüphe etmeyiniz.
Ruhittin Sönmez
17 Ocak 2019
2024
Ruhittin Sönmez'in 'ABD'nin Türkiye ve Kürdistan planı' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Kılıçdaroğlu'nun mahkemede anlattıkları' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin SÖnmez'in 'Kürt sorunu var mı, siyasi çözüm ne demek?' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Yapay zeka köşe yazılarımı değerlendirdi' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Bahçeli Öcalan'ı meclise getirmekte kararlı' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Bahçeli'nin Öcalan'lı çözümü iptal mi edildi?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Cumhuriyet ve demokrasi' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Bahçeli, Çakıcı, Cübbeli'den ses var, Erdoğan suskun' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Çok şey değişecek İnşallah Türkiye değişmez!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Çözüm sürecinden de ötesi' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)