Bu ülkede Anayasa çiğnenebilir. "Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir" kuralını çiğnemenin yasal ve ahlaki bir yaptırımı yoktur.
Anayasa Mahkemesi kararları çiğnenebilir. "Ben AYM'nin kararına saygı da duymuyorum, uygulamıyorum da" denebilir.
Kanunlar çiğnenebilir. Kanunları çiğneyenler için infaz affı, imar affı, vergi affı gibi aflar getirilebilir.
Kur'an hükümleri çiğnenebilir. Siyasi mitinglerde elde Kur'an gösterilerek propaganda yapılabilir.
Kur'an-ı Kerim'in, devlet yönetimi için belirlediği ve temel Anayasa İlkeleri niteliğindeki hükümleri çiğnenebilir. "Şura/ istişare/ meşveret (ortak akıl), Adalet ve Liyakat (işi ehline vermek)'' şeklinde özetlenen İslam'ın temel ilkelerine aykırı bir yönetim sergilenebilir. Bu ilkelere aykırı bir yönetim tarzı savunulabilir.
Dindar insanların inandığı değerlerle dalga geçilebilir. "Bakara makara" diye dalga geçenler büyükelçi bile yapılabilir.
Anayasa hükmü gereği edilen "yeminler" çiğnenebilir. "Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağına" dair edilen yeminler unutulup Yunanistan'ın Ege'deki 20 adamızı işgaline sessiz kalınabilir. "Herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağına" dair edilen yeminlere rağmen kendi partisi ve yakın çevresi dışındakiler adeta hasım görülebilir.
Devleti yönetenler açısından önceki sözleri her zaman çiğnenebilir. Dün söylenen sözlerin tam tersi söylenebilir. Ettikleri sözler yüzünden birbirlerinin yüzüne bakamayacak durumda olanlar el ele, göz göze yol yürüyebilir. Gerekirse "20 yıllık günahlara ortak olunur", gerekirse "Harun gibi gelip Karun olanlara" hizmet edilir.
"Kamu hakkı" çiğnenebilir. Ulufe dağıtır gibi, yandaşlara kamu yatırımları ihalesiz olarak paylaştırılabilir. Kamu İhale Kanunu 200 defadan fazla değiştirilir, göstermelik ihalelerle haksız rekabet yaratarak kamu kaynakları birilerine aktarılabilir.
"Kur Korumalı Mevduat" adı altında, parası olanlara 200 Milyar TL'den fazla örtülü faizi, bankalara değil, devlete (millete) ödettirilebilir.
Uluslararası Tahkim'in verdiği, faizi ile birlikte, 3 Milyar dolar tutarındaki cezayı, Kuzey Irak petrollerinin taşınmasından 10 Milyar dolar civarında para kazanan yakınlarının yerine devlete (millete) ödettirilebilir.
"Kul hakkı" çiğnenebilir. Makamlar ehil olana değil, kendilerine sadık olana paylaştırılır. Kamuya alınacak personel alımlarında sorular çalınarak işe girebileceklerin hakları çalınabilir. Sadece son 4 senede, emeği ile geçinenlerin Milli Gelirden aldığı pay %45'den %25'e düşürülerek bu servet yeni sermaye sınıfına aktarılabilir.
"Yaşama Hakkı" çiğnenebilir. Devletine güvenerek, sağlam olduğuna inanıp aldıkları evlerde 50 binden fazla insan ölümüne, daha fazlasının sakat kalmasına sebep olunabilir.
Seçmen iradesi çalınabilir, çiğnenebilir. Trafolara kedi girebilir, Atı alan Üsküdar'ı geçebilir.
Özgürlükler çiğnenebilir. Yürütme organının güdümündeki yargı mensupları aracılığıyla kahraman subaylar hapislerde çürütülebilir. Kumpas davalarıyla masum insanların özgürlüğü elinden alınır, TSK ve diğer devlet kadroları yürütme ile uyumlu hale getirilir.
Bütün bunları yapanlara devlet emanet edilir.
Ama arkadaş bu memlekette "SECCADE" ÇİĞNENEMEZ!
Esasında zaten kimse çiğnemez de... Ama muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı farkında olmadan, kazara bir seccadeye ayakkabısı ile bastıysa dünya O'na dar edilir.
Burası bir cami değil, mescit değil, bir ofis olduğu halde, "yere serili seccadeyi görmeden bastığım için özür dilerim" diyen bir Cumhurbaşkanı adayının inancı sorgulanır.
*************************
MİTİNGDE KUR'AN VE SECCADE
Erdoğan Kur'an'dan sonra seccadeyi de siyasi mitingde kullandı. "Toplu açılış töreni" adı altında yaptığı seçim mitinginde, kendisine seccade hediye edildi. Erdoğan "Bu seccade ayakkabılarla basmak için değil, 15 Mayıs'ta inşallah şükür namazını bu seccadede kılabiliriz" dedi.
Seccade seçim meydanında siyasi bir motif haline getirilerek Müslümanları ayrıştırıcı figürlerden biri haline getirildi.
Aslında seccade kutsal değildir, dini bir motif bile değildir. Müslümanlara yeryüzü mescittir. Sadece temizliğinden kuşku duyulan yerlerde namaz kılınacağında yere serilen temiz bir bezdir. Kimse bilerek seccadeyi kirletmez. Bilerek kirletilirseyapılanın, kutsal bir eşyaya zarar vermek değil, orada namaz kılacak Müslüman'a saygısızlık olduğu düşünülebilir. Ama AKP'liler dahil herkes biliyor ki böyle bir kast söz konusu olamaz. Olsa zaten özür dilemez.
Anlaşılan RTE ve AKP'nin bu tür ucuz polemiklerden başka sığınacağı bir dal kalmadı.
*************************
ÜRKÜTÜCÜ SİYASİ ÜSLUP VE SALDIRILAR
R. Tayyip Erdoğan bağımsız gazetecilerle ve rakipleriyle birlikte hiç programa çıkmıyor. Bu yüzden yine yandaş kanalda "iliştirilmiş gazetecilerin cevaplara göre hazırlanmış sorularına" cevap verdi.
RTE bu programda, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i, tam bir sokak jargonu ile, adeta tehdit etti. "Benim adım Tayyip, soyadım Erdoğan. Konuştuğun zaman buna göre konuş. Beni, kendinle de uğraştırma" dedi.
Aynı konuşmasında İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Op. Dr. Turhan Çömez'i de "doktor müsveddesi" diye andı. İlginç olan şu ki Turhan Çömez hem kendisinin eski doktoru ve hem de Türkiye'de ve İngiltere'de on binlerce hastayı ameliyat eden bir cerrah.
Bundan önce hiçbir Cumhurbaşkanında görmediğimiz ürkütücü bir üslup bu.
Erdoğan'ın Meral Akşener'e yönelik sözleri, "bunlar daha iyi günlerin" gibi tehditlerinin devamı gibi. Fiili saldırıları da unutmayalım: Akşener'e karşı yapılan Rize'deki saldırı AKP'lilerin eseri, Akşener'in evine kadar gelen bir grubun tehdidi de küçük ortak MHP'li bir grubun eseri idi.
*************************
İYİ PARTİ'NİN KURŞUNLANMASI
İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın kurşunlanması Erdoğan'ın sözü üzerine durumdan vazife çıkaran birinin mi, yoksa bir karanlık elin işi mi bilmiyoruz. Ama bu siyasi atmosferde tehlikeli bir olay.
İçişleri Bakanı Soylu'nun "komşu inşaat bekçisinin hırsızları kovalarken bir şarjör boşalttığı sırada İyi Parti İl Başkanlığı binasının isabet aldığı" şeklindeki açıklaması inandırıcı bulunmadı.
Her nedense akşam 21.30'da şarjörü boşaltan bekçi polise haber vermeden akşam yatıp uyumuş. Sabah 11'e kadar kimsenin İstanbul'un göbeğindeki bu olaydan haberi olmamış.
Ayrıca İYİ Partili avukat ve eski savcı yetkililerin "o mesafeden gelen yorgun mermi camı delemez; Binanın kod farkı sebebiyle, kurşun bekçinin ateş etti denildiği yerden sıkılsa bile, aşağıdaki kata merminin gitmesi mümkün değil" şeklindeki itirazlarına henüz cevap verilemedi.
Ruhittin Sönmez
03 Nisan 2023
2024
Ruhittin Sönmez'in 'ABD'nin Türkiye ve Kürdistan planı' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Kılıçdaroğlu'nun mahkemede anlattıkları' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin SÖnmez'in 'Kürt sorunu var mı, siyasi çözüm ne demek?' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Yapay zeka köşe yazılarımı değerlendirdi' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Bahçeli Öcalan'ı meclise getirmekte kararlı' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Bahçeli'nin Öcalan'lı çözümü iptal mi edildi?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Cumhuriyet ve demokrasi' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Bahçeli, Çakıcı, Cübbeli'den ses var, Erdoğan suskun' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Çok şey değişecek İnşallah Türkiye değişmez!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ruhittin Sönmez'in 'Çözüm sürecinden de ötesi' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)