Aşağıda anlatılanlar Fakir Baykurt’un, 50’li yılların sonunda yazdığı, Irazca’nın Dirliği adlı romanından alınmadır. Olaylar Burdur -Yeşilova’nın bir köyünde geçer.
Muhtarın oğlu Cemal ile Kurul Üyesi Haceli’nin kardeşi Boz Ömer, köyde başıboş gezen iki ipsizdir. Bu “südü sümüü bozuklar” Irazca’nın aile namusuna da göz dikmişlerdir. Bir gün Irazca’ nın sekiz yaşındaki torunu Ahmet’i kandırıp dere boyuna götürürler. Boz Ömer bir tecavüz girişiminde bulunur. Ama çocuğun direnmesi sonucu tam olarak başaramaz.
İş dallanıp budaklanmasın diye şikayet taraftarı olmayan çocuğun babası Kara Bayram, annesi Irazca’ nın baskısıyla şikayetçi olur. Vicdanlı ve vatansever İlçe Kaymakamı da Bayram’a tam destek verir.
Sonunda savcı, suçluları içeri tıktırsa da, uzatmalı onbaşı ve muhtarın çevirdiği fırıldaklar sonucu ipsizler kısa süre sonra hapisten kurtulurlar.
Hapisten çıktıklarının ertesi günü ovada; Irazca, Kara Bayram ve karısı Haçca’ya saldırırlar. Çıkan arbede sonucu hepsi yaralanır ama Bayram ağır yaralıdır. Yaralıyı o halde, ilçeye kadar kağnıyla götürürler, sonrasında da, Kaymakamlık jipiyle Burdur Memleket Hastanesine ulaştırırlar.
Bayram hastanede iki ay yatar ve uzun bir tedavi görür. Taburcu olacağına yakın Irazca eşeğine biner ve yanında köpeği ile beraber sekiz saatlik bir yolculuktan sonra hastanede oğlunu ziyaret eder. Ziyaret sırasında aralarında şu konuşmalar geçer:
“Haa, Bayram! Ekmeğin aşın nasıl burda? İşdahan var mı? Sana para nüzum ediyor mu?
“Heç etmiyor ana! Yemek, ekmek de burdan. Ha bire et suyu içiriyorlar. Közleme, külbastı veriyorlar. Haşlama patates, sabahları yumurta, yağ, datlı… Gönlün ferah olsa, hastane dışardan çok eyi…”
Irazca birden aklına gelmiş gibi sordu:
“Parası ne olacak burda yattığının? Ne gadar dutacak acabola?”
Bayram güldü:
“Irzıgırık Muhtar, fakir şadatnamesi yapmış ilk gün. Onun için bizden para almayacaklar. Bayram Gara denen adam çok fakirdir deye köyün goca möhürünü basmış…”
“Oşt köpeğim!” diye bağırdı Irazca. Oradaki hastalar bakıştılar. “Bizim neremiz fakirmiş? Unumuzu, duzumuzu o mu veriyormuş? Dünyada kabul edemem: Hesaplar, kitaplar, ne dutarsa, harman kalktıktan sonra getirip teslim ederiz. Ne demek olsun? Hökümetin paraları oluklardan mı akıyor? Zengin dedikse herkesin inne parasını da verecek değil ya!..”
İşte böyle dostlar!
O fakir Irazca, o saf Anadolu kadını, o gün bunları söylemiş. İster Kaymakama olan hayranlığından, ister Muhtara olan nefretinden, isterse de salt vatan sevgisinden bunları söylemiş olsun, ne fark eder ki?
Düşündüm ve şimdiki halimizden utandım. Bu gün hiç birimiz “devletin paraları oluklardan mı akıyor, iğne parasını da devlete mi ödetelim?” diyecek durumda değiliz. Bırakın öyle demeyi, sağlık hizmetleri neredeyse herkese bedava olduğu halde yine de hep şikayet eder dururuz.
Ne diyelim?
Allah devletimize zeval vermesin!
2024
Ramazan Canural'ın 'Türk siyasetinde özgül ağırlığı yüksek bir isim Devlet Bahçeli' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Kimdir bu Amerika ya da İsrail bize niye saldırsın?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Romanlarda yasak aşk!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın ''Mehmet Gitti Askere...'' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Dr.Ramazan Canural 'ın "Mehmet Gitti Askere" yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 90 Milyon Ceviz Fidanı Ne Oldu ? Yazısı Devamı
Yorumlar (0)