Sürekli okurlarımın bilecekleri veya hatırlayacakları gibi, geçtiğimiz hafta sonundaki bir yazımda, ülkemizin mutfağındaki yangının boyutuna dikkat çekmiştim…
Ve arada bir yaptığım gibi bugünde bir başka ve daha tehlikeli bir yangının üzerinde duracağım. Yani bugünkü yazım da sosyal medyadaki veya mecradaki yangına dikkât çekmeye çalışacağım inşaAllah… Çünkü, ‘mutfaktaki yangın(lar) bir şekilde söndürülebilir veya bastırılabilir ya da kontrol altına alınabilir! Ancak sosyal medyadaki veya mecradaki yangınları söndürmek o kadar kolay basit olmayabilir…’ diyeceğim!
Nedenine, niçinine ve nasılına gelince, onu da aşağıda açıklamaya çalışacağım:
Şöyle ki, bugün 3-5 yaşındaki çocuktan tutun 80-90 yaşındaki kişiler dahî, ellerinden düşürmedikleri akıllı telefonlar ve kullandıkları internetler vasıtasıyla dünyanın bir ucundan diğer ucuna varıncaya kadar hemen her doğruyu veya yanlışı, güzelliği veya çirkinliği görüyor, duyuyor ve öğreniyor… Ancak bir bıçak bir cerrahın elinde can kurtarırken, bir kâtilin elinde can aldığı gibi, bu adına ‘sosyal medya’ denilen teknoloji de iyi yönde kullanıldığı zaman iyi, kötü yönde kullanıldığı zaman da o kadar kötü oluyor ki, bu mecra genelde şeytânî şeyleri teşvik, telkin ve tavsiye ediyor, dolayısıyla da kullanıcılarının câzibesini çekip zehirliyor!
‘Sosyal medya’ gibi yaldızlı-yıldızlı, yağlı yıkamalı ve câzibeli bir isimle evlerimize, yerlerimize, hattâ kibrit ceplerimize girecek kadar küçültülen bu aygıt gençlerimizi, çocuklarımızı, hattâ orta ya da daha yaşlı insanımızı her türlü uyuşturucunun, kumarın, fuhşun-zinanın, kısaca kimsenin aklına hayaline gelmeyecek ahlâksızlığın, haram ve zararlı, hattâ zehirli fiil ve uygulamaların yolunu yordamını öğretiyor ve daha da beteri sıradanmış, normal bir şeymiş gibi gösteriyor maalesef!
Eskiden ülkeler kılıçla kalkanla, topla tüfekle veya çeşitli bombalarla, yani ölümüne savaşılarak fethediliyor, kuşatılıyor veya çökertiliyordu… Ancak bu savaşların yerini şimdilerde ‘sosyal medya’ adlı bir aygıt aldı ve hain insanlar ve insanlık düşmanı mecralar ‘oturdukları yerden’ ülkeleri fethediyor, insanları zehirliyorlar ve bunu yapanken de ciddi bir masraf yapmadıkları veya zahmet çekmedikleri gibi, tam tersine para kazanıp zevk alıyorlar!
Yani gençliğimiz, hattâ çocuklarımız maden de fizîken de bitiyor. Evlilik müessesi yok oluyor, yuvalar yıkılıyor, dolayısıyla da toplum çöküyor!
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, 16 yaş altı genç ve çocukların ebeveyn denetiminde de olsa sosyal medyaya girmemesi-girememesi için bazı kanunî düzenlemeler yapacaklarını açıkladı. Sayın Bakan’ın bu maksadı, çok geç kalınmakla beraber yerinde bir maksat! Ancak, yarım asırlık bir gazeteci, 14 kişilik bir çekirdek ailenin reisi-büyüğü ve Mevlâ’ya emanet 1’i kız 6 tane torunun sahibi bir dede olarak sayın Bakan’a, olmazsa Burdur milletvekillerimize, o da olmazsa sevgili okurlarıma bazı öneri veya hatırlatmalarda bulunmak istiyorum:
Şöyle ki; böyle bir düzenleme için çok geç kalındı ki, sayın Bakan bu düzenlemenin henüz düşünme safhasında olduklarını söyledi! Bence Bakanlık böyle bir düzenlemeyi şimdiye kadar düşünmüş değil, çoktan hayata geçirmiş olmalıydı! Çünkü adına ‘sosyal medya’ denilen aslında ‘sorumsuz ve sorunlu bir medya veya mecra’ olan ve hastalık halîne gelen illet bugüne kadar çoktan zapt-ı rapt, en azından kontrol altına alınmalı, dolayısıyla da gençlerimiz, hattâ orta yaşlı bireylerimiz kaybedilmemeli, çocuklarımız riske atılmamalı ve yuvalar yıkılmamalıydı…’ diyeceğim!
Bazılarımızın bundan daha birkaç yıl önce yaşayarak gördüğü, birçoğumuzun da görerek hissettiği bir Doğu Anadolu depremi, koronavirüs illeti, Kartalkaya yangını gibi afetler gördük ve ağrılar acılar yaşadık! Ve ‘Cenab-ı Hakk’tan ülkemizi ve insanımızı bu tür afet veya felaketlerden korumasını, ölenlerimize rahmet eylemesini, yaralılara da acil şifalar vermesini…’ niyaz ettik. Ancak, sosyal medya veya mecranın genelde ahlâken, özelde de fiziken öldürdüğü ya da hasta ettiği insanımızı ya unuttuk ya da kâle almadık! Ki, insanının tamamına yakını gayrimüslim olan bir ülke olan İsviçre’nin ilgili kanunları bile ‘’Rüşd, yani gençlik 18 yaşın ikmaliyle başlar’’ diyor. Dolayısıyla da 18 yaş ve altındakileri çocuk sayıyor. Amma ve lâkin, insanının yüzde 98-99’u Müslüman olan ülkemiz de böyle bir yasa veya düzenleme yok! Hal böyle olunca, eli telefon tutan ve parmakları tuş basabilen çocuklar dahî sosyal medyaya giriyor ve olur olmaz şeyleri görüyor, duyuyor ve öğreniyor! Bu yavruları da bu mecradan kurtarmak da mümkün ya da pek kolay olmuyor!
O nedenle, Bakanlığın düzenlemeyi düşündüğü yasa da çocukların yaş grupları 16 değil, en azından 18 yaş ile başlamalı!
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının hazırlayacağı, AK Parti Grubunun hattâ Cumhur İttifakının onaylayacağı belirtilen söz konusu yasa tasarısı TBMM’ye gelecek ve Meclisin onayından geçerek yürürlüğe girecek. Onun için, Bakanlık, AK Parti Grubu ve Cumhur İttifakı yöneticileri söz konusu yasa tasarısını iyi incelemeli, araştırıp soruşturmalı ve genelde insanımızı, özelde de gençlerimizi ve çocuklarımızı sosyal medya bataklığına düşmekten kurtarmalı! Yani yetkililer ‘zararın neresinden dönülürse dönülsün kârdır’ mantığı işletilmeli! Dolayısıyla da genelde insanımızı, özelde de çocuklarımızı ve gençlerimizi sosyal medyanın ‘maddî mânevî’ iğfalinden kurtarmalı!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
HALDEN ÂLÂ HALSİZLİĞİM, SÖZDEN ÂLÂ
SESZİZLİĞİM. YA RABBİ! BEN SENİNLE
OLDUKTAN SONRA, UMRUMDA DEĞİL
KİMSESİZLİĞİM! Hz. Mevlânâ (r. aleyh)
GÜNDÜZ FENERİNİ HAZIRLAMAYAN, GECE
KARANLIĞI ZARI DEMEKTİR! Cenap Şahabettin
YALAN GÜRÜLTÜ YAPAR, HAKÎKAT SÂKİNDİR!
Münir Derman
İNSANLAR ÜÇE AYRILIR; GÖRENLER, GÖSTERİNCE
GÖRENLER VE ASLA GÖREMEYENLER!
Leonardo Da vinci
UZAK VE İMKÂNSIZ GİBİ GÖZÜKEN BİR ŞEY
BİR ANDA YAKIN VE MÜMKÜN OLABİLİR..!
Lev Tofsoy
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Sosyal medya veya mecradaki yangın mutfaktakinden çok daha tehlikeli!!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Güzel spikere çirkin el hareketi hiç yakışmadı' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Yemeklerde de mi 'yapayzeka' kullanmaya başlasak acaba!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Teşekkürler Burdur Emniyeti, Tebrikler Kemal Sunar Polis Amirliği Memurları' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Sağlık hizmetlerine ‘bir seferinde’ bu kadar zam mı yapılır sayın sağlık bakanlığı yetkilileri?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Bize ne nasihat kar ediyor ne de musibet uyandırıyor!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Özgür Özel'i muhaliflerinden çok muvafıkları uyarma hazırlığında' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Miracımız mübarek, medyamızın BİK'deki başarısı kutlu olsun' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Tedbire rağmen kaza olmuşsa kader, değilse o bir cinayettir' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Özel sağlık sigortasına yapılan zamlar sigortalıların sigortalarını attırıyor!!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)