Bilindiği gibi, Ülkemiz de 2019-2020 öğretim yılı 9 Eylül 2019 tarihinde başladı. Yani, ilkokul öğrencileri 41 haftalık ders yılının 2 haftalık bölümünü ve 10 günlük ders gününü geride bıraktılar.
Ve Millî Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) yapılan açıklamaya göre normal şartlar da öğrenciler, 18-22 Kasım 2019 tarihinde ilk ara tatillerini yapacaklar ve bu tatil, hafta sonu tatilleriyle birlikte 9 gün sürecek…
25 Kasımdan 17 Ocak tarihine kadar birinci dönem devam edecek. Ve yarıyıl tatili 20-31 Ocak tarihleri arasında olacak. Ve bu tatil de hafta sonu tatilleriyle birlikte 16 gün sürecek…
İkinci yarıyıl öğretim-eğitim dönemi 3 Şubat 2020 de başlayacak, 6-10 Nisan 2020 tarihleri arasında ara tatil verilecek ve hafta tatili ile birlikte bu tatil de 9 gün sürecek…
13 Nisan 2020 tarihinde başlayacak olan ikinci dönemin ikinci yarısı 19 Haziran 2020 tarihinde tamamlanacak ve 11 hafta sürecek olan yaz tatiline girilecek…
Ayrıca, Okul öncesi ilkokul, orta okul ve imam hatip orta okullarının 5. Sınıf öğrencileri, orta öğretim kurumlarında öğretim ve eğitime başlayacak olan hazırlık sınıfı ve 9. Sınıf öğrencileri ile pansiyon da kalacak öğrencilerin, eğitim görecekleri okul hakkında bilgilendirilmesi, akademik ve meslekî girişimlerinin desteklenmesi, öğrencilerin yeni girdikleri öğretim-eğitim ortamına kısa sürede uyum sağlamalarına katkıda bulunulması amacıyla 5-6 Eylül 2019 tarihinde uyum eğitimleri yapılacak…”
Hasılı; 41 hafta sürecek olan 2019-2020 öğretim ve eğitim yılınının 2 haftası gitti, 39 haftası kaldı. Ve son paragrafta belirtilen uygulamalar da tamamlandı… Ve sağ olanlar bir gün bir bakacaklar ki, bu öğretim eğitim dönemi de sona ermiş…
Bu konuyu neden gündeme getirme ihtiyacı duyduğumu merak eden sevgili okurlarım için, hemen arz edeyim:
Şöyleki; genel de bütün çocuklar bizim olmakla beraber, özel de bizim biri kimya mühendisilği olmak üzere 6 torundan 5’i okullu olduğu için, okulların takvimleri de, MEB’in ve YÖK’ün de müfredatları veya uygulamaları da bizi yakından ilgilendiriyor. O nedenle, ben bu kadar mukaddimeden sonra asıl konuma girmek ve bunu da bir Çin atasözüyle yapmak istiyorum:
Bir mevsim de sebze almak istiyorsan; sebze ek.
Bir yılda ürün almak istiyorsan; tahıl ek…
On yılda ürün almak istiyorsan; ağaç dik…
Kırk yılda ürün almak istiyorsan insan yetiştir!
Eğer bir çocuk devamlı eleştiri görürse; mahkum olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk nefretle büyürse; kavga etmeyi öğrenir…
Eğer bir çocuk korku ile büyürse; kuşkulu olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk devamlı alay edilirse; çekingen olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuğa acıma gösterilirse; kendi kendine üzülmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk utanmayla büyürse; suçlu olmayı öğrenir…
Eğer bir çocuk kıskançlıkla büyürse; nefret etmeyi öğrenir…
Ve, ve, ve hemen her konu da olduğu gibi, çocuk kanusunda da en güzel sözü Peygamber Efendimiz(sav) söylüyor ve şöyle buyuruyor:
“İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin tamamı kesilir: Sadakai câriye (faydası süregelen hayır); kendisinden faydalanılan ilim ve arkasından dua eden hayırlı evlat…”
“Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma, işte bu imtihan için kefaret olur…”
“Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, iyileşinceye kadar aklı kaybedenden ve büyüyene kadar çocuktan”
“Çocuğunun senin üzerinde hakkı var…”
Hz. Peygamberin torunu Hz. Hüseyin anlatıyor, “Resulullah’ın oğlu Kâsım vefat edince, annesi, Hz. Hatice, ‘Ey Allah’ın (c.c) Resulü! Kâsım’ın sütü hâlâ damlıyor. Keşke Allah süt emmeyi tamamlayıncaya kadar Kâsım’ı yaşatsaydı’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav)’ de, ‘O, süt emmeyi Cennette tamamlayacaktır’ buyurdu”
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; Üniversiteler bu haftadan îtibaren açılmaya başlayacaklar. İlk ve orta dereceli okullar ise açılalı 2 hafta gibi kısa bir süre oldu. Bende gözelirimizin nuru durumunda olan yavrularımızın öğretim ve eğitim kurumlarındaki hal ve gidişlerinin nasıl olması gerektiğini Türk ve Çin atasözleriyle özetlemeye, Peygamber Efendimizin Hadis-i şeriflerifleriyle de desteklemeye çalıştım. Şimdi de kendi nâçiz görüşlerimi özetleyip sevgili okurlarıma kısa ama önemli bir hatırlat da bulunarak satırlarımı noktalamak istiyorum.
Destursuz, fütursuz, kontrolden çıkan televizyon ve basın yayın organlarının, artı her an ellerinin altında olan cep telefonları ile internet cellâtlarının ve sorumsuz sosyal medya yayıncılarının pençelediği; zehir tacirlerinin de çepe çevre çevrelediği okul kıyıları, cami avluları, sokak araları, park ve bahçe araları, internet kafeleri ve kafererya gibi yerler öğretmen, zabıta, polis ya da jandarma, artı velî işbirliği ile ve sık sık denetlenmeli, dolayısıyla da istikbalimiz de, istiklâlimiz de riske edilmemeli!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
BABANIN EVLÂDINA EN İYİ MÎRÂSI GÜZEL AHLÂKTIR
Hadis-i Şerif
Yorumlar (0)