Hepimizin bildiği gibi, hanelerimizi, evlerimizi, yerlerimizi, ticarethanelerimizi, kısaca tüm zaman ve mekânlarımızı nurlandıran-aydınlatan, rahmetlendiren, mağfiretlendiren, cehennemden azat ettiren, artı kazançlarımızı bereketlendiren ve bedenlerimizi hareketlendiren ramazan-ı şerifin sonuna, Ramazan Bayramı gibi bir gününde arifesine geldik elhamdülillah. O nedenle, ben Cenab-ı Hakk’tan ramazan ayı boyunca tuttuğumuz oruçlarımızı, yaptığımız hayır ve hasenatlarımızı, ibadet-ü taatlerimizi, iyilik ve güzelliklerimizi dergâhı izzetinde kabul ve karin etmesini ve bizleri daha nice nece ramazanlarda buluşturmasını ve hemen ardından gelecek olan Ramazan Bayramımızı lâyıkıyla kutlamamıza izin vermesini niyaz ediyorum.
Şimdi de ramazan ayının ve bayramının beldelerimize getirdiği maddî mânevî bereketin üzerinde durmak istiyorum:
Ramazan ayı boyunca camilerimiz dolup taşmasa da oldukça kalabalıklaştığı, hayır ve hasenatlarımız ile birlikte esnaf ve sanatkârlarımızın işleri de bereketleri de önemli bir miktarda arttı elhamdülillah.
Bayram öncesi alışverişleri hakkında bir açıklama yapan Elektronik Ticaret İşletmecileri (ETİD) Derneği Başkanı Hakan Çevikoğlu, Ramazan ayı ve yaklaşan Bayram öncesinde tüm alışverişlerde önemli artışlar olduğunu hatırlatmış ve “Bayram için hazırlanacak tatlı malzemeleri, çikolata, şeker, kahve gibi gıda maddesi alışverişlerinde, giyim kuşam ve ayakkabı satışlarında önemli artışlar oldu ki; havaların ısınması ve mevsimin geçişiyle birlikte, tüm ürün gruplarında yüzde 25-30 oranında indirimler yapıldı. Ramazan Bayramı döneminde ve bilhassa e-ticaret sektöründe 400 milyar liralık satışın gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz…” demiş.
Kurban Bayramının hayvancılık sektörüne getirdiği hareketi, dolayısıyla da üreticilere sağladığı bereketi bazıları, (kendileri her gün koyun, kuzu ya da dana eti yedikleri halde) ‘hayvan kıyımı’ olarak nitelendirirler… Ancak, Ramazan Bayramı hakkında söyleyecek fazla söz bulamazlar. Çünkü onlar bu ayda oruç tutmadıkları, hayır ve hasenatta bulunmadıkları ve ibâdet yapmadıkları için bu aydan fazla ilgilenmezler. Ancak ramazana mahsus olarak üretilen pideleri ve hayır hasenat nâmına dağıtılan ürünleri yiyip içmekten de geri durmazlar! Daha da önemlisi, bu ayın dünyamıza ve doymak bilmeyen gözlerimize, kulaklarımıza ve bilhassa midelerimize, kısaca bedenlerimize getirdiği disiplini, nizamı intizamı, dolayısıyla da vücutlarımıza verdiği sağlığı sıhhati bir yana; inananlara, yani Allah’ın (c.c) emir ve yasaklarına uyan Müslümanlara vadettiği cenneti bilmez ya da düşünmezler!
Demem o ki, Ramazan Ayı’nın kendisine has özellik ve güzellikleri ayrı, içinde kendisinin bulunmadığı bin aydan daha hayırlı bir geceyi (Kadir Gecesini) barındırması inananlar, mânâsını idrak edenler ve gerektiği gibi kutlayan-kutlamaya çalışan Müslümanlar için eşi emsâli bulunmaz ve bir nimettir! Hattâ büyük bir ganimettir… ‘Ganimettir’ dedim çünkü ‘ganîmet’ demek savaş ta düşmandan ele geçirilen her türlü mal’ demektir! Ve Ramazan ayında Müslümanlar asıl, en büyük ve en yakın düşmanları olan nefisleriyle savaşırlar! Çünkü insanın en büyük düşmanı nefsidir! Ramazan boyunca orucunu tutan, ya da şer’i bir mazereti nadeniyle tutamayan ama gününe gün fidyesini, artı zâkatını, fitresini ve sadakasını veren, namazını kılan; kısaca diğer ay ve günlere göre ibadet ve taatini, zikir ve şükrünü artıran, münkün haram ve günâhlardan kaçınan bir Müslüman Ramazan Ayı boyunca elde ettiği helâl ve meşru kazanımlarını bayram günlerinde almayı hak eder! Çünkü bir Müslüman şeytanların cirit attığı, dolayısıyla da nefis şeytanının dizginlenemediği ramazan ayında kendi nefisleriyle mücadelede kazandıkları ecrin mükâfâtını bayram günleri alırlar! Yani, Müslümanlar, nefis gibi bir şeytandan elde ettikleri ganimetlere bayram da ulaşır ve kendi aralarında paylaşırlar…
Atalarımız ‘sayılı gün çabuk gelir geçer’ derler ne de doğru söylerler… Bu sözün en yeni ve en bariz-en müşahhas örneği Ramazan Ayı’dır. Çünkü, derken ‘Receb Şaban’ bir anda gelip geçti mübarek ay ramazan! Ki, önümüzdeki pazar günü oruç tutanla tutmayan ‘şeklen’ bir olacak! Belki de oruç tutmayanlar tutanlardan daha çok bayram yapacak. Çünkü onların (istisnaları hariç) oruç tutmadıkları gibi, tutamamaktan dolayı herhangi bir utanmaları veya üzüntü duymaları olmuyor!
Bu konu da bir dostumun hatırasını nakletmek isterim. O dostumun hatırası da şöyle:
Vaktiyle Yüksek İslâm Enstitüsü’nü bitiren bir dostum askere yedek subay adayı olarak gider… Ve belli bir süre eğitim aldıktan sonra asteğmen rütbesiyle gideceği, dağıtımı yapılacağı il kura ile belirlenir… Ve çekilen kura sonunda kendisinin, mahrumiyet bölgelerinden birine.. dağıtımı çıkar! Ancak, bölüğünden ve namazla niyazla ilgisi alakası olmayan bir arkadaşının dağıtımı ise İzmir’e çıkar! Ve o bölük arkadaşı da bahsime konu dostumun yanına gelerek ve müstehzi bir şekilde “Hocaaa! Sen akşama kadar oruç tuttun, sabaha kadar namaz kıldın ama, Ülkemizin en ücra köşesine.., mahrumuyet bölgesine gidiyorsun. Yani senin ibadetlerinin sana hiç faydası olmadı! Ben ise akşama kadar hayalarımı kaşıdım, sabaha kadar da horul horul uyudum, ama Türkiye’nin en güzel iline (İzmir’e) gidiyorum…’’ diyerek sözde devresiyle, özde ise Rabbisiyle dalga geçer! Yani, o kişi, namazın orucun veya ibâdetin kişiye hiçbir yarar sağlamadığını-sağlamayacağını ispatlama çalışırken, inkârını ikrar eder!
Bende bu günkü uzunca yazımı Hz. Ali (r.a) efendimiz ile bir müşrik ya da ateist arasında geçen bir konuşmayı siz sevgili okurlarımla paylaşarak noktalamak istiyorum:
Şöyle ki; inançsız-imansız kişilerden biri Hz. Ali (r.a)’nin yanına gelerek, “Hazret, set akşama kadar oruç tutuyor, sabaha kadar ibâdet yapıyorsun. Şayet ‘öbür dünya’ diye bir dünya, yani ‘hesap günü’ diye bir gün yoksa, senin emeklerinin hepsi boşa gider!’’ der. Hz. Ali de “Eğer senin dediğin veya inandığın gibi bir ‘öte’ dünya yoksa ki, kesinkes var! Ben bir şey kaybetmem. Şayet varsa ki, var. O zaman sen çok kaybedersin!’’ diyerek o kişiyi düşünmeye sevk eder! Ki, esas olanda, bir ateisti-tanrı tanımazı Allah’ın (c.c) varlığı ve birliği konusunda şüpheye düşünmek, şüphesi olan kişiyi imana sevk etmek, imanı inancı olan kişiyi de takvaya yönlendirmektir!
Uzun lâfın kısası ve meselenin hülâsâsı; Ramazan ayı bitti-bitiyor. Yani evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemde azat olma günleri gitti gidiyor, ama Cenab-ı Hakk pazar günü de Ramazan Bayramı gibi büyük ve kutsal bir bayram müjdeliyor!’ diyor, inananlara hayırlı bayramlar diliyor, ayrıca Şaban-ı Şerif için takılan İ lâkabını protesto ediyor, herkese saygılar sunuyorum.
BAYRAM NAMAZI KILINDIKTAN SONRA BİR MÜNÂDÎ
ŞÖYLE SESLENİR: DİKKÂT EDİNİZ, MÜJDE SİZE. RABBİNİZ
SİZİ BAĞIŞLADI, ŞİMDİ EVLERİNİZE DOĞRU YOLA ERMİŞ
OLARAK DÖNÜNÜZ. ÇÜNKÜ, BAYRAM GÜNÜ MÜKÂFAT
GÜNÜDÜR. BUGÜN SEMÂ ÂLEMİNDE MÜKÂFAT GÜNÜ
OLARAK ÎLÂN EDİLİR! Hz. Muhammed (sav)
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Esnafların kendilerini '5 yıl erken emekli edelim' derken; evlat veya torunlarının emekliliklerini 10 yıl geciktirmeyelim!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Derken 'Receb-Şaban' İşte geldi gidiyor 'Mübarek ay' Ramazan!' adlı köşe yazısı Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Mansur Yavaş, Ekrem hızlı giderken gün battı ve hava karardı erkenden' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Her gecemiz Kadir, her gelenimiz Hızır (A.S) ve Ramazan Bayramımız mübarek, günümüz kutlu olsun!!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Tarım da düşüşün önünü alamazsak her şeyi satın almak zorunda kalırız!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Deliye Olsa da Esasında Akıllı Ve Sağlıklı İnsana Her Gün Bayram' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Ormanlarımızı… ateşe veriyor, sularımızı boşa akıtıyor, topraklarımızı.. Yakıyoruz! Olmayan nevruz’un bayramını yapıyoruz!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Erdoğan'ın tek rakibi var o da enflasyon canavarı!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'LGBT'yi savunan milletvekili ve alkolü savunan gazeteci' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Bir Çanakkale Torunu'nun naçiz klavyesinden 'İmankale Destanı!'' adlı köşe yazısı... Devamı
Vatandaşların mağdur olmaması hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla Burdur Valiliği koordinesinde Burdur Ticaret İl Müdürlüğü ekipleri tarafından Ramazan ayında sürdürülen yoğun denetim faaliyetleri etkin bir şekilde devam etmektedir.
Burdur Belediyesi, Ramazan Ayı'na özel iftar sofraları, konserler ve çocuk etkinlikleriyle halkı buluşturuyor. Detaylar burada!
Hayat Hastanesi Diyetisyeni Miray Abaza, ramazan ayı beslenmesi ile ilgili ilgili ipuçları verdi. Miray Abaza, sahur ve iftarda dikkat edilmesi gerekenler ile özellikle su tüketiminin önemine dikkat çekti.
CHP Bucak Gençlik Kolları, Ramazan ayının manevi atmosferini paylaşmak için teravih namazı çıkışında vatandaşlarla buluştu ve ikramlarda bulundu. Detaylar haberde!
Bucak Konak Mahallesi Muhtarı Ali Uğurtay, sahur davulu geleneğini yaşatmaya devam ediyor. Ramazan coşkusunu mahalleye taşıyan Uğurtay'ın uygulaması büyük beğeni topluyor.
Bucak İHH İlçe Temsilciliği, Ramazan ayının ilk teravih namazı öncesinde Fener Alayı düzenledi. Vatandaşlar ve çocuklar, kandillerle yürüyerek manevi coşkuyu yaşadı.
Yorumlar (0)