Biz inananlar, millî ve dîni bayramlarımızla birlikte yılda 5 kez kapımızı çalan mübârek gün ve gecelerimizi şöyle veya böyle, az ya da çok, ama mutlaka kutluyoruz… Ancak, yılda 52 kez, haftada bir gün-24 saat kapımızda, etrafımızda bekleyen, dolayısıyla da tüm zaman ve mekânlarımızı aydınlatan-aydınlatması lâzım gelen Cuma Bayramımızı sadece Cuma namazı kılarak; içinde kendisinin bulunmadığı bin aydan daha hayırlı bir aya denk gelen Ramazan-ı şerifimizi de sadece oruç tutarak ve namaz kılarak geçiştiriyoruz… Yani biz günümüz Müslümanları, bu emsâli bulunmayan ve bir dahaki bu ay ve günlere kimin yetişip yetişemeyeceği belli olmayan kutsal ay ve mübârek günleri sıradan bir ay veya günmüş gibi kutlayıp geçiştiriyoruz…
Hadi bunlar neyse ne amma, her biri bir sanât harikası olan, yani Cenab-ı Hakk’ın bizlere bahşettiği orijinal, mükemmel üstü mükemmel, hârika âzalarımızın şükrünü edâ etmeyi ya akıl edemiyoruz ya da unutuyoruz! Ve bu âzalarımızın kıymetini, birinde biraz noksanlık ya da küçük arıza olduğunda veya hiç olmadığında fark ediyoruz-biliyoruz… O nedenle ben, Cenab-ı Hakk’tan, bir insanda olması lâzım gelen azalardan biri ya da birkaçı olmayan kişilere ve yakınlarına sabır selâmet ve kolaylıklar dilerken ve hiçbir âzası noksan olmayan, âzaları âdeta otomatik bir makine gibi çalışan bizler, her bir âzamız için alnımız secdede delinecek kadar şükür etmemiz gerektiğinin farkında mıyız acaba? Değiliz… Şahsen ben değilim! O nerenle, bugünkü yazımın başladığını sevgili okurlarımın noksansız ya da noksanı olsa bile fazla bir sıkıntı vermeyen azalarının varlığını bayram olarak yorumladım! Onun için bu yazıma Cennetmekân Kânûnî Sultan Süleyman Hazretlerinin;
şeklinde özetlediği devlet ve sıhhat nîmetini yazıma ara başlık yaptım…
Bu konuyu neden gündeme getirdiğimi merak eden sevgili okurlarıma da aşağıda izahını yapmak istiyorum:
Şöyle ki; sürekli okurlarımın ve yakınlarımın bilecekleri gibi, ben mücrim, geçtiğimiz yılın kasım ayı başında, yani bundan 5 ay kadar önce ve İstanbul’da, sayısız kere şükürler olsun ki, oldukça başarılı bir bypass-kalp ameliyatı geçirdim… Ve benim bu ameliyatım Allah’ın (c.c) fazlı keremi, 3 doktorumun 3’çünün de işinin ehli-erbâbı, artı tecrübe ve ihtimâmı ve canımdan çok sevdiğim oğlanlarım ve gelinlerim ile birlikte torunlarımın sınır tanımayan-yorgunluk ve durgunluk bilmeyen ‘maddî mânevî’ destekleri, ilgi, alâka, gayret ve çabaları sayesinde problemsiz geçti elhamdülillah. Ki, ağır bir operasyon geçirmeme rağmen 5 gün gibi kısa bir sürede dikişlerim alındı ve ardından da hastaneden taburcu oldum. 70 gün kadar sonra da İstanbul’dan Burdur’a döndüm… Yani, buraya kadar her şey tamam ve olabildiğince yolunda gitti. Ancak, yolunda gitmeyen bir şey vardı, o da benim bir ay kadar hiç yan tarafıma, sağıma soluma dönmeden, sadece sırtüstü yatmam-uyumam ve birinin yardımı olmadan da yatağımdan kalkmamamın gerekliliği idi! Ve ben bu şartlara 2 hafta kadar tahammül edebildim. Ama o sırada sağa sola dönüp yatabilmenin ve yatağından birinin yardımı olmadan kalkabilmenin ne kadar önemli, hattâ ne kadar hayâtî bir sağlık emaresi ve şükür vesîlesi olduğunu anladım ve ailemle birlikte eşime dostuma ‘Kânûnî ne kadar da haklıymış!’ demeden edemedim.
Demem o ki, bir tırnağını bile yarmaya muktedir olmadığımız insanoğlunun bedenini Cenab-ı Hakk harkulâde bir şekilde yaratmış, ama ‘bu bedeninizin, sağlığınızın sıhhatinizin kıymetini iyi bilin ve bana şükredin!’ demiş.
İşte ben de bu bedenimin ve birbirinden mükemmel şekilde yaratılmış olan âzalarımın kıymetini o ameliyatımdan sonra çok daha iyi anladım ve kendi kendime tefekkür ettim ve ‘Cenab-ı Allah’a da sayısız kere şükürler olsun!’ dedim. Çünkü, o 3-4 haftalık süre içinde bir kez olsun sağ ya da sol tarafıma yatamamanın-uyumamanın ne kadar büyük bir acziyet ve eziyet, dolayısıyla da çaresizlik olduğunu ki, bunu herhangi bir ağrım veya sızım olmamasına rağmen anladım! O nedenle, bir insanın sağlıklı yaşadığı her gününü, hattâ bazı azaları noksan olsa bile bir(kaç) sağlam azası için Cenab-ı Hakk’a çok çok şükretmesi gerektiğini, her bir azası için her an, her gün şükür etmesini, arada bir de olsa şükür secdesi yapmasını, dolayasıyla da her gününü, her ânını bayram kutlar gibi kutlaması gerektiğini düşündüm!’ diyor; sözü şimdide İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını ve tutuklanma ihtimalini protesto eden, protesto ederken de polisimize-jandarmamıza zorluk çıkaran göstericilere getirmek istiyorum:
Herkesin bildiği, gördüğü ve duyduğu gibi, ‘İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 100 küsur kişi gözaltına alındı…’ diye İmamoğlu’nun partilileri ve sevenleri bir çok il ve ilçe de protesto eylemleri başladılar… Ve bazı eylemciler yasal ve demokratik haklarını kullanırlarken, bazı eylemcilerde polis ve jandarmalara karşı şiddet kullandılar ve kullanmaya da devam ediyorlar… O nedenle ben o şiddet yanlılarına, yakıp yıkma zanlılarına, (tabiri yerende ise eğer) ‘bu devletin yoluna bir Ekrem da, bin Taceddin de feda olsun, ama devletimiz pâyidar, polisimiz, askerimiz ve milletimiz ise hep var olsun!’ diyor, herkese ‘sağlıklı’ saygılar sunuyorum.
HUBBUL VATAN MİNEL ÎMAN!!
(VATAN SEVGİSİ ÎMANDANDIR)
Hadis-i Şerif
ŞAHSINIZA KÖTÜLÜK EDEN BİR DÜŞMANI AFFEDİN
LÂKİN VATANINIZA VE MİLLETİNİZE KÖTÜLÜK EDEN
BİR KİMSEYİ ASLA AFFETMEYİN! Hz. Ali (r.a)
VATAN SAĞLIĞA BENZER! DEĞERİ, KAYBEDİLİNCE
ANLAŞILIR… Süleyman Nazif
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Deliye Olsa da Esasında Akıllı Ve Sağlıklı İnsana Her Gün Bayram' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Ormanlarımızı… ateşe veriyor, sularımızı boşa akıtıyor, topraklarımızı.. Yakıyoruz! Olmayan nevruz’un bayramını yapıyoruz!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Erdoğan'ın tek rakibi var o da enflasyon canavarı!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'LGBT'yi savunan milletvekili ve alkolü savunan gazeteci' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Bir Çanakkale Torunu'nun naçiz klavyesinden 'İmankale Destanı!'' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Yapay zekanın ve vahşi kapitalizmin hakim olduğu bir devirde ‘Müslümanca yaşamak’ pek kolay bir şey olmasa gerek!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Kardeş ülke Kazakistan’ın büyükelçisi Rumlara kardeşlik yapanken, Türklere kalleşlik yapmış!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Bugün 'Dünya Tüketici(yi) Haklar(ı) günü!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın ''Tıp Bayram Kutlu' tüm doktor veya hekimlerimiz mutlu olsun' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Allah 'Bu Millete' bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' adlı köşe yazısı... Devamı
Baharın müjdecisi olan Nevruz, üniversitemizde renkli ve coşkulu bir şekilde kutlandı. İstiklal Yerleşkesi Avşar Han’da düzenlenen etkinlikte, Rektör Prof. Dr. Hüseyin Dalgar, üniversite yönetimi, akademik kadro ve öğrenciler bir araya geldi.
Bucak İlçe Kaymakamlığı tarafından Ramazan ayı nedeniyle şehit aileleri ve gaziler onuruna iftar yemeği düzenlendi.
Burdur İl Sağlık Müdürlüğü, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla emekli hekimlere ziyaret gerçekleştirdi. Burdur’da sağlık hizmetlerine katkı sağlayan hekimler unutulmadı.
Yeşilova Belediye Başkanı Okan Kurd, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla sağlık çalışanlarını ziyaret ederek özverili çalışmaları için teşekkür etti. İşte detaylar…
Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesinde 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla düzenlenen iftar programında ilçedeki sağlık çalışanları bir araya geldi. Detaylar haberimizde..
Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Genel Sağlık İş tarafından düzenlenen iftar programına katılarak sağlık çalışanlarıyla bir araya geldi.
Yorumlar (0)