Yıl 1968 Bucak Oğuzhan İlkokulu 2. Sınıf talebesiyim. Öğretmenim Hatice ÖZDEMİR.
Çavuşlar Mah. Hökez Cd. No: 106 adresindeki evimizde yaşıyoruz. İki katlı taş yığma evimizin alt katı samanlık ve küspe ambarı, önündeki kaydırma ahırımızda besilik tosunlarımız var.
Sabah erkenden kalkıyoruz, mallarımızı besleyip ondan sonra okuluma gidiyorum.
Ahır kürünecek, yemler karılacak ve dağıtılacak, daha sonra da sulanacaklar.
Tosunlar yemliklere sürekli bağlı oldukları için, üzerinden açılmış bir teneke, danaların önlerinde dolaştırılır ve 20 kg.lık kulplu teneke ile su getirip, tek tek sulardık.
Ahırımız bu günküler gibi açık ve ileri teknoloji ürünü değildi. Dolayısıyla, işçilik çok ağır ve zordu. Daha da zoru, tosunlardan biri veya birkaçı, zincirlerini kırar da boşanırsa, diğerlerini de süserek boşandırır, ahır Mohaç meydan savaşına dönerdi.
Kardeşlerim, "hisseni işle de öyle git okula" derlerdi.
8 yaşındaki çocuğun işlediği işten ne olacak? Demeyin sakın. Çiftçilik ve hayvancılıkta ailenin her yaştaki üyesine göre her çeşit iş vardır.
Ailem sabah kahvaltısını işlerin bitmesinden sonra, saat 09.00 gibi yapıyorlardı. O zaman çaylı kahvaltı moda değil, daha doğrusu onlar yoktu.
Her gün helikli (nohut veya böğrülce veya turp veya kuru fasulye) Tarhana Aşı yiyorduk.
Tabi ben okula daha erken ve aç gidiyorum. 50 kuruş harçlık alıyorum. Onunla bakkaldan yarım ekmek alıp teneffüslerde yiyorum.
O acı günümde birinci teneffüste bitiremediğim ekmeğimin yarısını elimle saklayarak, bahçeden ikinci derse giriyordum. Ki, tam kapıdan girişte benim öğretmenim olmayan erkek bir öğretmen, (ismi bende saklı) sol eliyle yanağıma öyle bir tokat aşk etti ki, o küçücük vücudumu sendeleyerek düşmekten kurtaramadım.
Yarımın yarısı kalan ekmeğim bir yana, ben bir yana düştüm. Çok üzülmüş ve ağlamıştım. Ağlamam tokadın acısından ziyade, ruhumun çok ağır yara almasındandı.
Arkadaşlarımın yardımıyla toparlandım, kalan ekmeğimi yine alıp, sınıfa ağlayarak girdim.
Ekmeğimin kalan kısmını sıramın içine saklıyor, gelecek teneffüste yiyordum. Asla sınıfta yemezdim.
Halbuki, yerli malı haftasında her türlü yiyeceği sınıflarda yiyorduk. ABD'nin Marşhall yardımı süt tozundan kaynatılma sütlerimizi de evden getirdiğimiz bardaklarla içiyorduk.
Katıksız ekmek yiyordum, pasta börek değil. Neden suç olduğunu 53 yıldır hala anlamış değilim.
Sınıfa yarımın yarısı ekmeğimle girdim.
Çok üzgündüm ve kafam karma karışıktı. Öğretmenimize durumu hiç hissettirmedim.
O dönemde güya, suçu olmayan dayak yemezdi.
Hele hele bir başka öğretmeni şikayet etmenin, hiç bir imkânı yoktu.
Aç olmasam yer miydim?
Şimdi öğrencilerimiz çift çanta taşıyorlar.
Birisi ders gereçleri için, diğeri su ve her türlü beslenme için. Sınıfta bile rahatlıkla beslenebiliyorlar.
Söz konusu öğretmenle 45 yıl sonra Antalya'da Cumhuriyet Meydanına bakan parktaki bir bankta karşılaşıp oturduk. İlk başta tanıyamadım. Sohbet ilerledikçe tanıdım.
İçim cız etti, hiç unutamadığım acı olay, beynimi bana sormadan hemen işgal etti.
Olaydan hiç bahsetmedim, kızgınlık ve kırgınlık göstermedim. Yaşı hayli ilerlemiş ve onkoloji tedavisi görüyormuş. Şifalar diledim ve onu üzmeden, güzel bir sohbet sonrası vedalaşıp ayrıldık.
Yaşıyorsa Rab'bim sağlık, sıhhat ve afiyetler versin.
Da-rül Beka'ya göçtüyse, Rab'bim rahmet eylesin.
Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yüce'sine emanet olalım.
23 Şubat 2021 Saat: 14.30. Antalya
Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Eğer inanıyorsak, çelik gibi bir iman sahibiysek' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Suleyman Coşkuner'in 'Günlük yaşantımıza dikkat' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Kaliteli insan olmak kolay değildir' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'İslam tebliğ nasıl olmalıdır?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Çocuk eğitiminde hata analizi' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Cep Telefonlarımız ve bizler' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Bazı sorulara cevap vermek istiyorum' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Bütün insanlar bilmediğinin ve habersiz olduğunun cahilidir' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)