Kaymakamlığın toplantı odasında sekiz kişiydiler.
Geniş masanın bir tarafında ilçenin genç Kaymakamı, hemen yanında çiçeği burnunda Belediye Başkanı, sonra İlçe Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı oturuyordu.
Masanın karşı tarafında da ilçedeki içkili mekânların sahipleri ya da işletmecileri sıralanmışlardı. Onlar da dört kişiydiler. Konu önemliydi. İlçe merkezindeki içkili mekânlar belli bir alana toplanmalıydı.
Halktan gelen şikâyetler ayyuka çıkınca önceki Kaymakam ve Belediye Başkanı da konuya el atmışlar ama iş olumsuz sonuçlanmıştı.
“Sabahlara kadar ilçenin orta göbeğinde bu gürültülü müziği dinlemek zorunda mıyız?”
“Sabaha karşı bu gazinolardan çıkan insanların yalpalaya yalpalaya evlerine gitmelerinden bıktık!”
“Bu gazinolarda çalışan bayanların çarşıda, yolda, kaldırımda fütursuzca dolaşmalarından hepimiz rahatsızız!”
Bu tür şikayetler, taa Ankara’ya, siyasetin üst kademelerine kadar ulaşınca, yeni Belediye Başkanı bu işe çok ciddi olarak el atmanın gerekli olduğuna inanmıştı. Hem seçimlerden önce kendisiyle görüşen o iki yaşlı amcanın söyledikleri hâlâ kulaklarında çınlıyordu:
“Doktorum bu ilçenin kaderi bu! Herkes şikâyetçi ama kimse elini taşın altına sokmuyor. Ne olurdu sanki şu gazinolar biraz daha uygun yerlerde çalıştırılsalardı…Bize kalsa tamamen kapansalar daha iyi de…O olmadı diyelim, hiç olmazsa tenha bir alanda çalışsınlar, değil mi? Ama nerde! Bıktık doktorum bıktık! Camiye yüz metre mesafede gazino var. Yakışıyor mu şu ilçeye?”
Toplantılar birkaç kere daha sürdü.
En sonunda varılan karar şuydu:
Belediye Başkanı, içkili mekanları, ilçe merkezinin dışına taşımak için yer bulmalıydı.
Hemen harekete geçti.
Belediyede görevli fen işleri ekibi ve bilhassa “ haritacı” çok işine yarayacaktı. 11 ay sürecek o uzun arsa arama maratonu başladığında başkan heyecanlıydı. Bu arsa mutlaka bulunmalıydı. Gece gündüz süren bu yorucu çalışmada, bu mekanların taşınmasına uygun olan yerlerde arazisi olan herkesle görüşüldü.
Sonuç sıfırdı.
Başkan en son kendi anasının kapısını çaldı. Bir yerde 8 dönümlük arazileri vardı. Belki orası olurdu. Sevgili anacığından da ret cevabını alınca morali dip yapmış halde kara kara düşünürken bir gün “haritacı” müjdeli bir haberle çıkageldi.
Orman içinde 6 dönüm arazisi olan bir amca bu işe razı olmuştu. Dönümüne 2 bin küsur TL istiyordu. Başkan hemen harekete geçti. Ama bu özel arazi Belediyenin parasıyla alınamazdı. Çünkü öyle olursa mekan sahiplerine ihale ile satılması gerekeceğinden, ilçe merkezindeki asıl ihtiyaç sahibi olarak düşünülen 4 mekan sahibi ihaleyi kazanamayabilirdi. Kim bilir Türkiye’nin neresinden birileri ihaleye katılacak ve araziyi kapatacaktı.
Başkan hemen arazi bedeli olarak istenen 14 bin TL …(6300 dolar) tutan o parayı kendi cebinden ayarlayarak araziyi tanıdık birinin üzerine aldırdı.
Sonra da o arazi aynı fiyata dört mekan sahibine satıldı.
Ve Başkan derin bir “ohhhh” çekti.
Çünkü en önemli ve hayırlı projelerden birinin hayata geçirilmesi için en kritik adım atılmıştı.
2024
Ramazan Canural'ın 'Hala kirada oturuyorum ve halimden şikayetçi değilim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Seçim sürecinde yaşadığımız bazı gerçekler' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Bayrama girerken...' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Yaşanmış renkli seçim anıları' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Komşu bahçede ani bir feryat ve...' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Seçimler yaklaşırken' adlı köşe yazısı. Ramazan Canural'ın duygu ve düşüncelerini anlatan bu yazıda, iyimserlik ve kötümserlik arasındaki iç çatışmaya tanık oluyoruz. Yazar, projelerini ve "Kızıl Elma" hedefini paylaşırken, seçim yorgunluğu ve yaşın ilerlemesi gibi endişelerini de dile getiriyor. Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Mart Ayında özel gün ve haftalar' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Razaman Canural'ın 'İçkili Gazinolara Arsa Arama Serüveni' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın ''Şairler Sultanı' Necip Fazıl Kısakürek' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)