İRAN - İSRAİL VE ABD ÜÇGENİNDE YAŞANANLAR NE KADAR SAHİCİ ?
Soykırımcı İsrail'in başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin desteğiyle Filistin' de aylardır uygulamakta olduğu işgal ve katliamlar devam ederken, son olarak İran' da bir suikast sonucu öldürülen Hamas lideri HANİYYE nin şehadeti sonrası İran ve Hizbullah'ın bu saldırının intikamı yönünde açıklamaları olmuş, tüm dünyanın gözü bu güçlerin yapacağı saldırılara dönmüş, her an bir savaşın çıkacağı yönünde beklentiler oluşmuştu.
Genel kanaat İran ve Hizbullah büyük bir saldırıyı başlatmak üzereydi. Çünkü her iki gücün tehditleri ciddiye alınmış olmalı ki; ABD yeni savaş gemilerini Akdeniz' e gönderme kararı almış, Lübnan, ve İsrail'in hava sahası uçuşlara kapatılmış ardından İsrail savaş tedbirlerini artırdığını açıklamıştı. Rusya ve Çin hassasiyetlerini göstermişti.
Yani savaş kapıda gözüküyor ! (............)
Tüm bu gelişmeler dünyanın bilmesi gereken minvalde gelişirken işin gerçek tarafı acaba başka senaryolar mı içeriyordu acaba???
Komplo teorileri yeniden devreye giriyor, bir çok otorite değişik yorumlarla olayları okumaya çalışıyorlar.
Her kafadan bir ses çıkıyor, kendini otorite olarak kabul eden herkes farklı fikir ve düşünceyle yorumlar yapmaya devam ediyor.
Ben bu konuda otorite değilim ama; herkes gibi ben de bir kaç yorumda bulunmak isterim.
- Öncelikle İran ve İsrail'in ciddi bir savaşa gireceğini inanmıyorum.
Neden?
Tarih her an tekerrür halinde.
Çünkü geçtiğimiz yıllarda da İran - İsrail ve ABD çok kez savaşın eşiğine gelmiş ama hiç bir zaman ciddi çatışmalar yaşanmamıştır. Öyle ki; İran' ın kudretli generali Kasım Süleymani' nin öldürülmesi sonrası da aynı senaryoları yaşamıştık. Hafızaları tazelemekte fayda var.
Bunun sebebi ise şu şekilde yorumlarla izah ediliyor.
- İran ve İsrail'i güçlü ve zinde tutan en büyük psikolojik güç " gerginlik politikası ve birbirleriyle olan husumet duygularıdır. Özellikle İran, içerde yaşanan başarısız politikalarını ve sorunlarını en kolay bu şekilde çözmekte, kitleleri bu şekilde konsilide etmektedir.
Yani hem İran, hem İsrail hem de ABD bölgede birbirlerine muhtaç konumdadır.
Zayıf bir İran emperyalist güçlerin işine gelmez.
İslam Dünyasının geçimsiz devleti İran, özellikle mezhep farklılığını bir dayatma unsuru olarak sürdürdüğü için İslam aleminin birlikte hareket edebilmesinin önünde ki en büyük engel olarak görülmüştür. Yani İran demek İslam dünyası için mezhepsel ayrılıklar, gayrılıklar demektir.
Elbette bu durumun devamı en çok İsrail, ABD ve müttefiklerinin politikalarına hizmet eden bir husustur. - Merhum Haniyye'nin İran'da hem de açık bir hedefte şehit edilmesi ister istemez bazı komplo teorilerini ve şüpheleri gündeme getiriyor. Bu durum İran, İsrail ve ABD arasında var olduğu iddia edilen danışıklı kavganın yeni bir versiyonu olarak karşılanıyor.
Pekala son olayların seyri nasıl devam edebilir?
Öncelikle İsrail şu ana kadar İran'la var olan gizli ( dostane ) ilişkilerini sonlandırmayı göze alarak " arz ı Mevud " politikalarını sonuçlandırmak kararı aldı. Çünkü tarihinde ilk defa başta ABD ve batılı müttefikleri bu derece İsrail'in yanında ve her türlü desteği veriyorlar. Öte yandan ise; İslam ülkeleri ve Arap alemi ise; tarihte bu kadar paramparça, çaresiz olmadılar. Ekonomik sıkıntılar yaşayan Türkiye yanında, Arap ülkelerinin en büyük devleti Mısır Sisi ile zamturapt altına alındı. Artık güçlü antisiyonist liderler, Saddam, Kaddafi yanında direnebilecek Suriye de yok. Yani zaman ve mekan tamamen Siyonist İsrail'in lehine işliyor. Şu an İsrail' e direnen tek güç, mazlum Filistinliler olarak gözüküyor. Bunun yanında İran, Filistin davasının arkasında duran tek ülke konumunda gözükmek, lider ülke imajı vermek için başta, Hizbullah ve Yemen' de Husiler eliyle " asimetrik " bir savaş veriyor gibi algı oluşturmaya çalışıyor sanki...
............................
Suriye'de kurulan Ypg - Pkk ordusuyla ABD ve İsrail'in ileri tarihlerde uygulamaya koyacağı politikaları anımsayalım.
Korkarım bölgemiz ve ülkemiz yakın gelecekte büyük bir " asimetrik savaşla" karşı karşıya gelecektir. Başta ABD, İsrail ve batılı emperyalistler hedeflerine ulaşmak için Suriye' de kurulan ve en ağır silahlarla donatılmış bu askeri güçleri harekete geçirerek ülkemizi ve bölgemizi çetin bir mücadele içine çekmek için zaman kolluyorlar. Zaman ise; Filistin' nin tamamen düştüğü gündür.
Filistin sonrası sıra Suriye, Türkiye, İran ve Irak' tır. Bunu görmemek için kör olmak lazım... Anlamamak için ise; gafil, yada ...!
Siyonizmin nihai hedefi Türkiye' nin işgali ve arz ı mevud'tur!
Onun için bizim ülke olarak bir an önce 2010 yıllarında sahip olduğumuz duygu ve düşüncelere dönerek Suriye ile " normalleşme politikalarına " başlayarak ortaklaşa stratejiler, işbirlikleri geliştirmek zorundayız.
Hem de şimdi.
Unutmayalım ki;
Türkiye' nin savunması Filistin'den başlar.
Filistin düşerse;
En büyük savunma hattımız, kalemiz düşer!
Yarın çok geç olabilir...
2024
Bülent Okunakol'un 'Suriye'de iç savaş ve çağrışımlar' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Cakarta'da Osmanlı Torunu ve Avusturya'da ben' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Bülent Okunakol'un '24 Kasım Öğretmenler Günü'nde saygıdeğer Öğretmenlerimize bir çağrı' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Sensin can öğretmenim' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Ne Mutlu Türk'üm Diyoruz ! Ama... Ne Kadar Mutlu Bir Türk'üz ?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Gölhisar derbisini Gölhisar Belediyespor kazandı' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Ah Filistin Vah Müslüman!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Ülke gündemi toz-duman katil Öcalan bahane gündem şahane!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Ülke gündemi toz - duman ve bozulan ezberler ! - 1 -' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Bülent Okunakol'un 'Diyanetin son Cuma Hutbesi ve kısas üzerine' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)