Kendilerini hep en uygar uluslardan sayarlar. Bizdeki “çağdaş Jön Türkler’e” sorarsanız Paris zaten medeniyetin beşiğidir.
Oysa hayranlığın odak noktasındaki Fransa , yakın tarihte, Büyük Britanya İmparatorluğundan sonra sömürgecilikte dünya ikinciliğini elinde tutan bir ülkeydi. Bir zamanlar, bunların, sömürge olarak yönettiği ülkelerin toprak alanı dünyanın %10 u na ulaşmaktaydı.
Fransa yüzyıllardan beri, Afrika’daki fakir halkları sömürüyor.
Bugün hâlâ; Benin,Burkino Faso, Gine-Bissau, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo-Brazzaville,Ekvator Ginesi ve Gabon gibi 14 ülkenin ulusal rezervlerini elinde tutuyor.
Son yıllarda Türkiye Cumhuriyetinin Afrika açılımını ve bunun sonucu olarak oralardaki sömürgeci anlayışın yakın gelecekte o bölgeden çekilmek zorunda kalacağını gördükleri için adeta etekleri tutuşuyor. Uluslararası arenada ülkemiz aleyhine çalışmaları ve PKK gibi insanlık düşmanı terör örgütlerini desteklemeleri de işte bu sebepledir.
Biliyorsunuz, bu –sözde- medeni milletin askerleri, Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Sevr Antlaşması gereğince; Antep, Maraş gibi illerimizin bulunduğu bölgeyi işgal etmişler ama, Şahinbey, Sütçü İmam gibi ulusal kahramanların ve Gazi Mustafa Kemal’in önderliğindeki Türk Milletinin şamarının yüzlerinde patlamasıyla, arkalarına bakmadan kaçmak zorunda kalmışlardı.
İşte bu uygar ülkede, geçen gün polis, 17 yaşında Cezayir asıllı bir genci öldürdü. Suçu, “dur” ihtarına uymamak! Dünyada hergün, “dur” ihtarına uymayan bir sürü insan olabilir. Çözüm vurmak değildir. Ama uymayan kişi üçüncü sınıf kabul edilen biriyse, medeniyetin beşiğinde(!) dahi kafana kurşunu yersin!
Sonuçta ülke karıştı. Ülkedeki üçüncü sınıf olarak görülen insanlar ayaklandı; ortalığı kırıp yıktılar. Devlet sıkı önlemler alarak kargaşayı zor önleyebildi.
Böyledir bu Fransızlar… Yedi-sekiz yıl önce, İslam Peygamberi’ne hakaret eden karikatürlerle gündeme gelen Charlie Hepto Dergisine baskın ve 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarda da, belli şehirlerde, aylarca süren Olağanüstü Hal ilan etmişlerdi. Böyle bir olay bizde olsa, bırakın olağanüstü hali, sıradan bir olay olarak değerlendirilirdi.
Fransızlar mimlidir demiştik ya…Nitekim 1789 Fransız İhtilali de, 1968 de Paris’ten başlayarak dünyaya yayılan solcu gençlik hareketleri de, insanlık hafızasında , kalıcı izler bırakan önemli olaylardır.
Sözün özü; kendinizin veya size katıksız hayran birilerinin, size, medeni ülke muamelesi çekmesiyle medeni ülke olmuyorsunuz.
Hatta o medeniyetiniz, “Tek dişi kalmış canavar,” suçlamasından da kurtulamıyor!
2024
Ramazan Canural'ın 'Münafıklık çetin ve çetrefilli bir iş' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Hala kirada oturuyorum ve halimden şikayetçi değilim' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Seçim sürecinde yaşadığımız bazı gerçekler' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Bayrama girerken...' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Yaşanmış renkli seçim anıları' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Komşu bahçede ani bir feryat ve...' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Seçimler yaklaşırken' adlı köşe yazısı. Ramazan Canural'ın duygu ve düşüncelerini anlatan bu yazıda, iyimserlik ve kötümserlik arasındaki iç çatışmaya tanık oluyoruz. Yazar, projelerini ve "Kızıl Elma" hedefini paylaşırken, seçim yorgunluğu ve yaşın ilerlemesi gibi endişelerini de dile getiriyor. Devamı
2024
Ramazan Canural'ın 'Mart Ayında özel gün ve haftalar' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Razaman Canural'ın 'İçkili Gazinolara Arsa Arama Serüveni' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)