Ramazan Canural

'Taşı delen suyun gücü değil...'

Ramazan Canural'ın ''Taşı delen suyun gücü değil...' adlı köşe yazısı

Şu beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin, buyurmuş, İslam Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.):

“İhtiyarlık gelmeden gençliğin,
Hastalık gelmeden sağlığın,
Fakirlik gelmeden zenginliğin,
Meşguliyet gelmeden boş zamanın,
Ölüm gelmeden hayatın…”

Ne anlamlı sözler!
Kaçımız bilir bunların kıymetini?
Hemen hemen hiçbirimiz…
Gençliğimizde sık sık şöyle düşünürdük:
“Bi yaşlanalım hele…Emekli olalım da… Bol bol namaz kılar, ibadet ederiz. Kazaya bıraktığımız namazları da öderiz. “
(Biraz zor ödersiniz!)
Şimdi yaşlandık ve şunu anladık: İbadet etmek; ileri yaşlarda gençlik yıllarına göre daha zor. Bırakın kaza kılmayı, normal namazları bile üşene üşene kılıyoruz.
Peygamberimiz şöyle buyurmuş:
“Yarın yaparım, diyen, helak oldu, ziyan etti.”
İnanan gençlere tavsiyemdir :
(İnanmayanlara yapacak bir şey yok zaten, onlara ancak dua edebiliriz: Allah hidayet nasip eylesin! )
Sakın ola ki gençliğinizde yapmanız gereken bir ibadeti, yaşlanınca yaparım, diye ertelemeye kalkmayın. Yaşlanınca yapmanız daha zor. Üstelik, “Sabaha çıkacağınızı Allah bilir.”

Ama biz millet olarak ertelemeyi çok severiz. Birisi, bir şey mi yapacak? Ertelemek için bahanesi de hemen hazırdır:
“Hele bir bayram geçsin, hele bir yılbaşı geçsin, hele bir tatil geçsin…”
Geçmesin kardeşim, niye geçsin? Hemen yap! Ertelemenin sana ne faydası var?
Namazın kazası var, sonra telafi ederiz, gibi bir düşünceye kapılmak, gerçek bir aldatmaca… Ya da şeytanî bir tuzak!
Çünkü namazın kazasının olduğu bile şüpheli. İçtihadî bir tevilden ibaret, kanaatımca.
Peygamberimiz buyuruyor ki: “Gençlerin yapmış olduğu ibadet güneş, yaşlıların ki mum ışığı gibidir.”
Güneşle, mum ışığı kıyaslanabilir mi?
İşte iki önemli Peygamber buyruğu daha :
1- “Hayırlı işlerinizde acele ediniz!”
2- “Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır.”
Yani…
Devamlılık şart…
Bir de atasözünü hatırlayalım: “ Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir…”
Ne doğru, ne ibretlik bir söz, değil mi?