Devlet yönetimi, fabrika yönetimi, dernek yönetimi, mahalle yönetimi, apartman yönetimi ve aile yönetimi vb. gibi tüm yönetim görevlerinin icrasını, yanan bir sobaya benzetebiliriz.
Soba kurulurken mekanın büyüklüğü, baca sisteminin uygunluğu, sobanın şekli-büyüklüğü-cinsi, hangi yakıt çesitleriyle yanacağı, sobanın sürekli yanmasında kimlerin görevli olacağı, vb. gibi bütün unsurlar önceden belirlenir.
Yani, yönetimde uygulanacak hukuk sistemleri, kanunlar, nizamlar, yönetmelikler, ilkeler, gelenekler - görenekler, bunları uygulayıcılar, iletişim kanalları vb. bütün eylemler ve görevliler tespit edilir.
Soba usulüne göre, görevlilerce (yöneticiler) yakılır. Hiç bir suretle sönmemesi için, görevliler can hıraş gayret sarf ederler.
Yani yönetimde hak-hukuk ve adalet sistemi en uygun şekilde belirlenir ve ilan edilir. (Sobanın yakılması).
Soba yakıldıktan sonra ilgili vatandaşlar, sobaya uygun mesafede dururlarsa ısınırlar. (Kanunlara, ilkelere hakkıyla uyanlar).
Çok yaklaşanlar yanarlar. Hiç yaklaşmayanlar (umursamayanlar, haklarını bilmeyenler) asla ısınamazlar.
Sobanın üzerine oturanlar cayır cayır yanarlar. Tabi soba usulünce yanıyorsa...
Eğer soba sönmüş ise, (hukuk, adalet, prensipler yerle bir) üzerine oturan da yanmaz. Bu durumda at izi it izine karışmıştır.
Sönen sobaya karşı uygun mesafede ısınmak için bekleyen sağduyulu ve sadakat sahibi vatandaşın vay haline...
Bazı haydutlar ve caniler yanan sobaya masum birini itekleyip yanmalarına sebep olurlar. (iftiraya uğrayanlar, devenin üzerinde akrep sokanlar, kader mahkumları, tecavüze uğrayan bebeler vb.).
Kimisi de gelir hakkıyla ve usulünce yanan sobaya arazözle su sıkar ve sobayı tamamen söndürmeye çalışır. (Devlete Millete karşı gelen darbeciler, şakiler, katiller).
Kimisi de gelir usulünce yanan sobaya haddinden fazla yakıt ilave ederek ya sobayı iyice harlandırarak uygun mesafede duran masumları yakarlar.
Ya da, sobayı dumana boğarak milleti zehirlerler.
Sabiler, kızgın sobadan anlamazlar ve hakkıyla ısınmasını beceremezler. Sobayı kucaklayıverirler ve cayır cayır yanarlar. (Babana götüreceğim diye şeker verilip kandırılarak, şakiler tarafından istismar edilip canına kıyılanlar).
Sabilerin korunması (sobadan hakkıyla ısındırılması), yalnızca ebeveynlerinin değil, tüm toplumun görevi olmalıdır.
Sobayı ne kadar güzel yakarsak yakalım, bacası çekmiyor ve dumanı içeri veriyorsa, ısınmak için bekleyen masumları boğar. (En güzel kurulmuş, hak-hukuk ve yönetim sisteminin, şakiler tarafından linç edilmesi).
Demek ki sobanın ilk başta düzgün kurulup usulünce yakılması yetmemektedir. Sürekli içine yakıt konulmasının yanısıra, tüm sistemin sürekli işlerliği de takip edilmelidir.
Birileri de bazan bir dozerle gelir,
bırakın yanan sobayı, evin tamamını yerle bir ederek, bir dünya masumum canına kıyarken, sistemi de yerle bir eder. (Darbelerde olduğu gibi. Cinnet geçirip tüm ailesini kılıçtan geçiren sözde babalarda olduğu gibi, fabrikasındaki işçilerin hakkını gasp eden patronlarda olduğu gibi).
Rabbim bizi sobası düzgün yanan ve yakılan, uygun mesafede ısınabilen kullarında eylesin inşallah.
Selam ve dua ile.
Yüceler Yücesine emanet olalım.
26 Temmuz 2020. Saat: 8.30. Bucak
Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Eğer inanıyorsak, çelik gibi bir iman sahibiysek' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Suleyman Coşkuner'in 'Günlük yaşantımıza dikkat' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Kaliteli insan olmak kolay değildir' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'İslam tebliğ nasıl olmalıdır?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Çocuk eğitiminde hata analizi' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Cep Telefonlarımız ve bizler' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Bazı sorulara cevap vermek istiyorum' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Bütün insanlar bilmediğinin ve habersiz olduğunun cahilidir' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)