Bizim kuşağın bizzat yaşadığı, sonraki kuşakların ise ya okuyup öğrendikleri ya da yaşayanlardan bizzat dinledikleri gibi; 28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleştirilen ^5’li Çete destekli^
Postmodern, daha doğrusu pismoderen Askerî Darbesi’nin failleri; İmam Hatip Liselerinin (İHL) önlerini kesebilmek için, tüm meslek liselerinin yollarını kesmişlerdi! Hal böyle olunca da bilhassa Anadolu insanının ve genelde gariban ailelerin ‘sanat ruhlu’ çocuklarını gönderdikleri sanat okulları (Meslek Liseleri) otomatikman ya kapanmış ya da işlevsiz, iş görmez-göremez hâle getirilmişti! Ki, ben de bu konuda bir yanlışa düştüğümü itiraf ederek bugünkü iddia, tespit ve teşhislerimi müşahhaslaştırmak istiyorum:
Şöyle; Allah’a (c.c) emânet bizim biri ikiz 3 oğlumuz var ve ben bu oğullarımı evimizin kıyısındaki Ticaret Lisesi, az ilerideki Sağlık Meslek ve Endüstri Meslek Lisesi gibi meslek okulları ve ağabeylerimden birinin o dönemde din kültürü ahlâk bilgisi öğretmenliğini ve müdür yardımcılığını yaptığı Burdur Cumhuriyet Lisesi varken, 3 oğlumu da ısrarla (o dönemde şehrin en uzak noktasında olan) İmam Hatip Lisesi’ne göndermiştim… Ki, ikizlerim neyse ne amma, büyük oğlum Mehmed Akif sanat seven, sanatkâr ruhlu bir çocuk olduğu için gözü gönlü hep o zamanki adı Sanat Okulu olan Endüstri Meslek Lisesi’nde idi… O nedenle, oğlum Akif, o dönem orta kısmı 4 yıl olan İHL’nin orta kısmını ‘zorlamayla’ bitirmiş, lise kısmında ise sınıfta kalmıştı! Çünkü O’nun gözü gönlü hep Sanat Okulunda idi… Ben de inadımı kırarak lise tahsilini Sanat Okulu’nda (Endüstri Meslek Lisesi) devam etmesine imkân vermiştim…
Burdur Merkez İHL’nin orta kısmını benim zorlamamla tamamlayan, lisenin birinci sınıfında ise sınıfta kalan büyük oğlum Mehmed Akif, Sanat Okulunda sınıfları teşekkürle geçmiş ve mükemmel bir motor-otomotiv teknisyeni olmuştu ki, daha okulunu bitirir bitirmez Türk Standardları Enstitüsü’nde (TSE) iş bulmuş, üniversiteyi de burada çalışarak okumuş ve bitirmişti!
Bu kadar özelden ve mukaddimeden sonra şimdi sözü meslek liselerinin genel başarılarına getirmek istiyorum:
Önceki gün Bursa’nın İnegöl İlçesindeki Hacı Sevim Yıldız Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Teknoloji Meslekî Lisesi’ni ziyaret eden Millî Eğitim Bakanı (MEB) Mahmut Özer, “Sanayideki üretimle ilgili kullanılan tüm cihazların burada, eğitim aşamasında kullanıldığını görüyorum… Yani öğrencilerimiz artık iş gücü piyasasına gittikleri zaman ve mezun oldukları takdirde karşılaşacakları tüm enstrümanları, tüm cihazları eğitim aşamasında, bilfiil/bizzat görerek ve o beceriyi kazanarak eğitim alıyorlar… Ve ülkemizin kalkınmasında en kritik olan nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamada çok önemli boşluğu dolduruyorlar… O katsayı uygulamasından sonra ciddi travma yaşayan meslek eğitimi artık çok güçlü bir şekilde ayakları üzerende durarak, ülkemizin moralini yükselterek geleceğe bakışını değiştiriyorlar…” demiş.
Meslekî eğitimdeki döner sermaye kapsamında 2022 yılı için 1,5 milyar liralık üretim hedefi koyduklarını ifade eden Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “2022 yılında 2 milyar liralık üretime ulaştık ve bu üretimin yaklaşık 100 milyon lirasını öğrencilerimize, 200 milyon lirasını öğretmenlerimize ‘üretime katkı payı olarak’ dağıttık… Meslek liseleri artık araştırma geliştirme (Ar-Ge) çalışmaları yaparak patent, faydalı model, marka tasarım tescilleri gibi teorik ve pratik bilgiler alıp bunları ticarileştirmeye çalışıyorlar… Hepsinden önemlisi, meslek liseleri artık yurt dışına ihracat yapıyorlar… Dolayısıyla da ülkemize döviz sağlıyorlar… Öğrencilerin mesleki eğitime yönelmeleri, hattâ tercih etmeleri için çok ciddi burs projelerini yürürlüğe soktuk... Ve el ele verirsek, çok ciddi ve güçlü bir mesleki eğitim sistemlerini inşa edebiliriz…” demiş.
Ben de köylü, çiftçi ve orta halli bir ailenin evlâdı, 3 evladının 3’üde meslek okulu mezunu olan bir aile reisi olmanın yanında büyük bir sanat meraklısı ve nâçiz bir Anadolu gazetecisi olarak Sayın Bakanın bu ve buna benzer projelerini, gayretlerini ve çalışmalarını cân-ı gönülden destekliyor, gayretlerinin artarak devam etmesini ve meslek okullarımıza verilen değerin artması dilek ve temennisiyle sözü şimdi de sözde Atatürkçülere, güya ulusalcılara ve sahte milliyetçilere getirmek, iğneyi kendimize, çuvaldızı onlara batırmak istiyorum:
SÖZDE ATATÜRKÇÜ ‘28 ŞUBATÇILAR;’ BU MİLLETİN
SANATKÂR ADAYLARININ YOLUNU KESEREK HAYAT
VEYA ŞAH DAMARLARINI KURUTTULAR MAALESEF!
Birinci paragrafımda da belirttiğim gibi, ODTÜ’yü iki sınıf birden atlayarak bitiren, ustaların ustası bir motor profesörü, inançlı-imanlı bir devlet-millet adamı ve 54. T. C Hükümetinin de çilekeş, diğergam Başbakanı olan Mücahid Necmeddin Erbakan’ı yönetimden uzaklaştırmak için türlü türlü bahaneler uyduran ve çeşitli konu mankenleriyle yıpratmaya çalışan ve bunda başarılıda olan 28 Şubat 1997’nin güyâ Millî Güvenlik Konseyi ya da Güvenlik Kurulu üyeleri ve onların goygoycuları, katıksız karışıksız destekçileri; sırf İmam Hatip Liseleri’nin önünü kesmek için Millî Eğitim de kesintisiz bir sistem adı altında bir ucube yöntem geliştirip uygulamışlar; dolayısıyla da tüm meslek okullarının-liselerinin köküne kibrit suyu dökmüşlerdi! Kendisi de bir İmam Hatip Okullu (İHL’li) olan Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki hükümetler ise bunun bilincinde veya fevkinde oldukları için olsa gerek ki, (hükümet üyelerinin ve milletvekillerinin birçoğu İHL çıkışlı) 28 Şubat’ın ucube sistemini tersyüz ederek meslek okullarının önlerini açtılar… İşte o meslek okullarının mezun ve mensupları da Ülkemizin ihracat kalemlerine önemli katkılarda bulunmuşlar… Bundan sonra da bunu artırarak devam edeceklerdir inşaAllah… Çünkü bu okullarda okuyan öğrencilerin birçoğu Anadolu ve köylü, artı garip gureba ailelerin çocukları oldukları kadar da sanat ruhlu ve inançlı imanlı çocuklardır… O nedenle, ben kendisi şerefli bir mensubu, biri ikiz 3 oğlunun 3’de İmam Hatip’li (İHL’li) ve Sanat okullu-Endüstri Meslek Liseli (EML’li) çocukların ebeveyni veya velîsi olarak başta İHL’liler olmak üzere meslek liselerinin yolunu kesen tüm asker ve sivilleri lânetliyor, yollarını açan tüm asker ve sivilleri ise kutluyor, tamamına sağlık sıhhat ve afiyet dileklerimle birlikte saygılar sunuyorum… Ve bu günkü yazımı, sahte Atatürkçülere gerçek Atatürk’ün sanat ve sanâtkarlar hakkında söylediği veciz sözlerinden birkaçını hatırlatarak noktalamak istiyor, herkese ‘sanat ruhlu’ saygılar sunuyorum.
BİR MİLLET SANAT VE SANATKÂRDAN MAHRUMSA TAM BİR HAYATA MÂLİK OLAMAZ. BÖYLE BİR MİLLET BİR AYAĞI TOPAL, BİR KOLU ÇOLAK, SAKAT VE ÂCİL BİR KİMSE GİBİDİR… SANATSIZ KALAN BİR MİLLETİN HAYAT DAMARLARINDAN BİRİ KOMPUŞ OLUR…
EFENDİLER… HEPİNİZ MİLLETVEKİLİ OLABİLİRSİNİZ, BAKAN OLABİLİRSİNİZ; CUMHURBAŞKANI BİLE OLABİLİRSİNİZ; FAKAT SANATÇI-SANATKÂR OLAMAZSINIZ… K. Atatürk
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)