İlgilenenlerin bilecekleri gibi, 1976 yılından beri her yıl 8 Kasım tarihi “Dünya Şehircilik Günü’’ olarak kutlanıyor… Ve bu günün asıl maksadı da kentlerde-şehir merkezlerinde yaşayan herkesin ve her kesimin hayat ortamlarındaki problemlerin evrensel planda ve eş zamanlı olarak gündeme getirilmesini, tartışılmasını ve böylece ‘ŞEHİRCİLİĞİN’ önemini, önemsenmesini sağlamak… Amma velâkin ve gelin görün ki, son yıllarda şehir merkezleri illerin en verimli arazilerinde ve göl ya da deniz kıyılarında, sel veya dere yataklarında, doldurulmuş olanlarda inşa edildiği gibi gökdelenlerde kentleri âdetâ beton yığını hâline getirmiş ve getirilmeye de devam ediyor maalesef. Oysa geçtiğimiz Perşembe gecesi Birlik Vakfı’nın sohbetçi konuğu olan İlâhiyatçı Prof. Dr. Adem Koşum’un da dediği gibi atalarımız konutlarını genelde tek ya da az katlı olarak ve cepheleri güney ve batıya dönük, kıble cihetine doğru inşa ettikleri gibi, komşularının güneşini kesmeyecek, yani komşu komşusunun konutunu gölgelemeyecek ve gözetlemeyecek şekilde inşa ediliyormuş ki, bunun en canlı örneği Safranbolu Evleri ve diğerleridir… Yani 18 ve 19. Yüzyıl da Türk toplumu geçmişini, kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve hayat biçimini mimarlık ve mühendislik bilgisi ile yapmış-yaptırmıştır. Çünkü şu anda şehirde bulunan yaklaşık 2.000 geleneksel yapıdan 1008’i tescil edilmiş ve bu yapılar koruma altında alınmıştır.
Bu konularda müşahhas bazı örnekler vermem gerekirse, Burdur Merkez de bulunan Bakibey Konağı, Taşoda ve Karabük’teki Safranbolu evleri dışında evleriyle-konutlarıyla ünlü şehirlerimizden bazıları Mardin evleri, Amasya evleri, Şanlıurfa evleri, Eskişehir Odunpazarı evleri, Foça evleri, Bodrum evleri, Kapadokya evleri, Gaziantep evleri, Kars evleri, Ankara Beypazarı evleri, Adana Tepedağ evleri, Sakarya Taraklı evleri, Antakya evleri ve diğerleri ve diğerleri…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Doğu Anadolu’da yaşanan Deprem sonrasında yayınladığı yönergede ile TOKİ’nin inşa edeceği yeni konutların zemin artı 3 ya da 4 katlı yapılmasının talimatını verdiğini biliyorum ama bu yönergenin Ülkemizin her bölgesinde uygulanabileceğini sanmıyorum… Çünkü Doğu Anadolu büyük bir deprem geçirdi ve bu deprem kentleri, köyleri kasabaları yerle bir ettiği gibi, bu bölgenin coğrâfi yapısı arazisi, hattâ kültür yapısı az katlı yapılar için uygun olabilir ama bazı il, ilçe ve beldelerin yapıları buna müsait olmayabilir…
Bizim kuşak ve bizden önceki büyüklerimizin iyi bilecekleri ve de hatırlayacakları gibi evlatlar yıllarca ya da aylarca anne babalarıyla hattâ nineleriyle dedeleriyle aynı evde kalırlardı… Yani yeniye gelene kadar büyük şehirlerimizde olmasa bile Anadolu’muzda ve bilhassa küçük şehirlerde, ilçe ve beldelerde ataerkil aile yapısı hâkimdi. Bu da hem yaşlı ebeveynlerin huzur ya da bakımevlerine bırakılmalarını önler, hem de konut sıkıntısına yol açmazdı… Ancak günümüzde bırakın ninesini dedesini, anası ve babasıyla aynı evi kullanan çift sayısı ‘yok’ denecek kadar azaldı… Ki, birçok evli çift ebeveynlerine iyi günlerinde sahip çıksa, az veya çok yanında olsa bile, çağımızın hastalıklarından biri olan alzaymır, prostat ve benzer hastalıklara duçar olduklarında ya da yatalak duruma düştüklerinde onları ya huzurevlerine ya da yaşlı bakım evlerine emânet ediyor ve buralara da ayda yılda bir uğrayıp ‘yarım elma gönül alma’ politikası uyguluyor! Ancak Öldüğünde varsa eğer borçlarını sormuyor ama malını mülkünü, parasını pulunu, yani günümüzde birçok insan yaşlısına sahip çıkmıyor ama iş mirasına gelince en ince ayrıntısına varıncaya kadar araştırıyor ve her şeyine sahip çıkıyor…
Demem o ki, depreme dayanıksız şekilde inşâ edilen binaların herhangi bir tabii âfet veya felâket anında sanki bir domino taşı gibi yıkıldığı, haksız hukuksuz ve orantısız güçlerle, hattâ atom bombalarıyla yerle yeksân edildiği dünyamızda tuzu kuru ülkeler ve sorumsuz Dünyalılar her 8 Kasım tarihini “Dünya Şehircilik Günü” olarak kutluyorlar… Yani Gazze örneğinde olduğu gibi hainler masum yavrulara ve mazlum büyüklere hem kan kusturuyorlar, hem de leğen tutuyorlar… O nedenle ben adı olup ta kendisi ya da uygulaması olmayan günlerde biri olan ‘Şehircilik Günü’nü kutlamıyor veya kutlayamıyorum… Ancak, Ülkemiz de ve 29.06.2021 tarihinde çıkarılan ‘Yapı Denetim Yasası’ binaların dayanıklığının denetlenmesini öngörüyor, ama şehircilik konusunda herhangi bir denetim veya gözetim yetkisi vermiyor… O nedenle ben ‘ülkemizde şehircilik mühendislerinden, mimarlardan, kısaca uzmanlardan oluşan bir şehircilik yasası çıkarılmalı, dolayısıyla da maddi manevi karmaşalara son verilmeli…’ diye düşünüyorum.
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâi netice; aslında şehircilik ve mimari bizim inancımızdır, kültürümüzdür, hattâ dehamızdır! Çünkü, yıllarca, hattâ asırlarca ayakta kalan, yıkılmayan ve eskimeyen tarihi binalar bunun en bariz örneği ve kanıtıdır! O nedenle, şehircilik bizim ayrı bir ihtisas ya da uzmanlık alanımız olmalı, dolayısıyla da çarpık yapılaşmaların da yıkılmalarında önünü geçilmeli!’ diyor herkese saygılar sunuyorum.
YEREL YÖNETİMLER İLÂHİYATÇILARLA ÇALIŞMALILAR
Prof. Dr. Adem Koşum
KURALLARI BİR PROFESYONEL BİR SANATKÂR GİBİ
ÖĞRENİN Kİ, ONLARA BİR SANATÇI GİBİ GELEBİLESİNİZ
Pablo Picasso
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Amerika gibi bir ülkeyi trump veya biden gibi zavallılar yönetiyorsa ki, yönetiyor o zaman salıverin dünyanın ipini gitsin!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Sahte içkiden 40 kişi ölmüş! Ya gerçek içkiden ölenlerin sayısını bilen var mı acaba?' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Zafer inananlarındır ve Zafer yakındır!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Ya Kovit-19… aşıları aklanmalı ya da sorumlularından hesap sorulmalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Gazze de 'Ateşkes Sağlandı' ancak, yürekler dağlandı' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Tebrikler sayın Dalgar ve Gündüzalp' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Sarıkamış şehitlerini anma ve dünya tüketiciler gününü kutlama hakkındaki görüş ve düşüncelerim' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Görme Engelliler Haftası kutlu olsun ve engellilerimiz unutulup ihmal edilmesin' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Rüzgar eken fırtına biçer! Ya fırtına eken?...' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Biz yıllardır hem boykot hem de tasarruf ediyoruz' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)